Baro'nun Kadın Hakları, Çocuk Hakları ve İnsan Hakları Komisyonlarından yapılan açıklamada, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması yasa tasarasının toplumun bütününü ilgilendiren çok önemli bir konu olduğu belirtildi.
Tasarının TBMM gündemine gelmeden önce konunun uzmanları, üniversiteler ve bilim adamlarından görüş alınmadığı, toplumsal mutabakat sağlanmadığı savunulan açıklamada, ''Yangından mal kaçırırcasına yasalaşma sürecine girilmesinin tüm toplumda olduğu gibi hukukçularda da derin endişe ve kaygı yarattığı'' ileri sürüldü.
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
''Söz konusu tasarı ile kız çocuklarının örgün eğitime katılmaları güç çoğunlukla da imkansız hale gelecektir. Yine aynı tasarı ile eğitim devlet politikası olmaktan çıkarak bir hükümet politikasına dönüşecek dolayısıyla eğitimde istikrar sağlanamayacaktır. Söz konunu tasarı ile kız çocuklarının eğitim hakkı onarılmaz şekilde yara alacaktır. Oysa ki eğitim hakkı anayasal bir haktır, kız çocuklarının eğitim hakkından vazgeçilemez. Bahsi geçen tasarı ile terk edilmesi hedeflenen olumsuz gelenek ve göreneklerin tekrar gün yüzüne çıkacağı aşikarıdr. Ülkemizin en temel sorunlarından biri olan erken evlilikler veya çocuk gelin olarak kamuoyu tarafından nitelenen, bilinen sosyal gerçeklik hızla artış gösterecektir.
Bu yasanın içerisinde okul öncesi eğitim yoktur. Okul öncesi eğitim adeta aforoz edilmiştir. Eğitim sistemi kademelere bölünmüş, ikinci kademe eğitime geçişler sınava bağlanmıştır. Bu yasa tasarısıyla ilk 4 yıllık zorunlu eğitimi biten öğrenci için örgün eğitim bir anlamda son bulacak yaygın eğitim başlayacaktır.
Yarının teminatı çocuklarımızın bu tasarının yasalaşması halinde siyasi ve dinsel sömürüye araç edilmesi konusunda büyük endişe ve kaygılar taşımaktayız. Çocuklarımız için daha demokratik, daha özgürlükçü, daha bilimsel bir eğitim sistemi gerekli iken tamamıyla anti demokratik bir şekilde önümüze getirilen 4+4+4 ucube yasa tasarısını kabul etmiyoruz.''