''Kör olunca cisimleri, ışığı, renkleri görmedim. Ama güzel davranışları, sesleri, lezzetleri, sıcağı-soğuğu hissettim. Fakirliği, dışlanmayı, değersizliği, ciddiye alınmamayı, 'bugün git yarın gel'leri, hastanelerdeki çileli anları hissettim. Aşkı, arzuyu, sevgiyi de zaman zaman hissettim'' diye anlatıyor Lokman Ayva görme yetisini kaybettiğindeki duygularını...

TBMM'nin ilk görme engelli milletvekili Lokman Ayva, Konya'da Başköy kasabasında başladığı hayat yolculuğunun henüz başındayken, 11 yaşında menenjit hastalığı geçirir ve görme yeteneğini kaybeder. Ancak yaşama sevinci ve azmi hiç sönmeyen Ayva, bugün başarılı bir kariyere sahip olmasını da bu özelliklerine bağlar.

Engellilik konusunda önemli çalışmalara imza atan ve engellilerin TBMM'deki sesi olan Ayva, bu alanda ivedilikle yapılması gerekenleri, engellilerin oy kullanabilmesinin sağlanması, mevzuatın baştan aşağı taranarak dışlayıcı ve engelleyici her türlü metnin çıkarılması, engellilerin siyasete katılımının arttırılması, yurt dışı görevlerde engellilere de şans verilmesi ve engellilerin evlilik konusunun spekülasyondan uzak şekilde ele alınması olarak sıralıyor.

Ayva, AA muhabirine yaptığı açıklamada, görme engelli bir kişi olarak çevresini duygularıyla algıladığını belirterek, engelli olduğunda ''görememekten'' ziyade ''görülmemenin'' canını acıttığını vurguladı.

''Adam yerine konmamak çok ağır geliyordu'' diyen Ayva, ilk zamanlarda hayatın kendisine son derece anlamsız geldiği anlattı. Ayva, ''Öyle bir noktaya gelmiştim ki diğer canlıların hakkı olan oksijeni kullandığımı düşünmeye başlamıştım. Ümidin bittiği yer, hayatın bittiği yerdir. O günleri iyi ki yaşamışım. Şu anda milyonlarca kardeşim aynı durumda. Onları anlıyorum. Okullardaki özürlü öğrenci sayısı artınca, işe girenlerin sayısı arttıkça, evlenen kardeşlerimin sayısı arttıkça uykularım düzeliyor'' diye konuştu.

Engellilerin hayatın tüm gerçeklerini herkes kadar hissettiğini dile getiren Ayva, ''Kör olunca cisimleri, ışığı, renkleri görmedim. Ama güzel davranışları, sesleri, lezzetleri, sıcağı-soğuğu hissettim. fakirliği, dışlanmayı, değersizliği, ciddiye alınmamayı, 'bugün git yarın gel'leri, hastanelerdeki çileli anları hissettim. aşkı, arzuyu, sevgiyi de zaman zaman hissettim'' dedi.

Aldığı eğitim ve ''körlük'' üzerine kurduğu yaşam felsefesiyle zor zamanları atlattığını ve oldukça hareketli bir yaşama sahip olduğunu anlatan Ayva, ''Hayatta başarılı ve mutlu olmak için sizi aşağılayan veya hak etmediğiniz hayranlığı ima eden bakışları görmemeniz lazım'' değerlendirmesinde bulundu. Ayva, ''Göz görmez akıl görür'' fikrine inancını dile getirdi.

-''ŞİMDİYE KADAR GÖRME ENGELLİ VEKİL OLMAMASI KÖRLÜK''-

TBMM'ye 2002'ye kadar görme engelli vekil girememesini ''Böyle körlük olmaz ya'' diye değerlendiren Ayva, ''Benim aklım almıyor. Geçmişteki liderler, birisini listeye koysaydı kim ne diyecekti'' diye sordu.

Engellileri temsil eden bir vekil olarak elinden geleni yapmaya çalıştığını, bu alanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere gerek partisinden gerek muhalefet partilerinden, kamu kuruluşlarından ve vatandaşlardan büyük destek gördüğünü vurguladı.

Engellilik alanında Türkiye'nin 8 sene önceki Türkiye olmadığına, engellilerin onurlu, saygın, katkı veren bir vatandaş olması yolunda çok büyük ilerlemeler sağlandığına işaret eden Ayva, eğitim, istihdam, sosyal hayat, spor, kültür, seyahat ve uluslararası çalışmalar konusunda birçok yenilik yapıldığını söyledi.

Türkiye'nin ilk özürlüler kanununun çıkarıldığını vurgulayan Ayva, kanunları hayata geçirecek uygulayıcıların eğitimi, bilgilendirilmesi ve motivasyonu için gerekli çalışmaların yapıldığını ifade etti.

Özürlülerin hiç olmadığı kadar örgütlü hale geldiğini anlatan Ayva, siyasete katılan özürlü sayısında da artış yaşandığını söyledi.

''Ben sadece talep ettim. Çözüm önerdim, bazı uygulamacıların tembellik yapmasına fırsat vermedim o kadar. Top kaleye giderken bana çarptı ve insanlar da golü ben attım zannediyor'' diyen Ayva, bundan sonra toplumsal farkındalığın sağlanması, fiziksel çevrenin düzeltilmesi ve engelli bireylerin eğitimlerinin iyileştirilmesi için çalışılması gerektiğini vurguladı.

-''TÜRKİYE FOR ALL''-

Her kurumun ve her görevlinin yaptığı işte özürlülerin de olduğunu hesaba katması gerektiğine dikkati çeken Ayva, ''Gazeteciden, doktora, mimardan, belediye başkanına, cezaevi müdüründen, park ve bahçeler müdürüne kadar herkesin bu değişime katkıda bulunması lazım. Artık sadece özürlülerin değil herkesin farklı olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Sloganım 'Türkiye for all.' Türkiye herkes için olmalı'' dedi.

Ayva, 12 Eylül'de referanduma sunulan Anaysa değişikliğinin gereklerinin hızla yerine getirilmesinin önemini vurgulayarak, ''Özürlülerin oy kullanabilmesi önündeki engeller kaldırılmalı, mevzuatımız baştan aşağı taranarak dışlayıcı ve engelleyici her türlü metin çıkarılmalı. Engellilerin siyasete katılımının arttırılması, yurt dışı görevlerde engellilere de şans verilmesi, engellilerin evlilik konusunun spekülasyondan uzak şekilde ele alınması gerekiyor'' diye konuştu.

-''ÇOCUKLARIMLA BİRLİKTE OYNAYACAĞIMIZ OYUNLAR İCAT ETTİM''-

Lokman Ayva, görme engelli bir baba olarak çocuklarıyla ilişkisinin her zaman iyi olduğunu, çünkü eksiliklerini kapatmaya çalışmadan onlarla iletişim kurduğunu söyledi.

Çocuklarıyla oynayabilecekleri çeşitli oyunlar bulduğunu anlatan Ayva, şunları kaydetti:

''Mesela ben ağaç oluyorum. Onlar dal kabul ettiğimiz kollarıma tutunarak koltuktan koltuğa atlıyorlar. Vahşi atçılık oynuyoruz. Ben vahşi at oluyorum, onları sırtımdan düşürmeye çalışıyorum. Kaç saniyede düşürebilirsem ben başarılı, ne kadar uzun süre kalırlarsa onlar başarılı oluyorlar. Büyüdükçe zihinsel meşguliyetlerin sayısı artıyor. Sorular soruyoruz. Bilmeceler, fıkralar. Ben gittiğim yerleri, olayları anlatıyorum. Başka hiç bir yerden böyle duyamayacakları için çok orijinal geliyor onlara. Okulda arkadaşlarına anlatıyorlar.''

AA