Okullar, 18 Eylül Pazartesi günü zillerin çalmasıyla eğitim öğretime başladı ama kış saati uygulamasındaki sıkıntıya bir de TEOG sınavlarının iptali eklendi.

Kış saati uygulamasında bu kadar ısrar niye?

MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Cem Gençoğlu 2017/2018 öğretim yılında kış saati uygulamasına geçilmeyeceğinin göz önünde bulundurulmasını ve öğrenci servislerinin gün aydınlanmadan yola çıkmasına izin verilmemesini istedi.

Açıklamada net olmayan servisler üzerinden öğrencilerin derse giriş saatine ayar verilirken çıkış saatine değinilmemesidir.

Oysa ağırlıklı olarak kent merkezlerindeki okulların bazıları derslik yetersizliğinden çiftli öğretim yapmaktadır

Günlerin en kısa olduğu aralık başında günün en erken 07,30’da aydınlandığını düşünürsek bu demektir ki, bu okullarda dersler en erken 08’de başlayacak 13,30’da bitecektir

İlk derse 13,45 de girecek öğleciler de son dersten 19,30’da çıkacaklardır.

Yatma saatinde dersten çıkan bu küçükler ertesi gün için kendilerinde ödev yapma takati bulabilirler mi?

Hadi öğretmenlerin, okul personelinin ve ödevlerini ertesi gün yaparlar diyerek miniklerin çektiği eziyeti bir tarafa bıraktık o saatte çocuklarını almak için okul kapısına yığılan anne babaların çilesine ne diyeceğiz?

Bütün bu çekilenlere rağmen saat değiştirmemede ısrarın sebebi nedir, anlamak mümkün değil.

Bir yetkili çıksa, açıklasa da herkes bilgi sahibi olsa…

Kısaca TEOG

Kaldırılan TEOG yerine nasıl bir sınav sisteminin öngörüldüğü ile ilgili velilerin ve öğrencilerin merakını gidermeye yönelik bir açıklamayı kimse yapmadı.

O nedenle veliler kaygılı… Öğrenciler endişeli… Konu ile ilgili hazırlığı olan, yatırım yapan özel kurslar ve etüt merkezleri şaşkın, ne yapacaklarını bilmiyor.

Oysa devlet sorumluluğunun bir gereği bu konuda kafalarda oluşan soruları giderecek bir açıklama yapılmalıydı ama yapılmadı.

Başbakan’ın ve Milli Eğitim Bakanı’nın olaydan duydukları sevinci yansıtan söz ve tavırlarına ise kimse bir anlam veremedi.

Madem TEOG bu kadar hatalıydı bu güne kadar niye uygulandı?

Eğitimdeki sistemsizliğin sisteme dönüşmesine eşine az rastlanır bir örnek vesselam.

Destekleme ve Yetiştirme Kursları(DYK)

Önceleri fakir köylü çocuklarının okumasına fırsat eşitliği sağlayan devlet parasız yatılı sistemi vardı.

Gerek geçmişte gerekse günümüzde siyasette ve bürokraside önemli görevlerde bulunanların çoğu bu sayede okumuştur.

Devletin bu hizmetten vazgeçmesi ile oluşan boşluğu açtıkları yurtlar, dershaneler ve okullarla cemaatler doldurdu.

FETÖ şirketinin bu olayı devleti ele geçirmede nasıl istismar ettiği ortaya çıkınca devlet kapatılan kurslardan doğacak boşluğu doldurmaya yönelik “Destekleme ve Yetiştirme Kursları” adı altında kurslar açtı.

Dershaneye gidecek ya da özel öğretmene verecek parası olmayan öğrencilerin devam ettiği bu kursların başarılı olduğu pek söylenemez.

Nedenleri de şunlardır.

BİR: Takım ruhu eksikliğidir. Bu ruh yöneticinin, öğretmenin, okul aile birliklerinin birlikte kolektif çalışmaları ve her birinin yapacağı fedakârlık sonucu meydana gelir.

Eğer işin çekicisi konumundaki müdür kursun başarısı için emek harcamıyorsa, öğretmen ve öğrenciye moral motivasyon aşılamıyorsa kısaca kursu gerekli görmüyorsa, orada kurs açmak nafiledir.

Geçmiş yıllardaki uygulamalarda görüldü ki, Efeler Anadolu İmam Hatip Lisesi gibi birkaç okul dışında açılan kurslar takım ruhu oluşmadığı için verimli olamadı.

İKİ: Öğretmen veli ve öğretmenlerin tercihleri de dikkate alınarak öncelikle bilgi ve tecrübesi ile branşında temayüz etmiş, çevresi ile iyi ilişkiler kurabilen, öğrenme ve öğretme yöntem ve tekniklerine hâkim, teknolojik eğitim araç ve gereçleri eğitim ortamında kullanabilen öğretmenler arasından seçilir, kuralına uyulmadı.

Yöneticilerin geçmişte her başvuruda bulunana maraza çıkarmasın diye görev vermesi, hatta bazı okullarda öğrencilerin kimlik numaralarını ve şifresini kullanarak öğretmeni susturma adına talep oluşturma yoluna gidilmesi kursa olan rağbeti azalttı.

Gerek kurs müdürlerinin bu tür özensizlikleri gerek öğretmenlerden bazılarının sırf ücret bazılarının da hizmet puanını yükseltmek için görev istemeleri kursları sulandırmıştır.

ÜÇ: Kurslarda başarı için kaynak önemlidir. Ancak yönetmelikle hem öğrenciye kaynak mecburiyeti hem de bu konuyla ilgili para alınması yasaklamıştır.

Yerine de her türlü yazılı ve görsel materyallerin bulunduğu EBA’yı (Eğitim Bilim Ağı) salık vermiştir. Ancak:

1-Akıllı tahtaların randımanlı çalışmaması,

2-İnternet erişim ağındaki kesintiler,

3- Anlatılan konuyla ilgili elinde doküman bulunmayan öğrencilerin konuya motive olamaması,

4-Fotokopi işine idarenin gönülsüz yaklaşımı nedeniyle doküman verilemediği gibi doğru dürüst sınav da yapılamamıştır.

Kurslardaki verimlilik için fevkalade önemli bu yayın işine Milli Eğitim Müdürlüğü çözüm üretmek zorundadır.

DÖRT: Çoğu kurs merkezinde gerek ücret kesilmesine gerekse başarısızlığın üste karşı gizlenmesine yönelik devam takip işlemlerinin yapılmaması üstüne üstlük denetimin de olmaması bazı öğretmenlerin kantinde oturarak ücret almalarına yol açmış bu da öğretmenler arasında huzursuzluk yaratmıştır.

BEŞ: Optik okuyucularla belirlenen ayda bir yapılması gereken sınavlar çoğu okulda yapılmamıştır.

Yapılanlar da kağıt üzerinde kalmıştır.

Eğer sınavlarda konu analizleri yapılmazsa, öğrencilerin gelişimi karşılaştırmalı olarak sorgulanmazsa, koç sistemi ile öğrenciye rehberlik yapılmazsa bir anlam ifade etmez.

Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz Çandıroğlu’nun bilgisine…