Değerli tüketiciler.

Sizler için köşe yazısına sığdırmaya çalışacağımız Yunanistan krizi sadece bir ekonomik kriz ötesine geçmiş bazı sosyal ve siyasal sorunlarında ortaya dökülmesine yol açmıştır.Bu bağlamda sorunun ne denli karmaşık çözümünün ne denli zor olduğunu daha geniş bir perspektiften bakılması bizlere daha doğru bir bakış açısı katabilir düşüncesindeyiz.Yunanistanın yaşadığı ekonomik krizin felsefi temelerinin ortaya konulmasını üniversitemizin değerli bilim insanlarına bırakıp bazı tespitlerimizi sizlerle paylaşalım.

Tek kelime ile Yunanistan 2010 yılında çöktü. Avroya geçiş sırasında iç talebe dayalı ve tüketicilerin krediye kolay ulaşabilmesi imkanı ile yunanistan yüksek oranlı büyüme ve GSMH yarattı.Fakat Yunanistan ikili açık denen bütçe ve cari açık problemi ile karşılaşmış bütçe açığı ile kamu borç seviyesine ilişkin verilerin tutulmasında bazı verilerin gizlendiği ve bunun ortaya çıkışı ile kriz patlak vermişti.300 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklük avro bölgesi üyesi bir ülke olmasa fazla endişe yaratmayabilirdi.Ancak dönemin Yunanistan başbakanına bu krizden çıkmak için kendilerine yapılacak maddi yardımları almak için alınacak tedbirler o kadar sert ve acımasız dayatıldı ki bunları refaranduma götürmeye kalkınca işler karıştı.Almanya ve Fransa hemen bir ayar verip işi kotardılar ama yunan başbakanı istifa etti.Çünkü yapılacak referandumda hayır çıkması avro’nun geleceği dolayısıyla Avrupa Birliği’nin geleceği ciddi tehlikeye düşebilirdi. Tedbirler alındı ,borç tıraşlandı yardım yapıldı onca sosyal çalkantıya rağmen yunanistan gemisi yüzdürüldü. Kişi başı milli gelir 27-28 bin dolar civarında olan ülke bilmem kaç çeyrek sonra ekonomisinin yüzde 0,7 büyüdüğü yeni açıklandı.Fakat sorunlar bitmedi.

Bizimle bazı benzerlikler bazı ayrılıklar var.Özellikle cari açık konusu başa bela.Bizim bütçe göreceli olarak biraz daha iyi gözüküyor. Bildiğimiz kadarı ile bir iki yıldır devletin harcamalarını denetleyen “Sayıştay”ın raporlarını düzenleyemediği konusu var.Yunanistanı örnek gösterip onlar gibi oluruz durumuna girmeye gerek yok.Çöküşleri muhasebe kurnazlıkları ve bütçede kalem oyunları yapıp gerçek borçlarını saklamaktan oldu.Sonuçta her iki ülkede “yapısal sorunlarını” aşmakta zorlanıyor.Ülkemiz bütçe gelirlerinin yüzde 70’ini dolaylı denilen vergilerden yani tüketimden yapılan ithalattan aldığı vergi ile sağlayan bir bütçe. Yüksek büyüme , yüksek cari açık.İç talebe yani tüketime bağlanan ve krediler olmadan büyüyemeyen bir ekonomi! Özelleştirme ve vergi barışı v.s adlar altında yapılan düzenlemeler ile tek seferlik gelirleri olmadan açığı kapanmayan ve pek sağlıklı görülmeyen bütçe gelir yapısı.

Bu aradaT.B.M.M ‘nde bütçe maratonu başladı.Aslında çok önemli bir mevzudur.Hükumet bir sene içinde ne kadar toplayıp ne kadar ve biraz da kime dağıtacağını kararlaştırır. Bütçe deyince aklımıza takılan birkaç konuyu dikkat çekelim.Bizim belediyelerin ne kadar borcu var?Bilen beri gelsin. Aydınımızda hem büyükşehir hem de ilçe belediyelerinin bütçeleri yapılıp kabul edildi.Hayırlısı olsun.Rakamlar oldukça ilgi çekici.

Bütçe yapmak neyse de bütçede disiplin ve harcadığın paranın hesabınıda ahirete bırakmadan bu dünyada vermek şart.

Son not: Mahalle ziyaretlerimiz bütün hızı ile devam ediyor.Bu hafta Zeybek mahallemizdeydik. Ayrıntılar Aydınpost’ta.

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınpost etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

appstoreee.jpg     googleplay.jpg