Dokunduğu yerde izini bırakıyor. Evet, Meral bunu tangoyla yapıyor. Ona göre tangonun baştan çıkarıcı yanı verdiği cesaret ve tutku. Bu tutku ve cesaretin türkülerde de olduğunu söylüyor Meral. O yüzden ikisini de yanından ayırmıyor.

Mehtap Meral bıçkın ve asi. Hem müziğinde hem de hayatında böyle. Her bahar âşık olan, rüzgâr olan ve ele avuca sığmayan kadınlara ihtiyacımız var demesi de bu yüzden. Albümde İranlı kadın şair Füruğ'la, Aysel Gürel'i kendiyle buluşturması hiç de şaşırtıcı değil. Kemanıyla ise özel bir ilişkisi var, öyle ki “ahşabın gölgesinde bir hünerdi gösterilen/ boynunuzla parmaklarınız arasındaki köprü/ yalnızlığıma insan sesi bastırıyorum durmadan” mısralarından dökülüyor bu. Mehtap Meral'a göre değişimi başlatan, karşılaşmalardan öte kendini arayabilmek. Bu arayışta karşısına çıkacaklardan da korkmamak. Zaten onun için bu hayatın anlamı da bir yere ulaşmak değil, aslolan aramak.

- Aklıma “İlkay Akkaya” ve ona verdiğiniz “Bir Şehri Düşlemek” şarkısıyla geliyorsunuz. Ama şimdi tango var. Büyük bir yol ayrımı gibi geliyor ilk anda. Neydi bu değişimi başlatan?

- Profesyonel müzik eğitimime Ruhi Su Vakfı’nda başladım. Dostlar Korosu bir dönüm noktası olmuştur benim için. Ailemin halk türkülerine olan bağlılığı ve Ruhi Su gibi halk müziğinde devrim gerçekleştirmiş bir sanatçının varlığıyla karşılaşmam benim de kendimi keşfetmemi sağladı. Daha sonra Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü’nde keman eğitimi ve şarkılarım geldi. Değişimi başlatan şey bütün bu karşılaşmalardan öte benim kendimi arayan yanımdı. İçimdeki sakinleştirilemez, asi kadının durduğu ve hayata tutkuyla baktığı bir durak tango benim için, bir yol ayrımı değil bu nedenle.

- Türküler ve tango arasındaki yolculuğunuzda neler keşfettiniz? Mesela ikisi de aslında bir derdi tutkuyla anlatır. Şiirseldir ve sözünü sakınmaz.

- Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Ne zaman bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım” dizesini hatırlattınız bana. Gerçekten öyle… Tango da şiirin, özgürleşmenin, aşkın ve tutkunun müziği. Şarkı söylerken de türküler söylerken de aynı duyguyu yaşıyorum; “yaşıyorum ve anlatıyorum” sonra birileri dinlesin istiyorum ki işte o anda şiirsellik ve tutku giriyor işin içine. Bu yolculukta keşfettiğim birçok şey var ama aslolan aramak galiba. Ben de önce kendimi sonra “aşk”ı arıyorum.

- Peki tangonun en yoldan çıkarıcı yanı nedir?

- Bizi yoldan çıkaran şeyler nelerdir diye sormak isterim size? Aşk, cinsellik… Kimilerine göre şiir, kimilerine göre şairler. Ama en çok yasaklar ve günahlar yoldan çıkarıyor insanı ki bu nedenle “yasak” bir dans tango. Bu herkes için değişebilir ama benim için en yoldan çıkarıcı yanı, bana sunduğu cesaret ve tutku.

- Albümde Aysel Gürel’den “Ben Her Bahar Âşık Olurum” u yorumlamışsınız. Gürel’in müzikteki ve ruhumuzdaki yeri malum. Karşılığı nedir onun ve bu şarkının?

- Kadınları çok yaralanmış bir toplumda yaşayan bir kadın olarak kadın sanatçıların ürettiklerini çok önemsiyorum. Hele Aysel Gürel gibi cesur, farklı ve toplumun bize sunduğu kurallarla inadına savaşan, inadına üreten kadınları. Böyle aşk kadınlarına, her bahar âşık olan, rüzgâr olan ve ele avuca sığmayan kadınlara ihtiyacımız var.

- Albümde İranlı kadın şair Füruğ’da var. “Kayıp” isimli şarkınızın şiiri ona ait. Nedir onunla sizi bir araya getiren?

- Aysel Gürel’le bir araya getiren şey. Füruğ yaşadığı ülkenin, toplumun bütün zorluklarına rağmen inatla ve sanatın birçok dalında üretmiş özel bir kadın. “Yeryüzü Ayetleri” kitabı çok özeldir benim için. Ben tangoda erkeğin yönlendirdiğine dair var olan bence yanlış inancı bu kadınlarla tango yaparak yalanlıyorum. Füruğ’la, Aysel Gürel’le benden önce şarkı söylemiş ve bu şarkıya ses vermiş Sezen Aksu’yla ve ezilen, yok sayılan bütün kadınlarla tango yapıyorum.

- Keman özel bir enstrüman. Yaşıyor gibi, hüznü ve acıyı coşkulu bir şekilde verebilen nadir, nazik bir sese sahip. Enstrümanınızla tinsel bir ilişkiniz var mı?

- “Mühür” şiirime “ahşabın gölgesinde bir hünerdi gösterilen/ boynunuzla parmaklarınız arasındaki köprü/ yalnızlığıma insan sesi bastırıyorum durmadan” diye başlamıştım. Kemanın gövdesi boynunuzla göğsünüze, parmaklarınız ise tele değerken yalnızlığına bastıracak insan sesi bulamayanların sığındığı bir ses.

- Cemal Süreya kokuyor aslında sözleriniz ki ben bu tadı almaktan keyif alıyorum. Var mıdır onunla da duygusal bağınız?

- Cemal Süreya en sevdiğim şairlerden biri. Okuduğum, dinlediğim her şeyle sonsuza kadar sürecek bir hayat bağım var. Geçen yıl Yasakmeyve Yayınları’ndan yayımlanan şiir kitabım “Kedi Mevsimi”nin açılış dizesi Cemal Süreya’ya ait; “yalnızlığı soruyorlar/ yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi bir şey”.

- Sözlerin büyük çoğunluğu size ait. “Yorulunca beni bulma” diyorsunuz. Aslında albümde bir ozan var. Şiirselliği nasıl koruyorsunuz?

- Şiirle yaşayarak. Bir günüm yok ki şiirsiz geçsin… Şiirin ve müziğin olmadığı bir dünyada yaşayamam. “Ozan” demenizse özellikle hoşuma gitti. Bunun altını layıkıyla doldurmayı umuyorum.


Ali Deniz Uslu - Cumhuriyet Pazar Eki