Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ''Merkez Bankasının faiz politika oranında değişiklik olmadığını, teknik faiz oranı ayarlaması yaptığını'' söyledi.

Durmuş, TRT Türk'te bir programda yaptığı açıklamada, Merkez Bankasının, kriz döneminde bankacılık sisteminin ihtiyacı olan likiditeyi bulmak için elinden geleni yaptığını, fonlamanın vadesini uzatarak, bir haftalıktan bir aylığa, bir aylıktan üç aylığa çıkardığını belirtti.

Akşam üzeri sistemin elinde kalan para için politika faiz oranını yüzde 6,50'den geri çektiğini kaydeden Durmuş, şöyle dedi:

''Bugünkü sistemin likidite yapısı değişti. Sistem artıdan eksiye geçti, sistemi artık biz fonluyoruz. Bizim fonlama aracı haftalık repo faiz oranı, bizim yaptığımız faiz indirimi değil, bu teknik faiz ayarlaması. Burada bankalarımıza şu mesajı verdik; bizden aldığınız parayı akşam üzeri bize tekrar geri getirmeyin. Bunu mümkünse kendi aranızda alışveriş yapın, kredi olarak verin ve sistemin canlılığını temin edin. Eğer bize getirirseniz faiz oranını yüzde 6,50'den yüzde 6,25'e çektik, bizden daha az faiz alırsınız zarar ederseniz, karınız azalır, bu yüzden kaynaklarınızı etkin şekilde kullanın dedik. Bizim faiz politika oranında değişiklik olmadı, bizim yaptığımız işin adı teknik faiz oranıdır.''

-MEVDUAT MUNZAM KARŞILIKLARI-

Lehman Brothers bankasının batmasından sonra ortaya çıkan duruma tepki vererek, sistemin etkin şekilde çalışması için bir dizi tedbir aldıklarını, bu tedbirlerin sistemin içinde bulunduğu sorunların ortadan kaldırılmasıyla ilgili olduğunu bildiren Durmuş, şöyle devam etti:

''Takip eden dönemde bugün geldiğimiz noktada artık bu tedbirlerin daha fazla devam ettirilmesinin gerek olmadığı sonucuna vardık. Elimizdeki veriler çerçevesinde piyasayı da önceden bilgilendirerek, 14 Nisan 2010 tarihinde yaptığımız duyuruyla adım adım ne yapacağımızı açıkladık. Önceden açıklanmamış herhangi bir veri yok. Burada Sürpriz olan tek unsur, bankaların daha önce yabancı para mevduatlarına uyguladığımız faiz uygulamasını kaldırmıştık, kaldırdığımız tek husus Türk lirası üzerinden Merkez Bankasının zorunlu karşılıklara ödediğimiz faiz oranlarının kaldırılmasıdır.

Elimizde politika aracı olarak kısa vadeli faiz oranları var. Uluslararası piyasalarda ortaya çıkan gelişmeler ve uluslararası bankacılık, faiz ve mali sistemlerin karşı karşıya olduğu sorunları dikkate alarak, enstrümanların çeşitlendirilmesine gittik ve bunu da etkin bir şekilde kullanacağımız söyledik. Dolayısıyla faiz oranlarının yanında mevduat munzam karşılıklarını da para politikası aracı olarak kullanmak için gerekli tedbirleri aldık.''

Merkez Bankasının, bankaların elde ettiği kar üzerinden ilaveten pay alması veya bankaları sıkıntıya sokmasının söz konusu olmadığını ifade eden Durmuş, şöyle konuştu:

''Hükümet bankalara harç getirdi, arkasından Merkez Bankasının uyguladığı bu kararlar var. Bunların sonucu olacak bankaların karlarının azalmayacağını, etkilenmeyeceğini söylemiyoruz. Biz zaten bunu etkilemek, toplam talebi kontrol altına almak için yaptık. Etkisi olmayan bir kararı almanın anlamı yok. Merkez Bankası bunu yaparken, fiyat istikrarı ve finansal istikrarı en iyi şekilde nasıl sürdürebiliriz sorusuna cevaben bunu yaptı. Bankalar üzerinden faiz artırımına gitmek gibi gizli amacımız olamaz, bu Merkez Bankasının uyguladığı para politikasının parçasıdır.''

-DÖVİZ KURU-

Merkez Bankasının politika aracının kısa vadeli faizler ve geçen hafta uygulamaya koyduğu mevduat munzam karşılıklarıyla ilgili düzenlemeler olduğuna işaret eden Durmuş, ''Kur, Merkez Bankasının para politikası aracı değildir, kurun seviyesiyle ilgili öngörümüz olmadı, bundan sonra da olmayacak. Şu anda gerek ülkeye gelen yabancı sermayenin etkisi, gerekse dolar avro çaprazından gelen etkiler nedeniyle kurda aşırı değerlenme söz konusu. Bunu inkar etmiyoruz, dolayısıyla bunu bir veri olarak kabul ediyoruz, bunu tartışmıyoruz'' dedi.

Ekonomi yönetiminin çizdiği yasal çerçeve bulunduğunu, bu çerçevenin Merkez Bankası, Hazine, hükümet ve ekonomide yönetiminde görev alan kurumlar için geçerli olduğunu vurgulayan Durmuş, şunları söyledi:

''Bu çerçevede Merkez Bankasının görevi fiyat istikrarını sağlamak. Elinde birtakım araçlar var, bu çerçeve içinde biz politika uygulamalarımızla kurlarla ilgili olarak yasal çerçeveyi değiştirmeden, dalgalı kur rejimini değiştirmeden, bununla ilgili herhangi bir düzenleme yapmadan, mevcut oyun alanı içinde ne yapılabilir sorusunu kendimize soruyoruz. Buna uygun olarak yapabileceklerimizi tespit ettik ve bunları yapıyoruz. İhalede aldığımız oranları artırdık, bundan sonra da uluslararası gelişmelere bağlı olarak ilave tedbirler alabiliriz. Amacımız Merkez Bankasının rezervlerini güçlendirmek, artırmak ve milli gelire oranını bir seviyeye getirmek. Bir hedef koymuyoruz artabilir, ancak kurla ilgili birşey söylemiyoruz. Bu piyasa tarafından yapılan operasyonların ortasında çıkacak bir durumdur.''

-İŞSİZLİK-

Merkez Bankasının görevinin fiyat istikrarını sağlamak, bunun açılış noktasında da hükümetin genel ekonomik politikalarını desteklemek olduğunu kaydeden Durmuş, ''Politikalarımızı bu çerçevede ortaya koyuyoruz. Fiyat istikrarının, bütün ekonomik faaliyetin nihai amacı büyüme, büyümenin amacı da toplumun refahını artırmaktır. Dolayısıyla fiyat istikrarı bu istenilen büyümeyi sağlamak için altyapıyı hazırlamaktır. Fiyat istikrarı büyümenin olmazsa olmaz şartıdır. Fiyat istikrarının içinde istihdam ve büyüme de var'' diye konuştu.

İleri yönelik beklentiler güçlenerek güven arttıkça ekonomide karar alıcıların, tüketicilerin, yatırımcıların ve üreticilerin daha iyimser hale geldiğini belirten Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

''Gerek yatırım talepleri, gerekse tüketim taleplerine bakıldığında hafif de olsa düzelme var. Bunun sonucunda kriz öncesi yüzde 14'ün üzerine çıkan işsizliğin yüzde 10'a düştüğünü görüyoruz. Bu ivmeyi koruduğumuz, bu mali disiplini sağladığımız, çerçeveyi bozmadığımız sürece işsizliğin zamanla azalacağını düşünüyoruz. Ancak kriz öncesi seviyelere gelmenin uzun süre alacağını düşünüyoruz. Biz dahil bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalı. Ekonominin başarısı takım oyunudur. Bunun içinde Merkez Bankası dahil bütün kamu kurum ve kuruluşları vardır.''

Durmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

''Son 7-8 yılda ortaya konulan mali disiplin ve performans olmasaydı, Türkiye bugün geldiği yerde olmazdı, Dolayısıyla bugün yakalanan ivmenin bundan sonra da sürmesi gereklidir. Mali kural, mali disiplin önemlidir. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır, çünkü Türkiye bugün düşük faizler konusunda bir fırsat yakalamıştır.''

A.A.