“Türkiye IMF’ye 25 milyar dolar borcunu ödedi!

İddiası doğrudur! Ancak; Aynı dönemde dış borcumuz

20 kat artarak 487 milyar doları aştı! Bu da doğrudur!

Sadece “Alacaklı Taraf” değişti. Gerçekler; Çarpıtılıp

Eksik söylendi! Gösteriş ve şatafat; Küçülürken hep başvurulan

Bir “Karartmadır” Bu Halktan kopuşun da ayak sesleridir.

Süreç; Avrupa’da da, Osmanlılarda da böyle oldu!

Gösteriş ve şatafat arttıkça; Halk fakirleşmiş, daha çok

Borçlanmıştır! Bu karartma;

Romalılarda “Gladyatör Dövüşleri”

İspanya’daBoğa Güreşleri”

Arjantin’de “Futbol” olarak tezgâhlandı!

 

Bazı büyük ölçekli Projelere karşı çıkmak;

“Kimileri” tarafından “İlginç” şekillerde algılanır.

“Düşünmek, incelemek, sorgulamak, tartışmak”

Kültürü olmayan toplulukların ortak refleksidir bu!

Derhal Gelişmeye ve Büyümeye Karşı!” diye hüküm verirler.

Batılı Devletlerin Sözcüsü!” yaftasını takıverirler boynunuza.

Geri kafalı! diyenlere, “Geleceği görmüyor! diyenlere

Tanıklık edersiniz. Yapılan işin amacını, içeriğini, doğuracağı

Sonuçları düşünmeyenler; Taraftarı olduğu “Kimseleri”

Korumak adına, derhal saldırırlar! Üşüşürler üzerinize!

“Dalkavuklukları” bilinsin histerisi yaşarlar…

Anlamaya çalışmak işlerine gelmez.

Oysa Doğru doğrudur! Yanlış da yanlış!

 “Duble yollar, Hızlı Tren, Hava ulaşımı” alanında

Yapılanlar doğru işlerdir ve genel kabul görmüştür!

İstanbul için derdi olan çok sayıda Yurttaş,

Bazı büyük Projelere itiraz ettiler!

Boğaz Köprülerinin yapılmasına karşı durdular.

Kimse kulak vermedi. Suçlandılar! Söylediklerini çarpıttılar!

Oysa onlar “Köprülere Hayır!” demediler!

“Köprülerin doğuracağı yoğunluk artışına ve alt yapılara

Önlem alınmadan yapılmaları yanlıştır!” diyorlardı.

Tam da öyle oldu. İstanbul, tahammül ve kontrol edilemez,

Mega bir Kente dönüştü. “Mutsuz İnsanlar Şehri” oldu!

Köprüler; Ulaşım sorunlarını gidermek için yapılır.

Oysa bu Köprüler sorunları büyüttü! Trafiği felç etti.

Göçü körükledi. İstanbul hazırlıksız yakalandı…

Makyaj güzeldi ama, İstanbul’un üzerine her defasında

Kezzap” döktüler. İlk Köprü yapıldı. İstanbul ikiye katlandı.  

2. Köprüyle yine katlandı! 3. Köprü ile bir kez daha katlanacak. 

Özellikle 3. Köprü için kesilen yüz binlerce ağaç, kurutulan

Onlarca Dere ve Göl, umurlarında olmadı! Akciğeri korumak

Adına sigaraya savaş açanlar, İstanbul’un ve tüm canlı hayatın

Akciğerlerini yaktılar! Bakan’ın şu itirafı duyulmadı!

“Yol çok maliyetli. 50 metreye varan dolgu yapılacak”

İnsanların Sağlıklı-Mutlu Yaşamı değil de,

Arabalar, araziler, para önemsendi.

En Büyüğünü yapmak!” iddiası; Gerçeklere rağmen

 “Partnersiz tatmin olma” çabasına benzer.

 

Doğa Katliamı üzerine inşa edilmiş, kimliksiz büyük yapılarıyla

“Büyük Şehir” olunmaz! 3. Havalimanıysa hem kaynak israfı,

Hem “Doğaya ihanet” projesidir. 1.ve 2. Hava Limanlarının

Standartlarını yükseltmek, İstanbul’a yakın Çerkezköye,

Silivri’ye yapmak, Çorlu’yu büyütüp modernize etmek,

Doğaya saygılı ve daha az maliyetli olmaz mıydı?

 

Tüm Bilimsel Raporlar; “Asrın Projesi” diye sunulan

Büyük Kanal Projesine; “Asla Yapılmamalı! İki Denizde de

Yaşam sona erecek!” diyor. Yapılırsa; Doğa, İnsanlık ve Ülkemiz

Kaybedecek. Kazanan sadece vurguncular olacak.

 

Peki ya, birkaç kilometre yakınında, burayı kullanabilecek

Cemaati bile bulunmayan, ama inatla Çamlıca Tepesi’ne

Kondurulan, hiçbir Mimari Özgünlük de taşımayan

En Büyük Cami iddiasına ne demeli? Üstelik Boğazın siluetini

“Eşsiz ve Değerli” kılan Süleymaniye ve S. Ahmet Camilerindeki

O “Görkem” varken…

Ortak Hastalığımız “Desinler!” özgüvensizliktir (kompleks)

Bu ev-araba alırken de geçerli bir hastalıktır!

Oysa geçerli olması gereken “İhtiyaç” tır!

Ne gariptir ki bu Projeleri en çok destekleyenlerse,

Hayatlarında hiç Uçağa ya da Vapura binmemiş olanlar ve

Köprülerden hemen hiç geçmemiş olanlardır…