BOLU'da yerel bir televizyonda program konuğu olan AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi Abdüllatif Şener, bir avukatın, "Bu enerjinizi partinizin kapatma davası için harcasanız daha iyi olmaz mı?" sorusuna sinirlendi. Söylediklerinin partiye zararının olmadığını belirten Şener, "Ben bir ilke insanıyım. Bir ilke mücadelesi veriyorum. Benim için şu parti bu parti değil, benim için bu ülke önemli. Benim için Türkiye önemlidir" dedi.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nin (AİBÜ) hazırladığı ve yerel bir televizyonda yayınlanan `Üniversitemiz' adlı programa Abdüllatif Şener konuk oldu. Dün akşam yayınlanan programa katılmak üzere üniversiteye gelen Abdüllatif Şener'i, İzzet Baysal Kültür Merkezi'nin önünde AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Atilla Kılıç karşıladı. Daha sonra programın yapılacağı salona geçen Abdüllatif Şener, öğretim üyeleriyle sohbet etti. Neşeli olduğu gözlenen ve salonda bulunanlarla esprili sohbetler yapan Şener programın ilk dakikalarında da espriler yapmaya devam etti. Programı izleyen Bolu Barosu avukatlarından Yüksel Gültekin'in sorusu Abdüllatif Şener'i sinirlendirdi. AKP'ye oy verdiğini söyleyen Gültekin'in, "Partiniz kapanırken siz televizyon televizyon gezip dolaşıyorsunuz. Bu enerjinizi partinizin kapatma davası için harcasanız daha iyi olmaz mı? Başbakan Erdoğan'la özel olarak yaptığınız görüşme basına sızdırıldı. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? Kapatılma davası ile ilgili AKP'yi uyardığınız yönündeki açıklamalar AKP'nin kapatılma davası sürerken iyi bir zamanlama mıydı?" sorusuna, Şener'in yanıı şu oldu:

"Bu arkadaş kaç yıldır Bolu'da bilmiyorum. 2001 yılında AKP kurulup, Türkiye genelinde örgütlenirken, bu partinin kuruluşuna kimlerin destek verip kimlerin vermediğine, hatta kimlerin kuruluşunu engellemek için çaba harcadığını yakından izledim. Anladığım kadarıyla arkadaşımız partinin kuruluş safhasında bu işin hiç çilesini çekmemiş. Muhtemelen o dönemde de partiye karşı olmuş, daha sonra AKP iktidara geldikten sonra AKP'nin içerisine girmiş, iktidardan yana olma, iktidarın içinde olmak bazı imkanları getirdiği için bunun coşkusuyla savunma tutkusuna girmiş bir fotoğraf gibi geliyor bana."

Bir partinin kuruluşunun ne demek olduğunu yaşadığını vurgulayan Şener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İl il dolaştım, 81 ilde ki teşkilatları kurdum. Şu an AKP'lilerin hepsinin cebinde ve kütüphanelerinde korudukları AKP programını ben yazdım. Gece gündüz her cümleyi her kelimeyi tarttım. Sıkıntısını, zorluklarını ve stresini yaşadım ben. Ama her nedense bu dönemlerde boğmaya, yok etmeye, oluşumu engellemeye çalışanlar sonradan kraldan fazla kralcı geçinmeye başladılar. Samimi değiller. AKP kötüye gitmeye başladığında, olaylar bitmeye başladığında da en fazla bu düşüncede olanlar karşı duracaklar."

Bir ara sinirlerine hakim olamayarak sesini yükselten Şener, "Ama ben bir ilke insanıyım. Bir ilke mücadelesi veriyorum. Benim için şu parti bu parti değil, benim için bu ülke önemli. Benim için Türkiye önemlidir. Bu ülkede yaşayan 70 milyon insanın bugünü ve yarını önemlidir" dedi.

Şener, "Ben televizyon televizyon çıkıp gezip dolaşıyorum" diyerek, 5 yıldır hükümetteyken de, Başbakan Yardımcısı olduğu zamanda da konuştuğunu belirtti. Çizgisinde bir değişiklik olmadığını vurgulayan Şener, şunları söyledi:

"Bana bakanlar çizgimin net ve doğru olduğunu görürler. Menfaat, çıkar ilişkisi içerisinde söyleyeceğim sözü, eğmeyeceğimi ve bükmeyeceğimi iyi bilirler. Eğer bu ülkenin çıkarı için bir şeyler söylemem gerekiyorsa dün hükümetteyken de söylerim, bugün de söylerim. Söylediklerimin hiçbirinin bu ülkeye bir zararı yok. Bu ülkeye faydası var. Söylediklerimin hiçbirinin AKP'ye de zararı yok. AKP'ye de faydası var. Ekonominin kötü gidiş sinyalleri vermeye başladığı andan itibaren dedim ki `Bunun gözden geçirilmesi lazım. Seçim ortamıdır, rehavet ortamına girilmemesi lazım' Bunun AKP'ye de zararı yok, bu ülkeye'de."

Şener, Milliyet Gazetesi'nin `Arjantin'e benzeriz' başlıklı haberini de göstererek kabinede Başbakan'ın yanında otururken söylediklerinin gazetelere yansıdığını anlattı. Avukat Gültekin'i eleştirmeye devam eden Şener, şöyle konuştu:

"Arkadaş olayları hiç takip etmemiş. Kırıcı olduğum içun kusura bakmayın. Herkesin yanlış konuşmaya hakkı olduğuna da inanırım. Sizin de yanlış konuşmaya hakkınız var. Konuştuklarınız yanlış da olsa konuşmaya hakkınız var. İnsanların yanlış konuşma hakkını alırsanız, konuşma özgürlüğünü elinden alırsınız. Bir partinin en üst kurulunda şu konuşulur, bu konuşulamaz dediğiniz zaman, o organ karar organı olmaktan çıkar. Bir partinin en üst kurulunda her şey konuşulmalı. Hiçbir konuşmaya sansür konulmamalı."

Türkiye'de ki siyaset anlayışının kavgaya ve dövüşe dayandığını ifade eden Şener, "Hiddete ve şiddete dayanır. Konuşurken kin ve nefret duygularını pekiştirmeye dayanır. Siyaset konuşuldukça toplumsal kültür oluşur. Bu ülkenin insanı para kazanmak için, hayatını devam ettirmek için terlemeyi küresel rekabette mesafe almayı mı zorlar, yoksa kolay yoldan büyük bir ranttan pay alarak hayatını sürdürmeye mi çalışır. Bu, ülkeyi geride bırakan küresel rekabette zaafa uğratan en temel konulardan biridir. Bunun ortadan kaldırılması lazım. Devletin rant dağıtım aracı olmaktan çıkarılması lazım" dedi.

Türkiye'de bürokratik alanda mesafe almanın yolunun liyakattan değil, siyasi dirsek temasından geçtiğini vurgulayan Şener, şunları söyledi:

"Bazılarının dirsek temaslarıyla bir yere gelmiş olmaları önemli değil. Ama önemli olan bu ülkede mesafe alabilmek için daha üst kademelerde görevler üstlenebilmek için, `bu siyasi dirsek temasları etkilidir' diye insanlar inandığı zaman hiç kimse liyakatlı, bilgi birikimine sahip biri olmak için mücadele vermez."