Erdem yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde kamuoyunu derinden etkileyen ve her kesimi üzen bazı tutuklu sanıkların salıverilmesinin kesinlikle bir ''af''olmadığını belirtti.
Özellikle medyada bunun sanki bir ''af'' gibi gösterilip, toplumdaki tepkilerin artırılmasının hedeflendiğini vurgulayan Erdem, böylelikle hükümetin 'af' ilan ederek katilleri, mafya liderlerini sokağa salıveren bir tutum içinde olduğu imajının yaratılmaya çalışıldığını savundu.
Konunun tamamen yargının, özellikle de yüksek yargının yavaş çalışması veya yoğun iş yükü nedeniyle davaları zamanında sonuçlandıramamasından kaynaklandığını ileri süren Erdem, şunları belirtti:
''Ceza Mahkemeleri Kanunu 2004 yılında değiştirilmiş ve bu kanunun 2005 yılında yürürlüğe giren 102. maddesi ile yargılanması süren tutuklu sanıkların tutukluluk süreleri 5 yılla sınırlandırılmıştır. Bahsi geçen madde uyarınca 5 yıllık sürenin sonunda sonuca bağlanamayan davaların tutuklu sanıklarının yargılanması tutuksuz olarak devam edecektir. Yani son günlerde salıverilen tutuklu sanıkların tamamının davaları sürecek ve yargı tarafından suçları sabit görülenler hüküm giyerek yeniden tutuklanacaklardır. Kamuoyunun Yargıtay'dan beklentisi Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner dosyasının ivedilikle sonuçlandırılması için gösterilen hassasiyetin 'Hizbullah Davası' gibi davalarda da göstererek, suçlu bulunan sanıkların suçlarının karşılığını bir an evvel görmeleri kamuoyu vicdanını rahatlatacaktır.''
Muhalefet ve özellikle CHP'nin bir yandan tahliyeleri eleştirdiğini, diğer yandan da TBMM'ye sundukları yasa teklifiyle tutuklu kalma süresini 4 yıla indirmeyi istediklerini anlatan Erdem, kamuoyunda ''Ergenekon Davası'' olarak bilinen davanın sanıklarının tutukluluk sürelerini de uzun bulan CHP'nin kendi söylemleriyle çelişkiye düştüğünü vurguladı.
Son günlerde yaşanılan ve toplumda huzursuzluk yaratan tahliyelerle ilgili Yargıtay'ın 2 ayrı Ceza Dairesi'nin uygulamalarının ilgi çekici olduğunu kaydeden Erdem, basından da izlendiği gibi, bu dairelerden Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin CMK'dan kaynaklı mevzuat değişikliğini dikkate alarak inisiyatif kullandığını ve yukarıda bahsi geçen sıkıntıları bertaraf edebilmek için ilgili hükümden yararlanması olası bin 500 civarında tutuklunun davalarını ele alıp eylül ayından itibaren aralık 2010 sonuna kadar sonuçlandırdığını belirtti.
Erdem, aynı yasa hükmünün uygulanmasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin gördüğü davalarda böyle bir ayrım yapmadığını, davaları UYAP sistemindeki sıralamayı değiştirmeden ele almaya devam ettiğini, bunun neticesinde bahsi geçen tahliyelerin vuku bulduğunu bildirdi.