Bartın’daki askerlik görevi sırasında intihar ettiği öne sürülen er Murat Yıldırım’la ilgili soruşturma dosyası, savcılığın bu dosyayı kapatmasına rağmen, askeri mahkece yeniden açıldı. Er Yıldırım’ın ablası tarafından yapılan itirazda şu kuşkular sıralandı: Er Murat, kazan dairesinde çalışıyor, nöbet tutmuyor ve silah almıyordu. İddiaya göre, G-3 tüfeğinin tetiğine dokunup dört kurşunla ölmüştü. Fakat kovanlar kulübenin uzağında bulunmuştu. Silahta parmak, askerin elinde barut izi olup olmadığı bilinmiyordu. Ölümden beş gün önce komutanı, günlüğüne el koyup yırtmıştı. Yıldırım, ölümünden 15 gün önce de “Ya kendime ya başkasına zarar vereceğim” demişti. Askeri mahkeme, savcılığın kararını bozdu ve soruşturmanın derinleştirilmesini istedi. 
 
Er Murat Yıldırım, Bartın Deniz Üs Komutanlığı Pelikan Tesisleri’nde askerliğini yaparken 7 Aralık 2010’da nöbet kulübesinde G-3 tüfeğinden çıkan dört kurşunla hayatını kaybetti. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı, sekiz aylık soruşturma sonunda erin intihar ettiği sonucuna vardı ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 
Ancak Yıldırım’ın ablası Yeter Yıldırım olayın peşini bırakmadı ve 1. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne başvurup karara itiraz etti. Abla Yeter’e göre, kardeşi kazan dairesinde görevliydi. Nöbet tutmadığı gibi, kendisine silah da verilmiyordu. Ayrıca Yıldırım’ı öldüren G-3 tüfek beş kez ateşlenmiş, kurşunlardan dördü önden göğsüne saplanmıştı. Yani Yıldırım’ın silahı önünde tutarak dört kez ateş etmesi gerekiyordu. Fakat savcılık bir tetiğe basmakla silahın dört kez ateşlenebilir olup olmadığı olasılığının üzerinde durmamıştı. 
 
Silah üzerinde parmak izi ve Yıldırım’ın elinde barut izi incelemesinin yapılıp yapılmadığı da belli değildi. Beş mermi kovanı ise kulübe içinde veya çevresinde değil, tel örgü dışında ve karayolu kenarında bulunmuştu. Aynı şekilde Abdulkadir Benzer adlı bir askerin anlatımına göre Yıldırım’ın günlüğü, ölümden beş gün önce, Hamza adlı bir astsubay tarafından alınıp yırtılmıştı. Yıldırım, buna çok üzülmüştü. Ayrıca Abdulkadir Benzer, ölümden 15 gün önce Yıldırım’ın “Kendime veya başkasına zarar verebilirim” dediğini, bu konuşmayı Doğan Astsubay’a aktardığını ileri sürüyordu. 
 
1. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, bu kuşkulardan yola çıkılarak yapılan itirazı haklı buldu. Askeri savcılıkça verilen ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı kaldırılıp soruşturmanın genişletilmesi karara bağlandı. Mahkeme, G-3 tüfeğinden dört kez ateş edilmesinin mümkün olup olmadığının, nöbet değişimlerinde bir kusur bulunup bulunmadığının, Abdulkadir Benzer ile Murat Yıldırım arasında geçtiği ifade edilen konuşmadan sonra bir önlem alınıp alınmadığının araştırılmasını istedi. Mahkeme ayrıca, Yıldırım’ın günlüğüne el konulduğu iddiasının da aydınlatılması gerektiğini belirterek, “bu olayın araştırılarak Yıldırım’ın bölük astsubayı ile nasıl bir münakaşa yaşadığı, astsubayın Yıldırım’a yönelik, darp edecek şekilde eyleminin olup olmadığı” konusunda araştırma yapılmasını istedi. 
 
Tetiğe bir kez basınca olur mu? 
Ailenin avukatı Barış Yıldırım, Radikal’e yaptığı açıklamada dört kurşunun göğüsten girip arkadan çıktığını belirterek, “Tetiğe bir defa basmakla bu olur mu, olmaz mı? Silahı karşınıza alıp dört el kendinize ateş edemezsiniz. Hadise her nasıl gerçekleşmiş olursa olsun, bunda ihmal olduğu muhakkak. Olay yeri incelemesinin de gerçekten uygun yapılıp yapılmadığı anlaşılamıyor. Parmak izi incelemesine ilişkin bir husus da yok” diye konuştu.