DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan"ın başkanlığında ilk kez Ankara dışında Konya"da toplanan Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısında, hükümet ve iş dünyası biraraya geldi. Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, “Son sinyallere baktığımızda, hem dünya ekonomisinin, hem de Türkiye"nin, en kötüyü geride bıraktığını görüyoruz” derken, bütçe açığı konusunda uyardı.

Kontrol gerekiyor

5 bakanın yanı sıra Konya merkez olmak üzere 11 ilin valisi, oda ve borsa başkanları ile belediye başkanları, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı 15"inci EKK toplantısında Arzuhan Doğan, bütçe açığına ilişkin şunları söyledi: “Krizin ilk başlarında iç tüketimi artırmak amacıyla maliye politikalarının biraz gevşek tutulması çok doğaldı. Ama bu bize bütçe açığı getirdi. Bütçe açığı sorunu da faiz politikası üzerinde baskı yaratıyor diye düşünüyoruz. Bütçe açığının artık kontrol altına alınması gerekiyor. Bu yapılamazsa, ekonomide ciddi bir risk oluşturacak. Bu bizim ileriye dönük yatırımlarımızı ve büyüme hedefimizi kesinlikle olumsuz etkileyecektir.”

Uzun bir süreç var

“Son gelen sinyaller gösteriyor ki hem dünya hem de Türkiye ekonomisinde en kötüyü geride bıraktık” diyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, şöyle konuştu: “Peki bu krizden çıkışın hızlı olacağı anlamına mı geliyor? Böyle düşünmemeliyiz. Böyle düşünürsek yanlış bir saptama yapmış oluruz. Belki en kötüsünü geride bıraktık, ancak geçtiğimiz 3-4 yıldaki ekonomik canlanmaya ulaşmak için önümüzde daha uzun bir süreç var gibi görünüyor. Bu hem Türkiye hem de dünya için geçerli.”

Programı bekliyoruz

İş adamları olarak öncelikle güven, istikrar ve öngörülebilirlik beklediklerini dile getiren Yalçındağ, bunun için orta vadeli programı beklediklerini vurguladı. Orta Vadeli Program"da başlıca önemsedikleri konuların başında bütçe açığının nasıl kontrol altına alınacağının geldiğini belirten Yalçındağ, sözlerine şöyle devam etti: “Bunun için harcama kalemlerinin nasıl kontrol altına alınabileceği, bunun için gelirin nasıl artırılabileceği, buna yönelik yapısal reformlara yönelik gelir vergi reformunu önemsiyoruz. Bunların Merkez Bankası para politikalarına yardımcı olacağını düşünüyoruz.”

İç tasarruf önemli

Büyümenin finansmanının Türkiye için son derece önemli olduğunu vurgulayan Yalçındağ, şöyle konuştu: “Bizim finans piyasalarımızın, özel sektörün gerekli yatırımı sağlamak için yeterli olup olmadığı, büyümenin finansmanının nereden sağlanacağı önemli konulardan biri. Diğer bekleyen yapısal reformlar da önemli başlıklar arasında. Kayıtdışı ekonomiyle yapıcı ve inanarak yapılacak sahici mücadelenin kaçınılmazlığını görmekteyiz. Uzun süredir konuşulmayan, TÜSİAD olarak bizim gündeme getirdiğimiz diğer bir başlık ise iç tasarruf. İç tasarrufu bugünden gündemimize alır, gerekli mevzuatı yaparsak, iç tasarrufu yükseltme şansına sağlayabiliriz.”

TOBB"dan "delilik" uyarısı

TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonomideki istikrarın, piyasadaki güveni, piyasadaki güvenin ise üretim ve tüketim davranışlarını belirlediğine dikkat çekerek, “Bunların olmadığı bir ortamda kamu harcamalarını artırmak büyüme ve istihdam artışı sağlamaz” dedi. Şirketlerin gelir-gider tahminlerinin kriz öncesi ortama göre hazırlandığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, bu noktada hükümetin şirketlerin taahhütlerini zamana yayacak tedbirler almasını istedi.

Yeni bir dünya

“Eskiden bildiğimiz bir dünya vardı” diyen Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “Enflasyon aşağı düşünce anlamı belliydi. Faiz inerse ne olduğunu anlayıverirdik. Kurdaki değerlenmenin bile, makro ekonomideki istikrara yönelik belli bir manası olurdu. Şimdi, bunların hepsi dünde kaldı. Bugün yeni bir dünya ile karşı karşıyayız. Böylesi bir dönemde eskiden kalan alışkanlıklarımız ve yöntemlerimizle, şirketlerimizi ayakta tutmamız, küresel rekabete devam etmemiz mümkün görünmüyor.”

Delilik tarifi

Hisarcıklıoğlu, “Sürekli aynı şeyleri yaparak, farklı ortamlarda farklı sonuçlar elde edemeyiz” derken, şöyle konuştu: “Einstein"ın dediği gibi, delilik, sürekli olarak aynı şeyleri yapmaya devam ederek, farklı sonuçlar elde etmeyi beklemektir. Hâlbuki rasyonel olmanın son derece önemli olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Bu dönemde bizim ülkemiz, med-cezir ülkelerinden olmamalıdır. Sular yükselince herkes yükselir, asıl önemli olan sular çekilince dibi boylamamaktır. Bunun içinde krizden hızlı bir şekilde dersler çıkarmak gerekmektedir. Böyle bir küresel yarışta geri kalmamak için, ekonomide atmamız gereken adımlar, almamız gereken tedbirler vardır.”

2 aydır orta vadeli program hazırlanıyor

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2009 yılı her ne kadar kayıp bir yıl olsa da, kendilerinin, son 2 aydır yoğun bir şekilde 2010, 2011 ve 2012 için çalıştıklarına dikkat çekti. Babacan, “Yani kriz sonrasında Türkiye"nin neler yapacağıyla alakalı detaylı bir program üzerinde çalışıyoruz” derken, şunları söyledi: “Bu orta vadeli program Türkiye"nin krizden çıkış stratejisi olacak. Borç yükü çok daha hafif, sağlam bir finans sistemiyle sağlam bir ekonomik programla yoluna devam eden bir ülke olacağız. Bu bize büyük avantajlar sağlayacak.”

2009 kayıp yıl

Makro ekonomi dengeleri içinde bulunulan bir gemiye benzeterek, “Gemi sağlam olmadan, geminin yönü, rotası olmadan, geminin içinde ne yaptığınızın önemi yok” diyen Babacan, şunları söyledi: “Ne yapılırsa yapılsın 2009 yılının dünya ekonomik tarihine kayıp bir yıl olarak geçecek. Ancak alınan önlemlerle 2010-2011"de pek çok ülke problemlerini aşmaya çalışırken Türkiye çok daha hafif bir borç yüküyle ve çok daha sağlam bir finans sistemiyle bu krizini çok daha hafif atlatacak.”

Açın bakın

“Bunu iyimser bir hava olsun diye söylemiyorum” diyen Babacan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu söylediklerimi açın bakın, OECD"nin raporlarına bakın, Dünya Bankası"nın, IMF"nin projeksiyonlarına bakın, AB içinde OECD ülkeleri arasında en hızlı toparlanacak bir kaç ülkeden birisi olarak zaten Türkiye gösteriliyor.”

TESK, "kahvehane kültürü" için "sigara içilsin" istedi

TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, esnaf ve sanatkarın birçok sorunu bulunduğunu belirtirken, bunlardan birinin de sigara yasağı olduğunu savundu. Palandöken, şunları söyledi:“Türkiye"den başka kahvehane kültürü olan ülke var mı? Suriye ve Arap ülkelerinin birkaçında var. Türkiye"nin bu gerçeğini nasıl yok sayıyorsunuz? "Sigara içilsin" diye teşvik eden insan değilim. Sigara da içmiyorum üstelik.”

İnsanlara aş, iş vermeden o bölgede huzur olmaz

DEVLET Bakanı Cevdet Yılmaz, İşsizlik Fonu"ndan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve Doğu Anadolu Projesi"ne (DAP) ayrılan kaynağın, açılımın ekonomik ayağı sayılabileceğini söyledi, “İnsanlara aş, iş vermeden, uygun yatırım ortamı oluşturmadan, oradaki eğitimin sağlık kalitesini artırmadan, o bölgede rahat huzur oluşturmak mümkün değil” dedi. EKK toplantısında, büyük çoğunluğu GAP ve DAP olmak üzere Konya Ovası Projesi"nin de aralarında bulunduğu bölgesel projelere aktardıkları kaynaklara değinerek, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal"a yanıt verdi. İşsizlik Fonu"ndan GAP ve DAP"a aktarılacak kaynağın "Kürt açılımı" ile bağlantısı olup olmadığının sorulması üzerine de Yılmaz, şunları söyledi: “GAP, öteden beri önem verdiğimiz, bir proje. ”

Destek verilirse iyi işler başarılır

DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye"de gerçekleştirilen atağın özel sektör tarafından gerçekleştirildiğini belirterek “Gerekli ekonomik destekler verildiği zaman Türk ekonomisinin nasıl başarılı işler yaptığını herkes görmüştür” dedi. Çağlayan, küresel kriz sonrası ihracatta ciddi daralmalar yaşandığına dikkat çekti.

Krizi fırsata dönüştürmek gerek

MALİYE Bakanı Mehmet Şimşek, küresel kriz döneminin bir yandan yapılan çalışmalar ile alınan kararların doğruluğunu test etme, diğer yandan da alınan dersler ışığında geleceğin doğru tasarlamamısına imkan verdiğini dile getirdi. “Önümüzdeki dönemde krizi fırsata dönüştürmek için önemli kararlar almamız gerekiyor” diyen Şimşek, şunları söyledi: “Bunun için de Ekonomi Koordinasyon Kurulu büyük rol üstleniyor. Türkiyeyi çıkış dönemine nasıl hazırlayacağımızın çabası içindeyiz. Türkiye"de büyüme özel sektörün lokomotifliğinde gerçekleşiyor.”


Hürriyet