Geçen aylarda haberlere konu olan bir trafik kazasında birkaç kişi takla atan arabalarından fırlayarak can vermişlerdi.

Bu olayda en dikkat çekici detay, Emniyet kemerinin yerine “Ölüm Tokası” da denilen, Emniyet kemeri takılmadığında ötüp duran alarmı susturmak için kullanılan ‘’kemer tokası’’ idi.

Sadece beş liraya satılıyormuş o kemer tokaları. Onu bir defa takınca emniyet kemerini takmaktan kurtuluyor muşsunuz. Ne müthiş değil mi? Yüz yılın icadı… Bu icadı kullanarak son model arabayı aldatabiliyor muşsunuz.

Ama ne yazık ki bu icadın ömrü uzun sürmemiş. Emniyet kemeri takılmamasına bağlı ölümlü kazalar artınca fark edilen bu kemer tokasının, satışı ve kullanımı ilk olarak Erzincan Valiliği, ardından da emsal alınarak bütün ülkede yasaklanmış.

Yani arabaya her binişte on saniyelik bir zahmetten kurtulmayı sürücülere çok görmüşler. Oldu mu şimdi…

Bu ölüm tokacılarına bir darbe de Karslı bir öğrenciden gelmiş. Kars Başgedikler 60. Yıl Yatılı Bölge Okulu 6.sınıf öğrencisi Yusuf Ülker, Fen Bilgisi öğretmeni Züleyha Gözde Baltacı danışmanlığında hazırladığı Bu Benim Eserim konulu Tübitak Projesi çalışmasında Türkiye ikincisi olmuş. Projesinin konusu bu sahte tokacılarmış. Arabalara konacak anahtar sistemi ile her arabanın kemer takma yeri farklı, yani kendine özgü olacağından işportada satılan “Ölüm Tokaları” işe yaramayacakmış.

Bakın siz şu çocuğun yaptığına…Vah…vah…

Şaka bir yana, buradan öğrenci ve öğretmenini tebrik ediyoruz.


 

Evet değerli okurlarım,

Gülsek mi ağlasak mı bu halimize.

Düşünün yıllardır yapılan çalışmalara ve kesilen cezalara rağmen Emniyet kemeri takma oranı yüzde otuz beş…Bilemedin yüzde kırk…

Emniyet kemeri hayat kurtarır diye yıllardır tanıtımlar, kampanyalar, projeler yapılsın, cezalar kesilsin, araba tasarımcıları kemeri takın diye ikaz sistemleri kursun, hemen hemen her gün kaza haberleri gelsin, ama bizler yine de takmayacağım diye direnelim..Hayatımızı kurtaracak sistemlere, karşı sistemler geliştirelim. Bu “ölüm tokası” gibi.

İlginç bir olay…

Ve de kesinlikle sosyolojik…

Toplumumuzun etkili ve yetkili kişilerinden tutun, en sade vatandaşına kadar bazı kalıtsallaşmış davranışlarımızla ilgili galiba…

Tedbirin korkmak olarak algılanması,

Cesaretin doğru tanımlanmaması,

Bana bir şey olmaz ve yasaklar delinmek içindir anlayışı,

Ceza yemenin gurur kaynağı olarak algılanabilmesi,

Aldatma olayındaki gizli sevinç,

Yasağa karşı gelerek kendini ifade etme ihtiyacı gibi…

Yukarıda saydığımız davranış şekilleri ruh ve fikir yapısı ilginç insan davranışlarıdır.

İçinde yaşadığımız toplumun fertleri olarak az veya çok hepimizde vardır. Medeniyet noktasından baktığımızda bu davranışların Batı Dünyasında daha az, Doğu-İslam dünyasında ise daha fazla olduğunu görürüz. İşte bu düşündürücüdür.

Geçmişte Çernobil Nükleer Santrali Kazasından sonra Karadeniz’deki çay ve fındığın radyasyonlu olduğu söylenmişti de, dönemin bakanlarından biri Karadeniz’e gidip bir bardak çayı her kesin gözü önünde içerek, bak bana bir şey olmuyor, bunda bir şey yok demişti. Ama o tarihten sonra Karadeniz Bölgesi’ndeki kanserden ölüm oranları ülke ortalamasının kat kat üstüne çıkmıştı. Hâlâ da öyledir…

Bu tavır ve yaklaşım da hâlâ böyledir…

Eğitim şart yani…

TEOG, YGS,LYS yahut KPSS değil…

Eğitim şart, eğitim…

Sağlıcakla kalın…

NOT: Halkımızın şikayet ve memnuniyetlerinin yerinde tespit edildiği mahalle gezilerimiz devam ediyor. Bu hafta Umurlu’daydık…Ayrıntılar AYDINPOST’TA…

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınpost etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

appstoreee.jpg     googleplay.jpg