AYDINPOST HABER SERVİSİ/Filiz ÖZDEMİR-İşte Aydınlı gazetecilerden Aydın basını yorumları…

25799_111296235553061_100000180540574_278609_2916653_n.jpg

Suat Deniz (AGC Başkanı ve Anadolu Ajansı Aydın Temsilcisi): “Aydın basını hem yerel gazeteler hem de internet gazeteciliği gücüne güç katıyor. Son dönemde basın mensupları arasında birlik ve dayanışma ortamı yaratma çabasındayım. Aydın basınında en büyük sıkıntı iletişimsizlik, hoşgörü eksikliği. En büyük zorluğu ise sahada çalışanlar, yani haber peşinde koşanlar çekiyor. Bence haettikleri ücreti almıyorlar. Ayrıca gazete dağıtan arkadaşlarımızın da desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Ayrıca tüm Aydın halkının yerel gazeteler konusunda bedavacılık anlayışından kaçınmasını, abone olarak veya bayiden satın alarak yerel basına destek olmasını bekliyoruz. Bursa, Kayseri, Trabzon, Eskişehir yerel basına verdikleri desteklebu konuda örnek teşkil ediyorlar. Ayrıca internet medyasının otokontrol sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Masa başında yapılan haberler hem karşı tarafa hem de basın kurumuna güven açısından zarar veriyor. Kimse elindeki kozu başkasını zor durumda bırakacak şekilde kullanmamalı.”

302379_2038722654143_1426571357_31657837_1461480681_n.jpgİbrahim Kılınç(İhlas Haber Ajansı Aydın Bölge Müdürü): Demokrasinin beşiği Aydın’da basına bakış açısı konusunda anlayış boyutunun biraz daha gelişmesi gerektiğine inanıyorum. Gazeteciler görevlerini yaparken etik kurallar çerçevesinde hiçbir şeyin ve olayın ne yanında ne de karşısındadır. Sadece kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevini yerine getirmek için çalışır. Ancak nedense olumsuz olayların muhatapları her zaman gazetecileri günah keçisi ilan ediyorlar. Adeta gelenekleşen bu durumdan son derece rahatsızız. Başarılı iş yapanı alkışlanmak, yanlış iş yapanı da kamuoyuna duyurmak bizlerin görevidir. Gazeteciler fiziksel olarak zor şartlarda çalıştıkları gibi duygusal olarak da aslında ciddi bir sınav veriyorlar. Örneğin evler i yanıyorsa gazetecilik refleksiyle önce fotoğraf çekip sonra evlerini kurtarmaya çalışırlar. Elim bir kazayla karşılaştıklarında kazaya karışanlar çok yakınları, sevdikleri bile olsa önce işlerini yaparlar.

323869_180736982008124_100002154715588_378524_1225324688_o.jpgFatma Tekin (Denge Gazetesi Muhabiri): Haber yaparken kamu kuruluşlarından bilgi almakta bazen sıkıntı yaşıyoruz. Aydın maalesef ki ne üniversite, ne tarım ne de turizm kenti olabildi. Eğer daha gelişmil bir kent olsaydı biz gazeteciler de daha renkli ve ilginç haberler yapabilirdik diye düşünüyorum.


16145_169683882759_610172759_2666479_4571802_n.jpgCem Ulucan(Doğan Haber Ajansı Aydın Temsilcisi): Aydın’da gazeteciliğin yol katetmesi gerektiğine inanıyorum. Mesleki dayanışmanın olmadığını görüyorum. Nazilli’de hayatını kaybeden meslektaşımız Mustafa Ünlü’nün cenazesinde sadece beş gazeteci vardı ama dün akşamki AYTO’nun yemekli basın toplantısında daha önce hiç görmediğim insanları gördüm. Aydın Belediyesi Çalışan Gazeteciler Günü için bir gazetecinin darp edldiği mekanı seçiyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Ben kendi adıma mekan sahibinin meslektaşımızdan özür dilemediği sürece o mekanda düzenlenen hiçbir toplantıya katılmayacağım. AGC’nin de bu konuda daha dik bir duruş sergilemesini beklerdim. En azından mekanın değiştirilmesini talep edebilirdi.

1(261).jpgMetin Can (Gündem Aydın İmtiyaz Sahibi): Bence Aydın basınının en büyük sorunu siyasetçilerin gazeteciler üzerinde kurdukları baskı. Cevap ve düzeltme haklarını kullanmak yerine dava açma yoluyla baskı altına alarak kamuoyunun bilgilendirilmesini engellemektedirler. Bunun yanı sıra gazetecilik kimlik ve kişiliği haricinde gazeteci sıfatı altında pek çok şahıs mesleğimize leke sürmektedirler. Halkımızın gerçek gazeteci ile gazeteci geçinenleri ayırt etmesi rica ediyorum.

erdal.jpgErdal Karakavukoğlu( Yeniasır Gazetesi Muhabiri): Öncelikle Aydınlıların gazetecileri hür bırakması gerekiyor. Dışarıdan çok büyük görünse de çok dar bir alanda bu mesleği yapıyoruz. O yüzden de ahbap çavuş ilişkilerinin ön plana çıkmasına neden oluyor. Bazen eşimizden, annemizden, babamızdan, çocuğumuzdan daha sık gördüğümüz insanları eleştirmek vicdanımıza sığmıyor. Ben kendi adıma orada hata yaptığımızı düşünüyorum. Ama burada Aydınlılar eleştirilmeyi öğrendiğinde bu sorunu da çözmüş oluruz diye düşünüyorum.

Türkiye’nin hiçbir yerinde zannetmiyorum ki Aydın’daki gazeteciler kadar yaşadığı şehre aşık meslektaşlarımız olsun, görev yaptığı şehri çok iyi tanısın. Aydın’daki meslektaşlarımın hiç birinin de birilerinin özel kalemi, yandaşı ya da karşıtı olduğunu düşünmüyorum. Tamamen Aydın sevdalısı bir basın ordusuna sahip Aydın’da gazetecilik çok zevkli olduğu kadar da yukarıda da söylediğim gibi çok dar bir çerçeve içinde ister istemez samimiyet ortamı kurduğumuz kurumlar veya kişileri rencide etmemek adına adımlarımızı biraz yavaş attığımız olaylar oluyor. Gazetecilik çileli bir iştir, ideali olanların işidir. Dışarıdan bakıldığında özenilecek bir yaşantısı varmış gibi görünse de aslında bizler ölümün kıyısında gezen, yeri geldiğinde yemek yemeğe hatta sevmeye fırsat bulamayan insanlarız.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde buradan tüm kurum ve milletvekillerine de küçük bir mesaj göndermek istiyorum. Son zamanlarda moda olan mail yoluyla bilgilendirmek yerine gittikleri gördükleri konusunda bizlerle birer bir paylaşım öneriyorum. Bunu bulunduğum her ortamda dile getirmeye çalışıyorum. Sizlerin basın danışmanı adını verdiğimiz arkadaşlarımızdan farklı gözlerle farklı seslerle sizi Aydınlılara yeri geldiğinde Türkiye’ye duyurma işini bize bıraksınlar.

15357.jpgMustafa Çezik (Mücadele Gazetesi İmtiyaz Sahibi):"Aydın'daki gazetecilerin sorunlarını yurt genelinden soyutlayamayız. Çalışma şartlarının ağırlığı ve 3 kuruşa gece gündüz demeden çalışmanın yanında, mesleki yıpranma haklarımızın da elimizden alınması nedeniyle mesleğimiz damat adaylarında aranan bir meslek olmaktan çoktan çıkmış durumda. Ayrıca Türkiye'nin artık korku toplumuna dönüşmüş olması nedeniyle insanları konuşturmak ve bunları yazmak, yani gerçek anlamda gazetecilik yapmak günden güne daha da zorlaşıyor. Örneğin ben 20 yıl önce sokaktan geçen "Ayşe Teyze"ye, "Ali Amca"ya düşüncelerini sorduğumda, maaşların düşüklüğünden tutun da zamlara kadar her türlü eleştiriyi yapar ve hükümete demediklerini bırakmazlardı. Ama bugün her meslekten vatandaş gelip bize dert yandığı halde, "Bunları yazayım" dediğimizde yazmayalım diye yalvarıp köşe bucak kaçıyor çoğu. Resmi kurumlardan görüş almaya çalışmak zaten mucize. Herkesin sustuğu bir ortamda bir gazeteci nasıl görev yapabilir? Tabii ki geriye sadece muhalefetle uğraşmak kalıyor. O yüzden muhalefet partileri hedef tahtasına konuluyor. Bundan da Aydın'da muhalefetin gerekli dersleri çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Bir de resmi dairelerde üst arama meselesi var ki, kamera, pil vs. gibi çantalarındaki neredeyse herşey metal olan biz gazetecilerin üstlerinin aranması tam bir işkence haline gelebiliyor. Oysa görevlilere isim listesi verilerek bu durum kolayca çözülebilir bence.

Ayrıca işini özveriyle ve onuruyla yapan meslektaşlarımız büyük çoğunlukta olmasına rağmen, oturduğu yerden başkalarına ve kendi meslektaşlarına bile belgesiz, bilgisiz ve fütursuzca her türlü iftirayı atan bazı meslektaşlarımızın varlığı, mesleğimizin saygınlığını zedeliyor. İşte böyleleri yüzünden halkta basına karşı önyargı oluşuyor. Aydın'da hiçbir gazeteciyi bütün Aydınlıların tanıması mümkün değil. Bir arkadaşımız kendisini tanımayan insanlara "Ben gazeteciyim" dediği zaman insanlar haksız yere "Gazeteci değil mi, bu da yalancı sahtekârın tekidir" diye önyargılı davranabiliyor. Bu yüzden Aydın Gazeteciler Cemiyeti'nin 22 yıl boyunca mesleğin itibarını artırmaya yönelik olarak verdiği mücadeleyi ve seçiciliği çok önemsiyorum ben.

İnternet haberciliği artık mesleğin bir gerçeğidir. Sonuçta biz de internet haberciliği yapıyoruz. Ama son günlerde eline her kalem alanın "Ben gazeteciyim" diye ortalıkta dolaşmaya başladığı ve hergün yeni bir haber sitesinin açıldığı düşünülürse, AGC'nin geçmişte uyguladığı üyelik kriterleri bugün olmasa bile gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. Geçmişte özel televizyonlarda ve radyolarda olduğu gibi, haber siteleri de yasal bir zemine kavuşmalı.

Son olarak, Aydın bir tarım kenti olduğundan sanayi, üretim ve hizmet sektörlerinin hiçbirinde sürekli reklam verecek düzeyde büyük işletmeler fazla gelişmemiş durumda. Bu ise sayıları çoğalan yayıncı meslektaşlarımızın özel sektör reklamlarından çok küçük bir pastayı paylaşmak zorunda kalmaları demek. Bu durum ise Aydın'da yerel basının büyüyüp güçlenmesindeki en önemli engellerden birisidir bence. Bu nedenle yayıncıların ayakta durması giderek zorlaşacaktır. Bütün bu zorluklara rağmen Aydın'da yılmadan ve onurla görevlerini yaptıklarını görmekten mutluluk duyduğum bütün meslektaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlarım.