Tunus'ta halk ayaklanmasıyla devrilen Zeynelabidin Bin Ali yönetiminin önde gelen muhaliflerinden Raşid Gannuşi 22 yıl aradan sonra dün ülkesine döndü.

İslamcı Arap politikasında en liberal ve ilerici tutumu temsil ettiği belirtilen Gannuşi'nin dönüşünün, sadece kendi ülkesinde değil, tüm Kuzey Afrika'da değişimin öncüsü olabileceği belirtiliyor.

Bölgedeki diğer değişim hareketleri de gözönüne alındığında, Gannuşi'nin dönüşünün, İslamcıların Kuzey Afrika ülkelerinde politikaya ve yönetime tedricen katılmalarına izin verilmesinin işareti olabileceği kaydediliyor.

Religion.info internet sitesi tarafından ülkeye dönüşünden önce yapılan röportajda Gannuşi, Tunus'taki değişimin hızına şaşırıp şaşırmadığının sorulması üzerine "Tunus'ta bir devrim olmasını bekliyorduk, ancak şahit olduğumuz bu hızda değil" cevabını verdi.

Son 2-3 yılda Tunus'un özellikle güney bölgesinde kısmi ayaklanmalar olduğunu ve bunun eninde sonunda başkente yayılacağını düşündüğünü belirten Gannuşi, "Uzun zamandır rejimin kendi içinde reform yapamayacağını, dışarıdan değiştirilmesi gerektiğini söylüyordum" dedi.

Tunus'ta olanların "devrimci bir hareket" olduğunu vurgulayan Gannuşi, ülkede kısa sürede anlamlı bir değişim bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine, Tunus sokaklarının küçük ve gönülsüz jestlerle yatıştırılamayacağını, halkın ülke seçkinlerini yoğun baskı altında tuttuğunu söyledi.

Sokak gösterilerinde İslamcıların neden öncü bir rol oynamadığıyla ilgili bir soruya karşılık da Gannuşi, Tunuslu İslamcıların Arap dünyasının diğer bölgelerindeki İslamcılardan farklı olduğunu, on yıllarca baskı altına alındıklarını ve bunun sonucunda kendilerini göstermekten kaçındıklarını, İslam kimliğini kıyafetlerine yansıtmak yerine kalplerinde sakladıklarını söyledi.

-İSLAM VE DEMOKRASİ-

Demokrasinin toplumdaki farklı görüşleri uzlaştırmada önemli olduğunu, İslamın da güçlü bir demokratik ruha sahip olduğunu belirten Gannuşi, İslamın hiçbir zaman yekpare bir devletten yana olmadığını, tarih boyunca Müslümanların, İslamın tek bir güçlü yorumunun dayatılmasına karşı çıktıklarını anlattı.
1970 ve 1980'lerde kendisinin solcu bir söylem kullandığının hatırlatılması üzerine Gannuşi, İslamın adaletsizliğe ve zenginliğin tek elde toplanmasına karşı çıktığını belirterek, ekonomik alanda İslamın, özel mülkiyet hakkını ihlal etmeden solcu bakış açısına daha yakın olduğunu kaydetti. Gannuşi, İskandinav sosyo ekonomik modelinin İslam vizyonuna daha yakın olduğunu ifade etti.

Lideri olduğu Ennahda hareketinin Tunus'un geleceği için vizyonunun ne olduğunun sorulması üzerine de Tunus'un bir koalisyon hükümetiyle yönetilmesi gerektiğini, tek bir grubun ülkeyi yönetemeyeceğini, eski rejimin tüm siyasi grupların örgütlenme kapasitesini zayıflattığını söyledi.

Uzun dönemde ülke için vizyonun Batı tarzı liberal demokrasi mi yoksa daha yerli bir demokrasi mi olduğunun sorulması üzerine Gannuşi, "Düşünebildiğim en iyi model Türkiye'de AKP'nin benimsediği model" dedi.

Geniş küresel İslami deneyim içinde Ennahda'yı nereye koyduğunun sorulması üzerine de Gannuşi, Ennahda'nın Müslüman dünyaya demokrasi getirmek için dini, ideolojik, siyasi ve kurumsal engelleri aşmaya çalışan ana akım İslami hareketi temsil ettiğini söyledi. Gannuşi, İslami demokratik düşünceden yana olduklarını vurguladı.
Ennahda'nın sosyal adalet görüşüyle ilgili bir soru üzerine de 1970 ve 1980'lerde güçlü bir sol görüşün etkisi altında olmalarına karşın sendikalarla çalıştıklarını ve böylece kendi sosyal adalet görüşlerinin onlarınkine ne kadar yakın olduğunu gördüklerini anlattı.

İslam dünyasında, özellikle de Arap dünyasında AKP deneyiminin etkisinin ne olduğunun sorulması üzerine Gannuşi şunları söyledi:

"Benim düşüncelerimin AKP'yi etkilediğine inanıyorum. Kitaplarım ve makalelerim Türkçeye büyük ölçüde çevrildi. Birkaç ay önce İstanbul'a gitmiştim ve insanlar öyle yakın ilgi gösterdiler ki Tunus'a dönmek yerine neden burada siyasi kampanya başlatmıyorum diye şaka yaptım. Başarılı AKP deneyimi her yerde İslamcıları etkiledi. İktidardaki diğer İslamcı örnekler, mesela İran, Afganistan ve Sudan, başarıyla ilişkilendirilmedi."

-"İSLAMCILAR BAŞKALARIYLA ÇALIŞMALI"-

Tunus örneğinin diğer Arap topraklarına yayılmasıyla ilgili bir soru üzerine de Gannuşi, Arap rejimlerinin bir iç patlamayla karşı karşıya olduğunu, bunun Tunus devriminin sonucu değil, onlarca yıldır süren baskı ve yanlış yönetimin sonucunda husule gelen doğal bir olgu olduğunu belirtti.

Tunus devriminden İslamcıların çıkaracağı ne gibi dersler olduğunu sorusunu Gannuşi, "Ana ders, İslamcıların diğerleriyle çalışmaları gerektiği. Kendi başlarına yönetebilecekleri görüşünü tamamen bırakmalılar. Ayrıca İslamı tekellerine alma ve İslamın yegane sesi olarak görünme tutkusundan vazgeçmeliler" şeklinde cevapladı.

Müslüman Kardeşler ile ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine de Gannuşi, Kardeşlerin görüşlerinde reform yaptığını, ancak son parti programının kendisinin açıkça eleştirdiği bazı noktalar içerdiğini söyledi. Gannuşi karşı çıktığı noktalar arasında, Kıptilerin ve kadınların devlet başkanı adayı olmalarının yasaklanması gerektiği ve bir ulema organının meclisi denetlemesinin bulunduğunu belirtti.

A.A