Öncelikle iyi bayramlar. Çocuk sevinci tadında bir bayram dilerim. Geçen hafta değer verdiğim gazetecilerden birinin köşe yazısını okudum. Yazı üzerine epeyce düşündüm ve üzüldüm. Parçalanmış bir ailenin yaşadığı süreç ve zarar gören bir çocuğun dramı vardı yazıda. Doğduğu günden başlayan yanlışlar, yanlışlar ve yine yanlışlar yazıda sıralanmakta. Acı kısmı ise bir babanın evladı için yaptıklarından pişmanlık duymasının satırlara döküldüğü bölümler. Ben psikolog ya da psikiyatri uzmanı değilim. Sadece yavrusunu seven bir babayım. Konuya bu açıdan bakmak istiyorum.

Parçalanmış ailelerde çocukların tehdit unsuru olarak kullanılmaları, bir tarafın diğerine karşı dolduruşa getirmesi olağan durumlardır. Çocuklar olaylara objektif bakamamakta, anne veya babalarının tarafını keskin olarak tutabilmektedirler. Ama dediğimiz gibi onlar daha çocuk. Çocuk oldukları için sağlıklı düşünmeleri beklenemez. Yaşları yetişkin değerlerine ulaşsa bile. Çünkü duygusallık onların sağlıklı düşünmelerinin önüne geçebilmekte. Hal böyle olunca çocukların karşı tarafa karşı kin duyması, kötü davranması olağan olmakta. Çocuk böyle davranıyor diye ona küsmek, ona yapılan iyi şeyleri yüzüne vurmak, yaptığı yanlışlar nedeni ile onu dışlamak yapılabilecek en büyük hata olacaktır. Zaten ailesini kaybetmiş, diğer çocuklarda gördüğü aile ilgisinden yoksun kalmış çocuğun bir aile ferdi tarafından dışlanıp küçük görülmesi onu daha da yıpratacaktır. Böyle yapmaktansa olayı zamana bırakıp sizi anlamasını beklemek, bu süreçte soğukkanlı davranmak, yapılabilecek en akıllıca davranış olacaktır.

Benimde bir kızım var. Yaşadığı sürece belki birbirimize kızıp küsebiliriz. Bakış açılarımız farklılaşabilir. Elbette karşılıklı yanlışlarımızda olabilir. İletişimde sıkıntılar yaşayabiliriz. Ama her ne olursa olsun birbirimizin sevgisinden asla şüphe etmeyiz. Asla birbirimizden şüphe duymayız. Nasıl duyalım ki? O benim canım, bende onun. Onun varlık sebebi ben olsam da o da benim yaşama sebebim. Sevgi ile ebeveyn - çocuk arasında çözülemeyecek sorun var mı ki?

Elbette çocukların önlerinde almaları gereken çok yol var. Alacakları çok ders var. Kimse birden bire olgunlaşmıyor. Buna bizim çocuklarımızda dâhil. Önlerinde başarmaları gereken, mücadele edecekleri sorunlar olacak. Belki bu sorunların çözümünde her zaman yanlarında da olamayacağız. Yapmamız gereken yaşadığımız sürece onlara destek olmak, yanlarında olduğumuzu hissettirmek. Kararlarını alırken akıl süzgecinden geçirmelerini sağlamak. Bu kararları alırken bencil olmaktan uzak kalmalarını tavsiye edip, her zaman “empati” yapmalarını sağlamak.

Hayat çok çetin. Gerek çocukların, gerekse bizlerin karşısına karmaşık sorunları koyabiliyor. Bizler tecrübeli büyükler olarak bu karmaşık sorunlarda daha sağduyulu davranmak zorundayız. Yoksa nerde kalır bizim büyüklüğümüz? İlişkilerimizde güzeli güzel yapmak, ilişkileri sıcak tutmak bizim elimizde. Hoşgörü, anlayış ve sabır bu iş için yeterli olacaktır. İçimizde barındırdığımız önyargıları temizlersek, sevgimizi hissettirirsek onların bize karşı bakışları elbette değişecektir.

Çocuğu tanımayan, dışarıdan birisinin onu anlaması, onun derdine ortak olması imkânsız gibi bir şeydir. Her şey bizde bitecektir. Doktoru da biz olacağız, aklımızı kullanıp mevcut şartlara uyum göstermesini de biz bileceğiz. Zorluklarla birlikte yaşamayı başaracağız. Hayat herkes için zor. Çocuk bunları zamanı geldiğinde hissedecek, kararını en doğru şekilde verecektir. Ama ebeveynine en çok ihtiyaç duyduğunda onu dışlarsak, asla sağlıklı bir ilişkiden söz edemeyiz.

Çocuklar bizim çocuklarımız, bizim can parçalarımız, şimdi doğruyu göremiyorlarsa, verdiğimiz sevgiye karşılık veremiyorsa hoş görmek lazım. Elbet doğruyu bulacaktır, neticede onlar çocuk. Sevelim, değer verelim, verdiğimiz değeri hissettirelim. Yarın sevgisini kazanmak için çok geç olabilir.

Benim kızım bana sitem etse de, kızsa da, benim ona olan sevgim asla azalmaz. Benim parçam, canım, ciğerim, göz nurum. Ben ona nasıl kızayım, sitem edeyim ki? Hayatımda iyi ki var. Hayatımda olduğu için her zaman kendisine teşekkür ederim ve etmeye de devam edeceğim. Başkalarının dolduruşuna gelip bana sitem etse bile. Önemli olan tek şey onun benim kızım olması. Diğer bütün her şey ikinci planda kalan teferruattır. Onunla her zaman gurur duydum, ve ne olursa olsun bu gururu duyacağımda. Çünkü onu seviyorum. Siz de evlatlarınızı ne olursa olsun sevin. Onlar sizin canınız.

Tekrar iyi bayramlar.

İnsan ölünce kendisinden ameli kesilmiş olur. Ancak bundan üç şey müstesnâdır:
1- Sadaka-i câriye
2- kendisinden yararlanılan ilim

3- Kendisine duâ eden evlat500 Hadis; 45/67 (Müslimden)