Malum evet cephesi iki ortaklı… AK Parti ve MHP…

Her ikisinin “hayırcı”  muhalifleri yetmezmiş gibi parti içi muhalifleri ve onları ikna için cevaplamada zorlandıkları birer de soru var.

AK Partililerinki şu:

Bu güne kadar AK Parti iktidarında neyi yapmak istedik yapamadık da geniş yetkili Partili Cumhurbaşkanlığına ihtiyaç duyuldu?

MHP cenahının ise:

Başkanlık sistemi aleyhindeki bunca konuşması, açıklaması ortada dururken değişen ne oldu da Devlet Bahçeli konunun baş destekçisi kesildi?

Bunları partileri ikna ederse evet diyecekler.

Yoksa demeleri zor…

MUSTAFA SAVAŞ’TAN HABER GELDİ.

Milletvekili Mustafa Savaş Editörümüz Erman Çetin’le görüşmüş ve sohbet sırasında “Duran Abi bana kafayı taktı,” diye serzenişte bulunmuş.

Bakın Mustafa Bey…

Sizinle bir konuda anlaşalım…

Siyasetçi olmak hele bizde Dünya’nın en zor işidir. Bunu en iyi “siyasetçinin parası pul, hanımı duldur,” sözü ifade eder.

O nedenle partisi, kimliği, şeceresi, cinsiyeti ne olursa olsun hem siyasetçiye saygı duyulmasını hem de fazla hırpalanmaması gerektiğini düşünen birisiyim.

Ayrıca bir siyasetçiyi yüceltmek adına diğerini itibarsızlaştırmak ne âdetimdir ne haddimdir.

Vatandaşın hizmet umuduyla seçtiği vekillerin üzerinde taşıdıkları emanetin gereğini yerine getirmelerini istemek her Aydınlı gibi benim de hakkım olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca toplumda karşılığı olan konuları dile getirmeyi kul hakkına riayet adına önemseyen birisiyim.

O nedenle ne sizi ne başka birisini mesnetsiz, hakaretamiz sözlerle eleştirmeyi ise ne ahlaki bulurum ne de dürüstlükle bağdaştırırım.

Sizin sorununuz bana göre şu:

BİR: Bizim vatandaşımız neyin devletten isteneceğini, neyin istenmeyeceğini bilmez. O nedenle her meselesinde kendine yakın bulduğu vekilin kapısını çalar.

Eğer “bu iş beni ilgilendirmiyor” yollu bir cevap alırsa belli etmese de içten kırılır.

Siz doğru tavrın bu olduğunu iddia edebilirsiniz ancak siyasette geçerli olan herkesin yanlış dediği bir doğruda ısrarcı olmama kuralıdır.

İKİ: Misafirlerle ilgilenmede Ankara boyutunda bir sorun olmayabilir. Ama işin Aydın boyutu sıkıntılı…

Usta siyasetçiler iyi bilir ki, bu yörenin uşağı anonim yaşamayı sevmez. Milletvekili tarafından acı, tatlı günlerinde aransın, telefonlarına çıkılsın ister. Yoksa gücenir.

Bu konuda illaki vekil de şart değildir… Onun adına mesela bir danışman bu işi fevkalade yapabilir.

ÜÇ: Tabi bu Aydın’a daha çok zaman ayırmayı gerektiren bir iştir. Aydın’daki zamanı da bu anlamda verimli geçirmek gerekir. Dar bir çevreyle geyik muhabbeti yaparak değil…

DÖRT: MKYK üyesi de olmanız hasebiyle diğer vekillere göre halkın size yüklediği görev de o oranda yüksektir. Mesela yabancısı olmadığınız sanayi ve iş çevrelerini Aydın’a yatırıma teşvik ederek istihdam yaratma sizden olan bir beklentidir.

BEŞ: Yerel siyasette dengeleri bilmek hem başarılı olmanın hem de kalıcı olmanın en önemli şartıdır.

Bu aynı zamanda sizin üzerinizden nüfuz ticareti yapmak isteyenlere fırsat vermeme bakımından da önemlidir.

Benim söylemeye çalıştığım halkın gözündeki sizin bu eksiklerinizdir.

Yoksa size kafa takmışlığım falan yoktur…

 TÜİK EKSİK OLMASIN,HEPİMİZİ MUTLU ETTİ(!)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 yılı mutluluk verilerini açıkladı…

Yaş gruplarına göre kendini en mutlu hisseden 18-24 yaş arası gençler… Oran yüzde 65,1

Öğrenim durumlarına göre de bir birine yakın… Mesela ilköğretim mezunlarında yüzde 61.4…Üniversitede yüzde 60,2…

Genelde gelecekten umutlu olanların da maşallahı var… Yüzde 76,8

İyi ya sevinilecek şey… Ne var bunda”, diyeceksiniz ama ortada bir çelişki var.

Zira resmi rakamlara göre en fazla işsizlik bu kesime ait… Yüzde 22,6…Ne kadar iyimser bakarsanız bakın yıl itibariyle bu 10 milyon işsiz demektir. Gelecek yıllardaki artış bunun dışında…

Alaattin Aktaş’ın dediğine göre (Dünya Gaz.20.02.2017)

2006-2016 arasında 15 yaş üzeri çalışma çağındaki nüfus yıllık ortalama 974 bin kişi artmış.

İşgücündeki yıllık ortalama artış ise 826 bin…

Çalışmak isteyen bu 826 bin artışa karşılık üretilen istihdam ise yıllık ancak 676 bin…

Dolayısıyla bu on yıllık dönemde yeni katılımlarla her yıl ortalama 115 bin kişi işsiz kalmış.

Bu şartlarda sadece işsizliği yerinde tutabilmek için bile her yıl bir milyon kişilik iş üretmek gerekiyor.

TÜİK’in verilerine bakarsak demek ki, gençlerimiz işsiz olmaktan, anne baba eline bakmaktan son derece memnunlar(!)

Giydikleri sırtında, yedikleri önünde, karnı tok sırtı pek, telefonları ellerinde her bireri mutluluktan uçuyorlar(!)

Öyle 50 kişilik işe 5 bin başvuru haberleri, öğretmen olmak için yüz binleri aşan sıralar basının uydurması birer tevatürden ibaretmiş(!)

TÜİK sayesinde öğrenmiş olduk…

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA