Gazze işgal edilirken Türk halkı görülmemiş bir birlik beraberlikle sefer oldu. Protestolar düzenlendi, yardımlar yapıldı. Ama böyle bir kampanya dünyada görülmedi...

İsrail'in Gazze'de yaşayan Filistinlilere attığı ölüm bombaları ve insanların çığlıkları Türkiye'de büyük yankı buluyor. Kuşatma altında en modern silahlarla çoğu çocuk olmak üzere bin beş yüzü aşkın insanın öldürülmesini dünya devletleri seyrederken, Türkiye halkı bulduğu her yolla tepkisini ortaya koyuyor.

Harekatın başladığı geceden itibaren televizyonların karşısında yüreği burkularak Gazze'den gelen kanlı görüntüleri izleyen halk, insanlık adına eliyle, diliyle ve gönlüyle yapabileceği her şeyi yerine getirmeye çalışıyor. Başta dualar olmak üzere, protesto gösterileri, boykotlar ve bireysel eylemlerle dünyanın gözü önünde yaşanan haksızlığa seyirci kalmayacağını ilan ediyor.

Günlerdir evlerinden dışarı çıkamayan Gazzelilerin telefon hatları bazen açılabiliyor. 00970828 numaralarının ardına rast gele eklenen beş adet numara ile herhangi bir Gazzeli aileye ulaşmak mümkün. Arapça veya İngilizce konuşulmasa bile sadece dua ederek mazlum insanlara moral destek vermek çok önemli. Bu şekilde görüşmeler yapan Gaziantepli Sümeyye Timur konuşmasını şöyle anlatıyor: "Gazzeli bir aileye ulaşmak ümidiyle o anda aklıma gelen bir numarayı aradım. Hemen düşmüyor hatlar ama birkaç denemeden sonra açılıyor. İngilizce veya Arapça bilmiyorum; ama arkadaşımdan öğrendiğim birkaç cümle ile Türkiyeli bir Müslüman olduğumu söyledim. Arapça pek bilmediğimi söyleyince telefonun ucundaki kadın ağlamaya ve içeridekilere seslenmeye başladı. Birden kalabalık oluştu. Söylediğim cümleleri içeridekilere tekrar etti, 'şükran'larla. Sonra tükendi tüm cümlelerim. O da ben de hıçkıra hıçkıra 'Allahu ekber diyebildik yalnızca. Kapatana kadar yalnızca Allahu ekber..."

İstanbul'da yaşayan Emira Baryaman'ın aradığı ilk evdeki yaşlı hanım ağlamaktan konuşmaya devam edememiş. Elektriklerin pek olmadığını ama arada geldikçe TV'de haberlerden Türkiye'deki protestoları izleyebildiklerini anlatmış. Başka bir numaradan bir beyle konuşan Baryaman'a 'Sizden sadece dua istiyoruz ve biz Allah'a inanıyoruz. O'na sığınıyoruz. Dua edin ne olur.' demişler. Hatta çok üzgün olan annesine moral vermek için tekrar aramasını istemişler.

'Çocuklarım için çok korkuyorum'

Gazze'den 4 çocuk annesi Muna Hanım'la görüşen Yıldız Yıldırım (Antalya) da şu anda en büyük isteklerinin dua olduğunu anlatıyor: "Çocukları 5, 3 ve 1. sınıfa gidiyormuş. Diğeri de henüz bebek. Sesleri geliyordu. Evden çıkamadıklarını, evlerinin yan tarafında bulunan binaların bombalandığı için yerle bir olduğunu ve çocukları için korktuğunu söyledi. 'Bizim için lütfen dua edin.' dedi. 'Bombaların seslerini duyuyor musun?' dedi bir ara. Sesi oldukça metin geliyordu. O beni teselli etti diyebilirim. Aradığım için memnun olduğunu söyledi. Ne diyeceğimi bilemedim açıkçası. Türkiye'den aradığımı, onlar için dua ettiğimizi, destek kampanyaları yürüttüğümüzü söyledim. 'Kalbimiz, dualarımız sizinle, Allah'ın yardımı yakındır, sabrınız ve direncinizle kazanan siz olacaksınız inşallah' dedim. O da Türkiye'den destek olan herkese teşekkür etti. Ateşkesten sonra tekrar aradım. Öncekinden daha iyi olduklarını, ailesinden kimseyi kaybetmediklerini söyledi. Yardımlar ulaşmaya başlamış."

İlk başta Arapça bilmediği için aramaya çekinen Antalyalı Fatma Özge'nin karşısına da tevafuken İngilizce bilen bir kişi çıkmış. Kendi ailesinin iyi olduğunu ama genel durumun çok kötü olduğunu anlatmış. Fatma Özge, "Türkiye'den aradığımı söyleyince sevindi. Eylemleri televizyonlarında seyretmişler. Çok çok teşekkür etti. Elimizden geleni yapmaya çalıştığımızı ama saldırılar durmadığı için çok üzgün olduğumuzu söyledim. Sesi çok sakindi. Allah metanetlerini daha da artırsın. İsraillilerin yüreğine de bir parça merhamet indirsin." diyor. Ateşkesten önce bazı numaraları yine arayan Özge, telefonlar çaldığı halde açılmadığını, muhtemelen evlerin terk edilmiş olduğunu söylüyor. Ancak bir keresinde insanların topluca sığındığı bir mekana ulaşabilmiş. Az Arapçasıyla yine dualarını iletmiş ve teşekkürlerle karşılanmış.

Desteğin farkındalar; ama tedirginler

Arapça bilmediği halde Gazze'yi arayıp arkadaşlarından öğrendiği cümlelerle konuşan Hale Keleş, "On telefondan ancak biri düşüyordu. İki kez konuştum. Bir erkek ve bir kadınla. Beyefendinin sesi çok sakin ve metindi. Konuştuğum kadının sesi çok üzgün geliyordu. Benim umut verici cümlelerime şükranlarla cevap verdiler. Memnuniyetlerini bu şekilde anlamış oldum. Keşke Arapça bilip diğer söylediklerini de anlasaydım." diyor.

Yağmur Turgut ise Gazze ile yaklaşık 20 aramadan sonra 3 görüşme yapabilen birisi. Turgut yaptığı görüşmeleri şöyle anlattı: " İlk aradıklarımda nereli olduklarını veya Müslüman veya Yahudi mi olduklarını soruyordum. Çoğunlukla sadece dinleyip kapatıyorlardı. Daha sonra önce selam verip Türkiye'den aradığımı söyledim. O zaman konuştular. Desteğin farkındalar ve biraz da tedirginler. İsraillilerin önce evlere telefon edip sonra bombalamalarından kaynaklanıyor sanırım."

ARAPÇA BİLMEYENLERE GAZZE"YE MORAL SÖZLÜĞÜ

Gazze"yi rasgele numaralarla arayanlar Arapça ve İngilizce olarak anlaşabiliyorlar. Bu dilleri bilmeyenler içinse “moral sözlüğü” oluşturulmuş. “Ben Türkiye"denim, orası Gazze mi?, Bu acı hepimizin ve biz sizinleyiz.” Gibi cümlelerin Arapçalarından oluşan sözlükte 12 tane çevrilmiş cümle var.

Selamün aleyküm. Hel hünâke Gazze? : Orası Gazze mi?
Ya ehil kerim (Bayansa: Ya uhtil kerima) . Güzel kardeşim
Ene min Türkiya : Ben Türkiye'denim
Velâkin lâ etekellem ul Arabiyye: Arapça konuşamıyorum
Ve lâ efhem mâ tekûlûn: Sizin konuştuğunuzu da anlayamıyorum.
Nahnu âsifun cidden: Sizin için gerçekten üzülüyoruz.
Nahnu ned'û ileykum kesîran: Sizin için çokça dua ediyoruz.
İnne hazel musab; hu musabuna cemian ve nahnu maakum: Bu acı hepimizin ve biz sizinleyiz.
Vel ardu lena: Bu yeryüzü hepimizin.
İnneme'l mü'minûne ıhvetün: Müminler kardeştir.
Allahu yansurukum: Allah size yardımın etsin.
İnnallahe mea's-sâbirîn: Allah sabredenlerle beraberdir.


Zaman