Emniyet İstihbaratı"nın Hrant Dink cinayetinden sonra, gerek Dink cinayeti gerek Ergenekon soruşturması açısından ilginç sonuçlar taşıyan iki şema hazırladığı ve bu şemaların cinayetten tam 10 gün sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"ın önüne koyduğu ileri sürüldü.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi tarafından hazırlandığı öne sürülen bu belgelerden birincisi, bir tarafta Dink cinayetinden yargılanmakta olan Ogün Samast, Yasin Hayal, Mustafa Öztürk ve Ahmet İskender ile diğer tarafta Ergenekon davası sanıkları Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Sedat Peker, Muzaffer Tekin gibi isimler arasındaki dolaylı telefon bağlantılarının bulunduğunu ortaya koyuyor.
Dolaylı telefon bağlantıları, bu şahıslar arasında mutlak ilişki olduğu anlamına gelmiyor, ancak, üçüncü kişiler üzerinden dolaylı irtibatlar olabileceğine işaret ediyor.

İkinci şema
Şemalardan ikincisi ise Ergenekon soruşturmasında Emniyet İstihbaratı"nın oynadığı rol hakkındaki tartışmalara yeni bir boyut katacak nitelikte.
İkinci şema, Silivri"de yargılanan birçok kişi ve kuruluşun, Ümraniye"deki el bombaları bulunmadan beş ay, soruşturmaya “Ergenekon” adının verilmesinden de yaklaşık bir yıl önce, Emniyet İstihbarat"ı tarafından “hükümet karşıtı çalışmalar”, “etnik ayrımcılık”, “motorize istihbarat timleri kurmak”, “Kuvvacı milis oluşturma gayretleri”, laiklik-antilaiklik tartışmaları” gibi gerekçelerle izleme altında olduğunu gösteriyor.
Bu şemaların Emniyet İstihbaratı tarafından hazırlandığı kesinlik kazanırsa, Türkiye"deki ulusalcı grupların çok büyük bir bölümünün polisin yakın izlemesi altında olduğu ortaya çıkıyor.
Bu gruplar arasında Sedat Peker gibi yeraltı dünyasında tanınan isimlerle laiklik konusunda duyarlı bazı derneklerin, bu arada bazı medya kuruluşlarının da aynı şema altında birlikte kümelendirilmeleri dikkat çekici bir durum oluşturuyor.

21"den 14"ü tutuklandı
Dikkat çeken bir başka önemli nokta da, özellikle ikinci şemada adı geçen dernek ve kuruluşların yöneticilerinin büyük bir bölümünün sonradan Ergenekon soruşturması çerçevesinde gözaltına alınıp tutuklanan isimler olması.
İkinci şemadaki 21 kuruluştan 14"ü Ergenekon soruşturma sürecinde ya takibata uğradı ya da yöneticilerinin çoğunluğu tutuklandı. Tutuklu Taner Ünal"ın “VKGB”si, tutuklu Fikri Karadağ"ın “Kuvayi Milliye Derneği”, tutuklu Erkut Ersoy ve Durmuş Ali Özoğlu"nun “DSS Özel Büro”su, tutuklu Kemal Kerinçsiz"in “Büyük Hukukçular Birliği”, Ergenekon sanığı Bekir Öztürk ile tutuklu Adil Serdar Saçan"ın “kuvvaimilliye.net”i, Erol Poyraz"ın “1919 Grubu”, tutuklu Mustafa Özbek ve Behiç Gürcihan"ın “Türkiyem Topluluğu”, tutuklu Doğu Perinçek ve Ferit İlsever"in “İşçi Partisi”, sanık emekli Orgeneral Şener Erguygur"un “Atatürkçü Düşünce Derneği”, Tuncay Özkan döneminin “Kanaltürk”ü, sanık İsmail Yıldız"ın “SESAR”ı, tutuklu Ümit Sayın"ın “Açık İstihbarat Çevresi” bunlar sarasında sayılabilir.

Bayramoğlu açıkladı
Bu konudaki şemalar ilk kez Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu tarafından 20 Ocak 2009 günü TV Net isimli televizyon kanalında gündeme getirildi.
Bayramoğlu, her iki şemayı 6 Şubat 2009 günü Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde ayrıntılarıyla yazdı. Şemalarla ilgili, aynı yöndeki bilgiler bir gün sonra 7 Şubat 2009 tarihli Star gazetesinde de “Dink-Danıştay-Ergenekon BÜYÜK KARDEŞLİĞİ” başlığıyla haberleştirildi.
Bayramoğlu, 6 Şubat tarihinde yazdığı makalesinde, “Şubat 2007"de Başbakan Tayyip Erdoğan"ın önüne iki şema konmuştu. Dink cinayetiyle ilgili olarak Emniyet"in yaptığı ilk çalışmalardı bunlar.
O dönem bu şemalar yazılmamak kaydıyla birçok gazetecinin de eline ulaşmıştı. Peki, neydi bu şemalar? İlk şema Ogün Samast ve Yasin Hayal"in merkezde olduğu telefon görüşmeleri trafiğiydi. Onlarla yoğun temasta olan kişilerin diğer temasları ve aralarındaki bağlantılar ele alınıyor ve böylece oluşan "daire"nin resmi çekiliyordu.
İkinci şema ise kurumlar ve yapılarla ilgiliydi.
Bunlar arasında çeşitli dernekler, televizyon kanalları, internet siteleri, mafya grupları bulunuyordu. Bu grupların ilk şemayla da kesiştiği noktalar vardı.
Bu bağlantılar ve isimlerin üzerine nedense gidilmedi, gidilemedi...” diye yazdı.


MİLLİYET