Prof. Dr. Ali Erol prostat hastalığı ile ilgili merak edilenleri anlattı..

-İyi huylu Prostat büyümesi nedir?

Özellikle ileri yaşlarda sebebini kesin bilemediğimiz nedenlerden, prostatın iç kısmındaki idrar yolunu çevreleyen bezlerin büyümesi sonucu; idrar akımında değişen derecelerde engeller oluşur. Hatta bazen hasta hiç idrar yapamaz duruma gelebilir. İdrar akımının azalması, başlangıçta mesanenin aşırı çalışmasıyla karşılanmaya çalışılsa da; zamanla mesane içinde idrar birikmeye başlar. Mesane tam boşaltılamaz. Bu da enfeksiyon, taş oluşumuna zemin hazırlar. Ayrıca mesane içindeki yüksek basınç; mesanede değişikliklere yol açabilir. Prostatın böbrekten mesaneye açılan idrar yollarına yapmış olduğu baskı sonucu, böbrekte ve idrar yollarında genişleme ortaya çıkabilir. Bu bazen ileri dönemlerde kanda üre ve kreatinin yükselmesiyle kendini gösteren böbrek yetmezliği tablosunu oluşturabilir.

Prostat büyümesinin belirtileri; gündüz sık idrara gitme, gece idrara kalkma, acil işeme isteğine yol açan sıkışma hissi, tuvalete yetişemeden idrar kaçırmadır. Tıkanıklığa bağlı olan diğer belirtileri ise, idrara başlamada güçlük, idrar akımında zayıflama ve incelme, damla damla veya kesik kesik idrar yapma, idrar yaptıktan sonra mesanede idrar kalıyor hissi olmasıdır. İleri dönemlerde hiç idrar yapamama gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Benzer idrar şikâyetleri mesaneyi veya idrar yolunu ilgilendiren başka hastalıklarda da görülebileceğinden, hastalığın ayırıcı tanısı önemlidir. Mesane fonksiyon bozuklukları; şeker hastalığı, damar sertliği, mesane tümörü, idrar yolu enfeksiyonları, mesane taşı, sinir sistemini ilgilendiren hastalıklara eşlik edebileceği gibi, sebebi bilinmeyen mesane aşırı aktivitesinde de sık idrara gitme, gece idrara kalkma, acil işeme isteği ve tuvalete yetişemeden idrar kaçırma gibi belirtiler görülebilir.

Bazen enfeksiyonlar, taşların varlığı nadir de olsa böbrek yetmezliğinin gelişmesi, tabloyu daha karışık hale getirebilir. Bazen de prostat büyümesine bağlı mesane boynundaki toplardamarların genişlemesi ve çatlamalarıyla kanamalar oluşabilir. Özellikle aspirin gibi kan sulandırıcı ilaç alanlarda bu daha sık görülür. Prostat kanserinin, prostat büyümesiyle nedensel bir ilişkisi yoktur. Prostat büyümesi ve prostat kanseri aynı anda bir hastada bulunabilir. Prostat büyümesi olmadan da bir hastada kanser meydana gelebilir.

-Herhangi bir şikâyet olmaması durumunda dahi hangi aralıklar gerekli kontroller yaptırmalı?

Şikayeti olmayan erkekler ailede de prostat kanseri yok ise 45 yaşından sonra var ise 40 yaşından sonra yıllık düzenli kontrollere gitmelidirler.

-Tedavi yöntemleri nelerdir?

Şikayetleri hafif derecede olanlarda tedavi uygulanmadan dikkatli izlem yapılabilir. Yapılacak tedavinin seçimi hastalığın ciddiyeti, prostatın büyüklüğü, hastada mevcut diğer problemler nedeni ile ilave risk durumu, anestezi riski, kan sulandırıcı ilaçların kullanılıp kullanılmadığı gibi durumlar yanında hasta ve cerrahın tercihine bağlıdır.

Genel olarak mutlak müdahale gerektiren hasta grubu idrar yapamama nedeni ile sonda takılmak zorunda kalınan ve bunun tekrarladığı hastalar, prostat büyümesinin neden olduğu tekrarlayan enfeksiyonlar, mesane taşının mevcudiyeti, prostat büyümesine bağlı tekrarlayan kanamalar, mesanede yapısal bozuklukların ortaya çıkması, böbrek fonksiyonlarında bozulma olan hastalardır.

Bunların dışında kalan hastalarda ilaç tedavisinden başlayarak operasyona kadar giden bir tedavi spektrumu vardır. Burada hastanın yaşam kalitesinin ne kadar etkilendiği tedavi kararının verilmesinde önem taşır.
İlaç tedavisinden sonra minimal invaziv tedavi metotları arasında radyofrekans ile iğne ablasyonu, mikrodalga tedavisi, alkol ve botulinum enjeksiyonları ve çeşitli lazer metotları yer alır.
Lazer metotları arasında buharlaştırma yöntemleri en sık kullanılanlardır. Bunun için çeşitli dalga boyarında lazerler kullanılmaktadır.
Minimal invaziv yöntemler dışında günümüzde halen altın standart olarak kabul edilen tedavi transüretral prostat rezeksiyonu(TUR) dur. TUR da komplikasyon oranlarının nispeten fazla oluşu, etkinliğinin yüksek olmasına karşılık diğer metotların arayışına yol açmaktadır. Bazı hastalarda prostat büyüklüğü fazla ise açık ameliyat gerekebilir.

-Neden lazer tedavisi?

Lazerler aslında eskiden beri prostat tedavilerinde kullanılmakta idi. Ancak günümüzde bu kadar yaygınlaşmalarına yol açan 1998 den itibaren buharlaştırma yönteminin klinikte kullanılmaya başlaması ile olmuştur.
Lazerlerin başlıca avantajı kanama riskinin az oluşu, bununla ilişkili olarak sonda ve hastanede yatış süresinin kısalığı, anestezi almaya uygun olmayanlara lokal anestezi ile yapılabilmesidir.

Ancak tedavi sonrası kullanılan lazerin dalga boyuna bağlı olarak değişen sürelerde idrar şikayetleri görülebilir. İyileşme sürecinde vücuttaki yanık dokuların atılması söz konusudur. Yanlış bilinen bir hususta buharlaştırma sonrası prostatın tamamen uçup gittiğini zannetmektir.

Burada amaç hastanın rahat idrar yapmasını sağlamak için yeterli bir kanal oluşturmaktır. Geride mutlaka prostat dokusu kalır ve bu hastalarda ameliyat sonrası her erkek gibi yıllık kontrollerine devam etmek durumundadırlar.
Buharlaştırma ameliyatı ileride gelişebilecek prostat kanseri riskini, teorik olarak sadece bir miktar azaltabilirse de ortadan kaldırmaz.

-Gelişen lazer teknolojileri uzmanlara ve hastalara ne gibi faydalar sağlıyor?

Infrared Light Diyod adı verilen lazer sistemi dünyada 2005" den beri kullanılmakta. Biz de 2005 yılından beri Türkiye" de bu sistemi kullanıyoruz.

Bu lazerin ışığı, yumuşak dokuda bulunan hem hemoglobin tarafından, hem de su tarafından etkili bir şekilde absorbe edildiği için, daha yüksek miktarda prostat dokusunu, daha hızlı ve daha güvenli bir şekilde buharlaştırabiliyor.
Infraed light Diyod Lazerin sudaki yüksek emilimi sayesinde kanamasız işlem yapabiliyor. Ve yine yüksek su emilimi sayesinde mesane perforasyonu riski daha az. Lazerle tedavilerde her hasta başına bir maliyet olarak karşımıza çıkan sarf maliyetleri de bu sistemde daha düşük.
Ayrıca ürolojide mesane tümörü, böbrek üstü tümörleri, darlıklar için de bu lazerden faydalanıyoruz.


- Prostat kanseri nedir?

Temelde prostat; salgı yapan bezlerden oluşmuştur ve bir de bu yapının arasında bir destek dokusu mevcuttur. Prostat kanseri çoğunlukla bu salgı yapan bezlerdeki hücrelerin normal yapılarını kaybetmeleri ve anormal çoğalmalarıyla kendini gösterir. Başlangıçta belirti vermeyebilir. Prostat kanserine özgü özel bir belirti yoktur. O nedenle ailesinde birinci derece erkek akrabalarında prostat kanseri olanların 40 yaşından sonra, diğerlerin ise 45 yaşından sonra yıllık rutin kontroller yaptırmaları gerekmektedir. Bu kontrollerde PSA, parmakla makattan muayene ve gerekli ise biyopsi yapılarak hastalığın tanısı konur.

-Prostat kanseri açısından kimler daha çok risk altında?

Genellikle 50 yaş üstü erkeklerde görülmekle birlikte, birinci derece akrabalarında prostat kanseri olanlarda daha erken görülme eğilimindedir. Her 3 prostat kanserinden ikisi 65 yaşın üzerinde görülür.
Yaş dışında zenci ırkta, batılı ülkelerde, daha sık görülür. Ailede prostat kanseri öyküsü olanlarda daha sık görülmesi genlerle ilişkisini göstermektedir. Yüksek yağlı diyet uygulayan ülkelerde daha sıktır. Şişmanlarda kanserin agresif türünün daha sık görüldüğü iddia edilmektedir.

- Prostat kanseri için korunma tedbirleri var mıdır?

Diyet değişiklikler prostat kanserini önlemede etkili olabilir. Daha az kırmızı et, daha az yağ tüketimi, daha fazla sebze meyve ağırlıklı beslenme. Soyalı yiyecekleri fazla tüketme. Likopenden zengin gıdalar(pişmiş domates, karpuz ve pembe greyfurt) tüketilmesi, E vitamini, selenium, prostat kanseri riskini azaltabilir. Yeşil çay tüketiminin de prostat kanseri riskini azalttığı öne sürülmektedir. Cinsel geçişli enfeksiyonların riski arttırabileceği iddia edilse de bu konuda görüş birliği yoktur Finasteride, dutasteride gibi bazı ilaçlar prostat kanseri riskini azaltabilir. Bu konuda daha çok araştırmalara ihtiyaç var.

-Prostat kanserinin belirtileri nelerdir?

Erken dönemlerde prostat kanseri yıllarca belirti vermeyebilir. Prostat kanserinin büyüdüğünde yol açabileceği idrar belirtileri, iyi huylu prostat büyümesinden ayrılamaz. Tümör büyümeye devam ederse idrar akımında daha fazla tıkanıklığa yol açabilir. Bazen idrarda kanama görülebilir. İlerleyen dönemlerde prostat kanseri çevresindeki dokulara, lenf bezlerine yayılabilir. Uzak yayılımlar açısından en sık kemikleri tercih eder. Omurga, uyluk ve leğen kemiği gibi. Bazen hasta kemik ağrıları ile başvurur. Bu durum ilerlemiş hastalığın belirtisidir. Akciğerlere yayılım öksürük ve göğüs ağrısı, karaciğere yayılım sarılık ve karın ağrısı ile ortaya çıkabilir.