Deniz Feneri soruşturmasında gözaltına alınan dört kişi sorgulanırken, Almanya’daki Deniz Feneri e.V derneği ile Almanya’daki şirketlerin ‘gayriresmi’ muhasebesinin, Türkiye’den tutulduğu ortaya çıktı. 
 
Ankara Başsavcılığı’nın Deniz Feneri Derneği’ne yönelik soruşturması kapsamında önceki gün gözaltına alınan dört şüpheli sorgulanıyor. Savcılar ilk olarak eski Kanal 7 çalışanı Zeynep Kuzucu’nun ifadesini aldı. Kuzucu’ya yaklaşık 5 saat süren ifadesinde Kanal 7 yöneticilerinden tutuklu İsmail Karahan ile yaptığı telefon görüşmeleri soruldu. Savcıların Kuzucu’ya neden görüşmede para istediğini sorduğu iddia edildi. Kuzucu, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. İbrahim Yatar ise dün teslim oldu. 
 
Atlas’ın bilgisayarında 
İfade veren dört kişi arasında, soruşturmayı sürdüren Ankara Başsavcılığı’nın Almanya-Türkiye para trafiği açısından önemli bulduğu Atlas yöneticisi de yer aldı. 
 
Almanya’daki şirketlerin ve Deniz Feneri e.V’nin muhasebe kayıtlarının tutulduğu İstanbul’daki Atlas Pazarlama Yayıncılık Yapımcılık Limited Şirketi Genel Müdürü Hacı Nayır savcılar tarafından sorgulandı. Ankara Başsavcılığı, 10 Temmuz günü tutuklama istediği eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ile Kanal 7 yöneticileri Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Mustafa Çelik için mahkemeye yazdığı sevk yazısında, Atlas isimli firmanın önemine dikkat çekti. Savcılar söz konusu firmanın bilgisayarlarında yapılan arama ve alınan imaj kopyalarında Deniz Feneri e.V ile Almanya’daki şirketlerin muhasebe kayıtlarının bulunduğunu vurguladı. Savcılık sevk yazısında Atlas’ın server’larında alınan kayıtlara dikkat çekerek şöyle dedi: “Şirketlerde yapılan aramalarda şirketlerdeki bilgisayar kayıtlarında imaj alındığı, imajda Almanya’da bulunan Weiss Handels Und İnvestement GmbH (Beyaz Yatırım ve Ticaret Şirketi) Ass Plan, Yeni Şafak Avrupa, Europan Food Und Marketing GmbH (Avrupa Gıda ve Pazarlama Şirketi) isimli şirketlerin gayri resmi muhasebesinin 1 Ocak 2004 ve 31 Ekim 2004 tarihleri arasındaki aylık ve 1 Ocak 2004 ile 31 Ekim 2004 tarihleri arasındaki dönemli Dövizli Genel Mizan sayfalarında rastlanılmıştır.” 
 
Çarpıcı hesaplar 
Sevk yazısında firmada çıkan kayıtlarda Almanya’daki Weiss Handels Und İnvestement isimli şirketin kayıtlarında ‘120 hesap kodu’ başlığıyla ‘müşteriler’ kısmında Deniz Feneri e.V’nin kaydının da olduğu belirtilerek şöyle denildi: 
 
“Bu kayda göre Deniz Feneri e.V’nin 254.450.38 euro borçlu, 747.137.67 euro alacaklı ve bakiye olarak 489.787.29 euro alacaklı olduğu kaydının yer aldığı, bulunan bu Dövizli Genel Mizan Sayfası (Hesap dökümü) kaydının Alman adli makamlarında alınan harddisk içindeki Weiss Handels Und İnvestement GmbH isimli şirketin aynı tarih aralığındaki Dövizli Genel Mizan kaydıyla tamamen aynı olduğu, bu durumda Deniz Feneri e.V ve Almanya’daki şirketlerin gayri resmi muhasebe kayıtlarının Türkiye’deki server’larda tutulduğu ve Türkiye’de işlendiği anlaşılmıştır.” 
 
Deniz Feneri’ne yönelik ikinci dalgada gözaltına alınan dört kişi arasında Kanal 7 Bilgi İşlem Sorumlusu Cüneyt Kavasoğlu ile Ali Solak da var. 
 
Karahan’dan telefonda para istemiş 
10 Temmuz günü tutuklanan Kanal 7 yöneticilerinden İsmail Karahan’ın avukatı Sevgi Erginbay, eski Kanal 7 çalışanı Zeynep Kuzucu’ya (yanda) yönelik suçlamalarda bulunmuştu. Erginbay, mahkemedeki savunmasında savcıların Karahan’a, Zeynep Kuzucu ile yaptığı telefon görüşmelerini sorduğunu belirterek “Zeynep Kuzucu’nun yapmış olduğu telefon görüşmeleri sorulmuş ve müvekkilimin aleyhine bu deliller kullanılmak istenmiştir. Zeynep Kuzucu müvekkilimin ortak olduğu ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirkette uzun yıllar çalışmıştır. Ancak daha sonra ailevi ve psikolojik sorunları nedeniyle kendisi işten çıkarılınca maddi olarak müvekkilimden yardım istemiş. Ve zaman zaman psikolojik sorunları nedeniyle müvekkilimle tehditvari konuşmaları olmuştur. Kanal 7’nin bütün çalışanları Zeynep Kuzucu’nun psikolojik sorunları nedeniyle fevri davranışları olduğunu bilir. Bunun dikkate alınmadığı açıktır. Zeynep Kuzucu’nun müvekkilime yönelik tehditvari konuşmalarını işlenen suçun kanıtı olarak müvekkilim aleyhine kullanılamaz, bu yasaya aykırı” dedi.AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle’nin Türkiye ile basın özgürlüğü, Gümrük Birliği ek protokolleri, göçmenlerin geri kabulü gibi konularda ilerleme sağlama amacıyla yaptığı Ankara ziyareti, Kıbrıs duvarına çarptı. Füle’yi ağırlayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AB ile yaşanan tıkanıklığın aşılmasının kilidinin ve anahtarının Kıbrıs’ta alınacak mesafe olduğunu vurguladı. Kıbrıs’ta kapsamlı çözüme ulaşılmasını istediklerini ve Rum tarafının aksi tutumuna rağmen çözüm için yapıcı bir tutum ortaya koyduklarını vurgulayan Davutoğlu, Kıbrıs’ın çözümden sonra AB dönem başkanı olması arzusunu dile getirdi. Davutoğlu şöyle konuştu:
“Eğer bu olmazsa, yani Kıbrıs Rum tarafı bu müzakereleri geciktirerek gelecek sene 2012 Temmuz’da tek taraflı olarak dönem başkanlığını alırsa bu sadece adada bir çözümsüzlük anlamına gelmez, aynı zamanda Türkiye ile AB ilişkilerinin tıkanıklığın ötesinde donma noktası anlamına gelir. Bunu açık bir şekilde Sayın Stefan Füle’ye de söyledim. Yani o dönem için bizim herhangi bir şekilde Güney Kıbrıs Rum yönetimi dönem başkanlığını muhatap almamız söz konusu değildir. Bu tıkanıklığı aşmanın tedbirlerini de şimdiden almalıyız.” 
 
Füle: Doğru zaman değil 
Füle’nin Davutoğlu’na yanıtı ise BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüşmesinin ardından geldi: “Bu tip yorumlar için doğru bir zaman olmadığını düşünüyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz bu dönem, esasında Türkiye-AB ilişkilerine, reform sürecine, katılım müzakereleri sürecine yeni bir ivme kazandırmak için doğru bir zaman.” 
 
Füle’nin görüştüğü AB Bakanı Egemen Bağış da ortak basın toplantısında Kıbrıs konusuna değindi. Bağış, Türk tarafının çözümü için elinden geleni yaptığı Kıbrıs konusunun AB tarafından istismar edilmemesini isterken, Füle Türkiye’nin Rum Kesimini de kapsayan Gümrük Birliği Ek Protokolünün onaylanması beklentisini dile getirdi. 2012 Temmuz’undan itibaren Birleşik bir Kıbrıs’ın AB Dönem başkanlığı yürütmesini istediklerini de söyleyen Füle, “Kıbrıs konusunda artık ilerleme bekliyoruz” dedi. 
 
‘Kararlılık bekliyoruz’ 
Avrupa’da Türkiye’nin ekseni ile ilgili endişeleri olanların bakış açılarını gözden geçirmelerini isteyen Bağış, AB’den Türkiye’nin üyeliği konusunda kararlılık beklediklerini vurgulayarak, “En azından taahhütlerini yerine getirmeyi AB tarafından da bekliyoruz. Türkiye, AB mahallesinin dışlanmış çocuğu olmayı kabul edemez” dedi.