1.SORU

Anayasa teklifinin 9. maddesi ile yürütme yetkisi tamamen Cumhurbaşkanına aittir. Bunun anlamı, yürütme yetkisinin Bakanlar Kurulundan alınarak sadece Cumhurbaşkanına özgülenmesidir. Başbakanlık kurumu tamamıyla kaldırılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Yardımcılarını ve Bakanları atama yetkisi Cumhurbaşkanına ait olacaktır. Üst düzey kamu görevlilerini atamak ve görevlerine son vermek Cumhurbaşkanına ait olacaktır.

Yürütme yetkisinin, Bakanlar Kurulundan alınarak sadece bir kişiye verilmesi ve denetim imkanının sınırlanması ne gibi sorunlar yaratacaktır?

 

 

2.SORU

Cumhurbaşkanı istediği her konuda “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” çıkarabilir. Bunun anlamı, Cumhurbaşkanının istediği zaman yasamaya ilişkin konuda “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” adı altında Kanun Hükmünde Kararname çıkarabilmesidir. Bu anlamda, Cumhurbaşkanı TBMM’ne ihtiyaç duymadan “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile istediği yasal düzenlemeyi yapabilecektir.

 

Yasama yetkisinin, TBMM’den alınarak sadece bir kişiye verilmesi ne gibi sorunlar yaratacaktır?

 

 

3.SORU

Anayasa teklifinin 17. maddesi ile Hakimler ve Savcılar Kurulu üye sayısı 22 kişiden 12 kişiye düşürülmektedir. Bunlardan 5 üyeyi doğrudan Cumhurbaşkanı seçebilecektir. HSYK, Adalet Bakanı’nın başkanlığında toplanacağı da dikkate alındığında, HSYK tamamen Cumhurbaşkanı’nın inisiyatifinde işleyecektir.

 

Yargı teşkilatını düzenleyen HSYK’nun tamamıyla Cumhurbaşkanının denetiminde olması adil bir yargı sistemi için tehlike yaratır mı

Yargıya güvenin sarsıldığı bir Türkiye’de, bu uygulama yargı sistemini ve bağımsızlığını tamamıyla zedeler mi?

Cumhurbaşkanın emri dışında bir şey yapamayan HSYK ve ona bağlı hakim ve savcılar tarafsız ve bağımsız olabilir mi?

 

 

4.SORU

 

Bu tasarı ile yasama, yürütme ve yargının doğrudan ve tek başına Cumhurbaşkanı’nın elinde toplandığı tartışmaya yer vermeyecek şekilde ortadadır.

Tasarı ile yasama, yürütme ve yargı yetkisi tek elde, Cumhurbaşkanında toplanacak olması,  Cumhuriyet temel ve kurucu ögesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldıracak mı?

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırması, Cumhuriyetin yıkılması anlamına gelir mi?

Bu tasarı ile Anayasa’nın ilk dört maddesi değiştiriliyorsa bu bir Anayasa suçu oluşturur mu?

 

 

5.SORU

 

Anayasa teklifinin 13. maddesi ile Cumhurbaşkanı, savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması, vatan ve Cumhuriyete karşı bir girişimin gerçekleşmesi, şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, tabii afet, salgın ve ağır ekonomik bunalım halinde 6 ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilecektir.

Anayasa’nın 119 maddesi ile Bakanlar Kurulu sadece “Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde” olağanüstü hal ilan edebilirken, telif ile neredeyse her an Cumhurbaşkanına olağanüstü hal ilan etme yetkisi verilmektedir.

 

TBMM ve Bakanlar Kuruluna ait olan böyle önemli bir yetkinin bir kişiye verilmesi demokratik çağdaş parlamenter düzeni nasıl etkiler?

Cumhurbaşkanı’nın bu yetkiyi istediği gibi kullanma yetkisi ne gibi sonuçlar doğurabilir?

 

 

6.SORU

Anayasa’nın 104/a-5 maddesi “Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak,” yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Bu anlamda, 16.Nisan.2017 tarihinde yapılacak Referandum Anayasa’nın 104.maddesi uyarınca gerçekleşecektir.

Referandum, siyasi bir oylamadır ve iktidarda olan kişilerin aldığı kararların halk tarafından direkt oylanması sonucunda, verilen kararın kabul edildiğini ya da kabul edilmediğini görmek için düzenlenen bir oylama şeklidir. Referandum sırasında halk, yönetimde aktif bir şekilde yer almış ve kendi kararı ile seçim yapmış olur. Yani halkın tercihlerini ortaya koyduğu, demokratik bir yoldur. Bu anlamda, halkın seçimini yaparken baskı altına alınmaması ve özgürce oyunu kullanmasını sağlamak başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu üyelerinin ve kamu görevlilerinin görevi olduğu tartışmasızdır.

Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Hayır oyu, çukur demektir" ifadesi;

Başbakan Binali Yıldırım’ın referandum için söylediği "Neden 'evet' diyoruz? PKK 'hayır' diyor, onun için 'evet' diyoruz. FETÖ 'hayır' diyor, onun için 'evet' diyoruz. HDP 'hayır' diyor, onun için 'evet' diyoruz. 'Hayırcılara bakın ona göre kararınızı verin" sözleri ile 'Hayır diyen teröristtir' anlamındaki sözü,

Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cevdet Kayafoğlu, “Sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar demektir. Küsmece yok” mesajı;

Bu koşullarda seçmen özgür ve tarafsız bir ortamda, baskı altında olmadan seçim yapabilir mi?

Anayasa’nın 67.maddesi ile güvence altına alınan seçme ve seçilme özgürlüğü bu beyanlarla zedelenmekte midir?

 

7.SORU

Anayasa teklifinin 15. maddesi ile Anayasa’nın 126/3.maddesi “Merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının; kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenir” şeklinde düzenlenmiştir.

Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın 126/3 maddesinde kanunla belirlenen düzenlemeleri, tek başına, TBMM’nin iradesine gerek olmaksızın, “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile yapabilmesi idari yapıyı ne şekilde etkiler?

 

 

 

8.SORU

 

15. Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi ile Türkiye Cumhuriyeti ve parlamenter sisteme karşı ciddi bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Halen PKK ve İŞİD’in ülkemize yönelik saldırıları devam etmektedir.

 

Bu koşullar altında asıl sorun bu saldırıları ortadan kaldırıp devletin devamlılığı saplamakken, ciddi bir Anayasal sistem değişikliğine neden gidilmektedir?

Devletin bekası, saldırıları ortadan kaldırmak için birlik olmayı gerektirdiği halde, neden sistem değişikliği tartışmaları yapılmaktadır?

“Dereyi geçerken at değiştirilmez” atasözü ile ne anlatılmak istenmektedir?

 

 

 

9.SORU

 

Alparslan Türkeş,  “Gönül Seferberliği” isimli kitabında “Milliyetçi Hareket Partisi’nin yolu, hukukun üstünlüğünü esas alan, çok partili, demokratik, parlamenter, hürriyetçi nizamdır” şeklinde açıklama yapmıştır. 1985 yılında cezaevinden çıktıktan sonra, Turgut Özal tarafından dile getirilen Başkanlık Rejimi söylemlerine şiddetle karşı çıkmıştır.1997 yılında vefatına kadar “Başkanlık sistemi ile ilgili hiçbir olumlu açıklaması olmamıştır.

Başkanlık Sistemini, ülkücü gelenekte geçmişten bu yana şiddetle reddedilmişken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından 2016 yılı Ekim ayına kadar açıkça ve şiddetle eleştirilirken, MHP Genel Merkezi ne olmuştur da EVETÇİ olmuştur?

 

10.SORU

Anayasal yönetim sisteminin değiştirilmesi bir ülke için son derece önemlidir.  Bir arabanın direksiyonunun sol taraftan, arka orta koltuğa alınması kadar temel bir değişikliktir. Böylesi önemli bir değişikliğe ilişkin Anayasa tasarısının olağanüstü hal koşullarında, toplumun katmanları tarafından tartışılmadan bir oldu bittiye getirilmesi doğrumudur?

Her iki kişiden en az biri bu değişikliği istemezken, olağanüstü halin devam ettiği, alternatif görüşlere tahammül edilmeyen bu koşullarda, referanduma gidilerek, arabanın direksiyonunun arka koltuğa alınması Türkiye için ne ifade eder?

 

Sadece sıradan bir vatandaş olarak soruyorum…

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA