AB Dışişleri Bakanları"nın dün Brüksel"de yaptığı toplantıda Fransa geçen sene olduğu gibi bu sene de Türkiye"nin üyeliğine vurgu yapılmayan ve “katılım” ifadesine yer verilmeyen bir karar alınmasını sağladı

Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı"nı aldığı temmuz ayından bu yana Türkiye"yle müzakerelerde “tarafsız ve sorun çıkarmayan” bir imaj yaratma çabası içinde olan Fransa"nın “katılım alerjisi” kendisini yine gösterdi. Brüksel"de bir araya gelen AB dışişleri bakanları, Türkiye"den “reform çabalarını katlayarak uzun süredir beklenen önemleri almasını” talep ederken “katılım” kelimesinin yer almadığı bir karara daha imza attılar. AB belgesinde, Kıbrıs konusundaki ifadelerin sertleşmesi dikkat çekiyor.

2006 kararlarına atıf
Fransa, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da üyelik vurgusunun net şekilde yapılmadığı ve “katılım” ifadesine yer vermeyen bir karar alınmasını sağladı. 11-12 Aralık"ta yapılacak AB Zirvesi"nde tartışılmayacak olan Türkiye konusunda dün alınan kararda, bir önceki sene uygulanan formül devreye sokularak sadece 2006 Aralık Zirvesi kararlarına atıf yapıldı. Bu kararlarda “katılım” ifadesi kullanılıyordu.
19 Aralık"ta yapılacak ve iki başlığın daha müzakereye açılmasının öngörüldüğü Hükümetlerarası Konferans"ın “ilgiyle” beklendiğinin vurgulanması ise, müzakere süreci açısından verilen tek olumlu mesaj olarak kayıtlara geçti.
Siyasi reformlar konusunda geçen bir yıl içinde Türkiye"nin sınırlı ilerleme sağladığının üzüntüyle not edildiği AB Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi sonuç belgesinde, bir çok alanda kapsamlı çaba beklentisi dile getiriliyor.
Adım atılması beklenen alanların başını ise yargı reformu, yolsuzlukla mücadele, vatandaşların haklarının etkin şekilde korunması, işkenceye karşı sıfır hoşgörü, ifade ve din özgürlüğünün hem yasal anlamda hem de pratikte garanti altına alınması çekiyor. Siyasi partilerin işleyişiyle ilgili yasal ve anayasal düzenlemeler de isteyen AB, siyasi aktörlere uzlaşı ve diyalog çağrısı yaptı.
Türkiye"nin stratejik önemine yapılan vurgunun dikkat çektiği belgede, özellikle iyi komşuluk ilişkilerini bozacak her tür tehditten kaçınılması talebi yer aldı.
Bu talebin şekillenmesinde Doğu Akdeniz"de petrol arama nedeniyle Türkiye"yle Güney Kıbrıs arasında yaşanan gerginliğin etkili olduğu belirtiliyor.

Ek Protokol beklentisi
Kıbrıs"ın uluslararası örgütlere üyeliğinin engellenmemesi, Güney Kıbrıs"la ilişkilerin normalleştirilmesi ve Türk liman ve havalimanlarının Rum bandıralı gemi ve uçaklara açılmasını öngören Ek Protokol"ün uygulanmasıyla ilgili olarak kullanılan “Artık acil bir şekilde ilerleme bekleniyor” ifadesi de Kıbrıs konusundaki tonun sertleşmeye başladığını gösteriyor.
AB yetkilileri bir son dakika değişikliği olmaması halinde perşembe günkü zirvede genişleme konusuna yer verilmeyeceğini belirtiyorlar.



ANALİZ
AB tonu yükseltiyor
Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının Türkiye konusunda dün aldığı karar, şekil olarak bir yıl önce aynı dönemde alınan kararla büyük benzerlikler içerse de verilen mesajların içeriği, 2009"un 2008"den daha zor geçme potansiyeli taşıdığını ortaya koyuyor.
Belge öncelikle, Fransa"nın Türkiye"yle ilgili metinlerde “katılım” ifadesine tahammül edemeyen yaklaşımının giderek yerleşmeye başladığını gösteriyor. Diğer ülkelerin de bu yaklaşıma eskisi kadar muhalefet etmemesi dikkat çekiyor. Tepkisizliğin gelecek dönemde gelenekselleşme riski ise ciddi şekilde artıyor.
Fransa"nın, birkaç ay önce, bir sonraki dönem başkanları Çek Cumhuriyeti ve İsveç"le hazırladığı 18 aylık ortak programda bu ifadenin “cömertçe” kullanılmasına izin vermesine karşın yine “özüne dönmesi”, Paris"in bu konuda kısa vadede esneklik göstermeyeceğinin önemli bir işareti olarak algılanabilir. Paris ise kendisini “Geçen yılın gerisine düşülmedi” teziyle savunuyor. Belgede, Kıbrıs bağlantılı konulardaki tonun sertleşmesi de dikkat edilmesi gereken unsurlardan birini oluşturuyor.
AB, Ek Protokol"ün uygulanıp uygulanmadığıyla ilgili olarak 2009"da yapacağı olası değerlendirme öncesinde Ankara üzerindeki baskıyı artırma çabası içinde. Bu alanda acil ilerleme beklentisinin dile getirilmesi tesadüfi bir adım değil.
AB"nin aldığı karar, reform konusunda Türkiye"nin karnesinin Brüksel"i tatmin etmekten uzak olduğunu ortaya koyuyor. Müzakerelerin hızının büyük ölçüde Türkiye"ye bağlı olduğunun yinelenmesi ve “sözden eyleme geçilmesinin zamanının geldiği” mesajının verilmesi de reformları AB için değil, kendi vatandaşları için yaptığı iddiasında olan Ankara"nın dikkate alması gereken unsurlar arasında yer alıyor.