19 Şubat 2009 Cuma günü 16.00 da 1. İcra Müdürlüğüne giden gazeteci Dursun Boran, Yargıtaya temyize gönderdiği, ( daha sonra Yargıtay’ın Boran’ın lehine bozduğu aidat davası için) yatırması gereken Mehil Vesikasına dair, teminat miktarını öğrenmek istedi.

Müdür yardımcısı Hacı Dursun Atamer; sert, ilgisiz bir ifadeyle saat 16.30 mesai bitti Pazartesi gel dedi. Boran bugün 3. gelişim gündüz çok meşguldunuz şimdi tekrar geldim. Para yatrmayacağım sadece dosyaya bakın ne kadar harç yatırmam gerektiği söyleyin. P.Tesi o kadar parayla geleyim dedi.

Müdür yardımcısı bağırarak, olay çıkarmaya tahrik edercesine olmaz mesai bitti dedi. Gazeteci bunun üzerine “ keyfi uygulamayla zorluk çıkarıyorsunuz, bunu başsavcıya şikayet edeceğim dedi. Atamer kime şikayet edersen et. Burada herkes şahit. Mesai bitti dedi.
Gazeteci: Şahide gerek yok, başsavcıya mesai bittiği için cevap vermedim dersin, olur dedi.
Bu arada masada oturan adliye katiplerinden, bilgi işlem işi yapan Adem Varışlı, bankonun arkasında duran gazeteciye bağırıp saldırarak :
“ sen kime yalancı diyorsun lan. “ diye üzerine yürüdü. Araya girenler, kavga çıkmasına mani oldular.
Gazeteci şikayet için 7. katta ki başsavcı İbrahim Ethem Dikmen’e çıktı. Dikmen az evvel gitmişti. Gazeteci yılmadı. Pazartesi yarım sayfalık dilekçeyle önce 1. icra müdürü Erol Babacan’a durumu anlattı. Müdür “ yanlış yapmışlar. Siz işlem talep etmemişsiniz. Dosyaya bakıp cevap verilirdi. Ben sizden özür diliyorum. Ne ikram edeyim “ deyip, kahve ikram etti. Lütfen dilekçeyi işleme koymayın, ben arkadaşlar adına özür diliyorum, onarla konuşurum dedi.

Gazeteci aşağıda işlerin iyi gitmediğini, personelin davranışını bilgi maksatlı başsavcı İbrahim Ethem Dikmen’e anlattı. Müdürün özür dilediğini söyledi. Başsavcı olaya ilgisiz kalmayıp daha sonra dilekçeyi adli ve idari işlem için işleme koydu. İdari soruşturmayı 1. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimi Aynur Tekin Gül yaptı. Çalışanlar müdür yardımcısı lehine ifade verip doğruları anlatmayınca, disiplin soruşturması kapandı. Adli işlem için savcı Dursun Yüzer yaptığı soruşturmada, gazetecinin müşteki olarak ifadesini almadan. Sanık olarak hakaretten dava açtı.

Şüpheli Hacı Dursun Atamer ve Adem Varışlı hakkında hakaret, görevi kötüye kullanmak, suçundan takipsizlik kararı verdi. 2 ay sonra eline mahkeme celbi gelen gazeteci, başsavcı Dikmen’e gidip “ size mağdur, müşteki olarak gelip bilgi verdim. Sanık oldum, bu nasıl iş. Bu durumda işlemler sırasında zorlukla karşılaşan vatandaşlar, avukatlar nasıl size şikayette bulunsunlar “ dedi.

BANA BİLGİ VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİM.

Başsavcı olaya üzüldüğünü anlatıp, savcının bilgi vermesini istemiştim diyerek eksik işlem yapıldığını ima etti.
Davanın ilk duruşmasına gazeteci ile olaya sebep Adem Varışlı katıldı. Adem olanları farklı anlatı. Gazeteci başından geçenleri aynen anlatıp, başsavcıya verdiği dilekçesini sundu. Duruşma 9 ay sonraya ertelendi.

ADEM VARIŞLI, ÖZÜR DİLEYİP DAVADAN VAZGEÇECEĞİNİ SÖYLEDİ.

Bir ay sonra adliyede karşılaştığı gazetecinin yanına gelen katip Adem Varışlı, gazeteciye şöyle dedi:
“ Sizinle bir şey konuşmak istiyorum. Ben davadan vaz geçmek sizden özür dilemek istiyorum, sizde vaz geçerseniz tabi “
Gazeteci; “ olaya sebep sensin. Mahkemeye dilekçe verip şikayetinden vaz geçebilirsin? Kendileri için üzerime saldırdığın kişiler benden özür dilediler. Kahve ikram ettiler. Adem niye bu işe karıştı diyorlar” Dedi.

Nöbetci savcı Mustafa Kemal Gül ’e durum anlatıldı. Adem bir gün sonra dilekçe vazıp şikayetten vaz geçeceğini taahhüt etti. Ertesi gün işim var, sonra ki gün hastayım diyen Adem yine çark etti. Şikayetini geri almadı.
Sonra ki duruşmada müdür yardımcısı Hacı Dursun Atamer, yanlış ifade verip “ mesai bittikten sonra gelen kişi para yatırmak istedi. Mesai bittiğini, kasa kapandığını söyledim. Bugün bu işlemi yapacaksın, başsavcı arkadaşımdır! Şikayet ederim. Şahısın yalancı şahide ihtiyacım yok beyanından başka bir hakaret eylemine şahit olmadım “ dedi.

Diğer zabıt katibi Yücel Kılıç ‘da benzer beyanda bulundu. Gazeteci Boran’da mahkemeye dilekçe vererek Atamer’in ve diğer şahitlerin yalan söylediğini, bunun için eski başsavcı şimdi Çağlayan adliyesinde savcı olan İbrahim Ethem Dikmen ile savcı Mustafa Kemal Gül’ün şahit olarak dinlenmesini ve başsavcı arkadaşım beyanının yalan olduğunu, suçluluklarını gizlemek için böyle konuştuklarını, savcı arkadaşımdır kelimesini kullanmayacağını, buna ihtiyacı olmadığını, başsavcının duyarlı idareci olarak herkesi dinlediğini, böyle bir beyanda bulunmayacağını Dikmen ve Gül’ün de anlatacaklarını, şahit olarak dinlenmelerini istedi.

Mahkeme şimdi eski başsavcı Dikmen ile savcı Gül’ü şahit olarak dinleyecek. Sonrada karar verecek. İşte bir hak arama hikayesi sırasında Anayasa ve insan haklarına aykırı, insanın başına gelenler.