İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden Fırtına, Oraj Harekat Planı’na değinerek, planın askeri usullere göre yazılmadığını, baş emrinin olmadığını, yürürlüğe gireceği tarihin yer almadığını ve hangi amaçlarla yazıldığının belirtilmediğini kaydetti.

Plan görevleri için tüm Hava Kuvvetleri birliklerinde harbe hazırlık seviyelerinin en üst düzeye çıkarılmasının istendiğini ifade eden Fırtına, Hava Kuvvetlerinde uçakların harbe hazırlık seviyesinin sulh ve harp şartları için farklı olduğunu söyledi.

Uçakların faaliyetini yüzde 80’lerden yüzde 90-95’lere çıkarmak için, bir kuvvetin yıllık bütçesine yakın kaynak ihtiyacı gerektirdiğini anlatan Fırtına, böyle bir şeyin gizli olarak yapılamayacağını dile getirdi.

Planda geçen "Birinci Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı Ege uçuşlarını planlayacak" ifadesine değinen Fırtına, bu tür faaliyetlerin Genelkurmay Başkanlığı direktifleri ve Hava Kuvvetleri Komutanlığınca kararlaştırılan bir plan uyarınca yürütüldüğünü vurguladı.

UÇAĞIN YUNAN KUVVETLERİNE DÜŞÜRÜLMESİ

"Ege uçuşları sırasında bir uçağın Yunan kuvvetlerine düşürülmesi" iddiasına da değinen Fırtına, "Bunu kabul etmek zor. Bunu yazanın evvela bir Türk olabileceğine inanmıyorum. Asker de olamaz. Askerse de belli ki askerlikten hem maddeten hem de manen ayrılmış. Askerse bizden biri addedemeyeceğim bir sapıktır. Bunu yazan vefayı boza sanmıştır. Bunlara insan bile demek bana zor geliyor" şeklinde konuştu.

Hava Kuvvetlerinde pilot yapılacak kişilerin ülkenin en iyilerinden seçildiğini, "akıl, yürek ve bilek" kriterlerine göre ölçümler yapıldığını dile getiren Fırtına, şöyle devam etti:

"Oraj planı denilen bir iftirada, komutan, pilotlarından birine git kendini şu düşmana vurdur, diğer arkadaşına da o kendini vuramıyorsa, git sen onu vur, deniliyor. İnsan cinnet halinde olsa bile böyle bir şey diyemez. Biz bunları savaşçı yapmak için ter, kan, para ve zaman harcıyoruz. Böyle bir emri ne veren olur, ne de kabul eden olur. Bu cinnet işi. Harbe hazır bir pilot, muhariptir, savaşçıdır. Gerek kurum gerekse pilotlar, kazanılmış bu ehliyet seviyesini güncelleştirerek korumak zorundadırlar. Uçaklar havada manevra yaparken yer çekimine karşı sapma yaparlar ve neticesinde bundan kaynaklanan bir karşı kuvvetin etkisinde kalırlar. Bir savaş pilotu, bu yük altında işini yaparken şarkı söyleyebilmelidir. Beraber uçtuğu kol arkadaşlarıyla görev ve kader paylaşımı yapılır, hayatidir."

"BENDE BİR CANİ, KATİL DURUMU VAR MI"

Fırtına, bu şekildeki iddialarla, millete "İşte bakın sizin komutan dediğiniz, Hava Kuvvetleri Komutanı yaptığınız kişi, kendi arkadaşını kurban edecek, bir diğerine ’arkadaşını vur, öldür’ diyecek kadar kendini bilmez, cani ruhlu bir kişi olarak takdim edilmeye çalışıldığını" söyledi.

"Sayın başkan bana bakıyorsunuz. Bende bir cani, katil durumu var mı?" diyen Fırtına, "Beni öldürseniz bu kadar yaralayamazsınız" dedi.

Fırtına, "Ben 70 yaşındayım. Benim sadece bir şerefim var, milletimize bıraktığımız. Kimse bununla oynayamaz. Türk Silahlı Kuvvetlerine bıraktığımız şeref madalyasıdır" diye konuştu.

Fransa Cumhurbaşkanının, kendisine şeref madalyası verdiğini ancak Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili parlamentoda alınan karar nedeniyle bir mektup eşliğinde bunu iade ettiğini belirten Fırtına, şunları kaydetti:

"Böyle bir suçlamayı asla kabul etmiyoruz. Bana, bize, komutan denilen kişilere halkın bakış tarzı eskiden ’A’ ise, iddianamedeki suçlama ve karalama nedeniyle bu bakış ’B’ durumuna getirilmek isteniyor. Ben MGK’da bulundum. Orada benim sözüme güvenenler şimdi bana ’bu adam cani oldu’ diye bakıyorlar. Gidilen yolun, yapılmak istenilen şeyin ne olduğunu anlayacak yaşta ve baştayım.

Bu komployu yapan, bize cani görüntüsünü vicdanları sızlamadan yakıştırarak itibarımızla oynayan, nice emeklerle savunma ve korunmamız için oluşturulmuş bir sisteme dinamit koyarak ateşleyen ve ülkemiz güvenliğini tehlikeye sokan, asıl suçluların, gerçek darbeci, gerçek cuntacı ve gerçek teröristlerin burada, bu sayın mahkeme önünde hesap vermelerini diliyor, umut ve talep ediyorum."

ACİL DURUM ÇAĞRISI

"Er Ryan’ı Kurtarmak" filmini anımsatan Fırtına, Er Rayn’ı kurtarmak için onurlu bir çaba gösterilirken, Balyoz davasında ise milleti için hayatını ortaya koyanlara "alçakça bir saldırı" durumu olduğunu söyledi.

Havacılıkta mala ve cana zarar verecek ciddi bir tehlikenin mevcudiyeti haline Emergency denildiğini, bunda acil işlem gerektiğini ifade eden Fırtına, "Bu nedenle ben Emergency deklare ediyorum. Yani bildiriyorum. Alarm gibi, S.O.S gibi. Emergency deklaremin; tüm yurtseverler, aydınlar, üniversiteler, barolar, gazeteci ve yazarlar, çözüme süratle katkı sağlayabilecek kurum ve kuruluşlar tarafından duyulmasını diliyorum" dedi.

Shakespeare’in "Sezar Trajedisinin Son Perdesi"nden alıntı yapan Fırtına, bu eserde anlatılmak istenenin nereden bakılırsa bakılsın, değişmeyen ya da affedilmeyen tek şeyin ihanet olduğunu vurgulayarak, "Biz ihanete uğradık. Tarih bunu böyle söylemiştir. İhanetin cevabı mutlaka bulunur veyahut alınır" diyerek savunmasını tamamladı.

Fırtına’nın bu sözleri bazı sanıklar tarafından alkışlanınca mahkeme başkanı sanıkları uyardı.

Duruşma, Fırtına’nın avukatlarının savunmasını yapmasının ardından perşembe gününe ertelendi.

A.A.