Toplantının gündemi hakkında bilgiler veren Sümer Germen, bir savunma mesleği olan avukatlığın vatandaşın hak ve hukukunun savunulması, adaletin sağlanması bakımından vazgeçilmez öneme sahip olduğunu söyledi. Bu alanda yapılacak değişikliklerin sadece avukatları değil vatandaşları da yakından ilgilendirmekte olduğuna işaret eden Germen, “İstanbul’da yapılan toplantıda belirtilen hususları tekrarlamakla birlikte yapılacak değişikliklerin kazanılmış hakları koruyan, daha geliştiren Baroların toplumsal rolünü daha da güçlendiren sınırlı değişiklikler şeklinde yapılması gerekliliğini bir kez daha teyid etmekte ve Türkiye Barolar Birliği’ni bu konuda ivedilikle gerekli çalışmayı tamamlayarak ilgili taslağı Baroların görüşlerine sunmaya davet etmekteyiz. Adalet sadece ihtilafların biran önce çözülmesi, iş yükü ve dosya sayısı olarak görülemez. Salt dosya sayısını azaltma kaygısı ve yargıyı hızlandırma varsayımıyla yapılmak istenen düzenlemelerin çok daha büyük sorunlara yol açabileceğine dikkat çekmek isteriz. Bu çerçevede Barolara danışılmadan onların görüşü ve desteği alınmadan hazırlanan ‘yargı paketlerinin’ bir yarar sağlamayacağı, aksine yeni birtakım sorunlar yaratabileceği dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda son açıklanan paketin bir reform olmadığı, aceleye getirilmiş ve özensiz hazırlanmış, sistematikten yoksun bir yapısı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bu paketin hükümleri, uygulama mevkiindeki hukukçulara, Barolara bildirilmeksizin ve onların görüşleri alınmaksızın doğrudan kamuoyuna açıklanmasının da doğru bulmuyoruz. Baroların görüş ve desteği alındıktan sonra bunların kanunlaştırılması herkesin yararına olacaktır” dedi.
Avukatlık Kanununa işlerlik kazandırılmasının toplantıda ele alındığına değinen Geröen, “Türkiye’nin sosyal yapısı dikkate alınmaksızın getirilmek istenen ‘arabuluculuk’ sisteminin vatandaşın hak ve hukuku bakımından büyük sakıncalar doğurabileceği, yargı birliğini ve bütünlüğünü bozacağı, adalete yabancı birtakım güçleri, asla olmamaları gereken bu alana dahil edeceği, hiçbir fayda sağlamayacağı açık olmakla bu tasarı derhal geri çekilmeli, bunun yerine Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesine işlerlik kazandırılmalı ve gerçek anlamda bir yargı reformu yapılmalıdır. İcra İflas ve Çek Yasası alanında basına yansıyan değişiklik tasarısının alacaklıları mağdur edeceği, alacağın tahsilini son derece zorlaştıracağı hatta imkansız hale getireceği dikkate alındığında, bu alanın mafya ve benzeri yapılar tarafından doldurulabileceği, ekonomik ve ticari hayata büyük zararlar vereceği ciddi bir endişe olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle Baroların da görüşü alınarak bu hususlar yeniden gözden geçirilmelidir. Son dönemlerde gittikçe artan savunmaya yönelik birtakım saldırılar ve kısıtlamalar, baskılar kaygı uyandırmaktadır. Bu çerçevede meslektaşlarımıza sadece savunma görevini yapmaları nedeniyle yöneltilen her türlü saldırı baskı ve kısıtlamaları, bu çerçevedeki gözaltı ve tutuklamaları kabul edilemez bulmaktayız. Devlet Sırrı Yasası, Terörün Finansmanı Yasası gibi hak ve özgürlükleri yakından ilgilendiren önemli kanunların aceleye getirilmeden ve mutlaka baroların görüş ve desteği alınarak, özgürlüklerin özüne zarar vermeyecek ve muğlak ifadelerle özgürlükleri kısıtlamayacak şekilde hazırlanması gerekir” diye konuştu.