İlçede kelimenin tam anlamıyla sefalet yaşanıyor. Buz gibi havada evsiz barksız kalan insanlar şaşkın ve çaresiz. Felaket bölgesinde ilk göze çarpan koordinasyon eksikliği. Kriz merkezi kurulmuş ancak vatandaşların taleplerini yeteri kadar karşılayamıyor.


Vatandaşların öncelikli talebi çadır. Yetkililer, çadır dağıtımının muhtarlar tarafından tespit edilen sayıya göre yapılacağını söylüyor. Ancak vatandaşlar herkesin çadıra ihtiyacı olduğunu belirterek uygulamaya itiraz ediyor. Kayıp yakınlarını arayanlara ise kriz masasından bilgi verilemiyor, hastanelere gitmeleri söyleniyor.

Erciş Devlet Hastanesi’nin arka kapısında ise başka bir dram var. Cenazelerini almak isteyenlere isim listesi olmadığı söyleniyor. Bu da teker teker gelen her cansız bedene bakmak demek. Arkadaşını arayan genç bir kadının, “Yüreğim dayanmaz” diyerek gittiğine şahit oluyorum.

‘Baba, teyzem ne zaman çıkacak?’

Erciş’e vardığımız vakit fotomuhabiri Bünyamin Aygün ile gözümüze ilk çarpan enkaz alanına giriyoruz. Az ileride ateş etrafında toplanmış perişan bir aile var. Kadınların yürek burkan ağıtları yıkık dökük betonlarda yankılanıyor. Sağ salim çıkması beklenen Sinem, 28 yaşında iki çocuk annesi bir kadın. Yeğeni Gamze, “Baba, teyzem ne zaman çıkacak?” diye ağlamaklı sorunca Nihat Bey’in cevabı “Allah kerim” oluyor. Ertesi sabah yaralıların müşahade altına alındığı spor salonunda Sinem’in bir başka yeğeni Oktay ile karşılaşıyoruz. 14 yaşındaki genç adam, pastanenin bodrum katındaki imalathanede baklava yaparken depreme yakalanmış.
Soluk almadan anlatıyor: “Tepsiler yere düştü. Merdivenlere koştuk. Depo vardı, onun üstüne çıktım. Karşıda bir pencere gördüm. Kendimi oradan zor dışarı attım. Amcamlar da aynı yerden çıktı.” Sinem Alakuş içinse ekipler arama çalışmalarını devam ettiriyor.

‘Telefonda konuştuk, ama...’

Camiikebir Mahallesi’nden Nevzat Altınkaynak adlı bir vatandaş gayet sakin bir şekilde eşi, kızı, yengesi ve yeğenlerinin enkaz altında olduğunu anlatıyor:

“Kızım üniversite öğrencisi. Annesi ile misafirliğe gelmişlerdi. Onlarla beraber bulunan yengem Nalan enkaz altından telefon etti. Yeğenlerimden biri 2.5 yaşında diğeri 6 aylıktı. Bağırışlarını duyduk. Bir yere sıkışmışlar herhalde. Sonra telefon kesildi, bir daha da ses çıkmadı.”

Alkanat Caddesi üzerindeki Pazar günü dolup taşan kıraathanelerin hepsi yıkılmış. “Saçıbeyaz Kıraathanesi” önünde süren enkaz çalışmalarını aileler umut içinde gece boyunca izliyor. Kimi zaman sedye kimi zaman ceset torbası isteniyor. Vatandaşlar cadde üzerinde yıkılan binalarda çok sayıda   kişinin olduğunu tahmin ediyor. Ama umut hep orada, herşeye rağmen devam ediyor.

milliyet