Edinilen bilgiye göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak için Adalet Bakanlığı ile yeni bir çalışma başlatıyor.

Bakanlık yetkilileri, Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarının çok azında kreş bulunmasından dolayı sadece belli sayıdaki çocuğun bu kreşlere devam edebildiğini belirterek, buralardaki eğitimin ise genellikle öz bakım becerilerine odaklandığını kaydetti.

Proje ile sayıları hükümlü ve tutuklu kadın sayısına göre değişen ve anneleri ile aynı kaderi yaşamak durumunda kalan çocukları içinde bulundukları ortamdan çıkararak, yaşıtlarıyla birlikte eğitim alabilecekleri anaokulu ve ana sınıflarına ulaştırılmasının hedeflendiğini anlatan yetkililer, böylece çocukların olumsuz örnek ve davranış modeli çizen büyüklerle yaşadıkları ortamdan bir süreliğine uzaklaşmalarının sağlanacağını ifade etti.

Erken çocukluk döneminin, çocukların öğrenmeye en açık olduğu zihinsel, fiziksel sosyal ve duygusal gelişimlerinin en hızlı olduğu yıllar olarak nitelendirildiğini belirten yetkililer, bu nedenle yaşamın ilk yıllarındaki eğitimin, çocuğun içinde bulunduğu fiziksel ve sosyal çevrenin, gelişiminde çok önemli rolü bulunduğunun altını çizdi.

''Hayallerini özgür olmak süslüyor''

Projeye göre, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne bağlı ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan kadın hükümlü ve tutukluların 3-5 yaş grubundaki çocuklar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı anaokulu ve ana sınıflarında ücretsiz eğitim görecek.

Okul öncesi eğitim döneminde çocuğun içinde bulunduğu çevrenin kalitesi ve gelişim sürecine uygun deneyimlere erişilebilirliğinin çocuğun beyin gelişiminin güçlü ya da zayıf olması üzerinde de önemli bir etkiye sahip olduğunu aktaran yetkililer, bu gelişimin ise gelecekte çocuğun düşünme ve duygularını düzenleme biçimini şekillendirdiğini vurguladı.

Yetkililer, MEB'in okul öncesi eğitimin öneminden dolayı okul öncesi eğitimi yaygınlaştırma çalışmalarına yönelik bu projeyi hayata geçireceğini belirtti.

İnsan hayatında kalıcı izler bırakan okul öncesi eğitim döneminde ceza ve tutukevlerinde anneleriyle kalmak zorunda olan çocukların en büyük hayallerinin de özgür kalmak olduğunu belirten yetkililer, proje ile bu çocukların anayasanın tanıdığı eğitim hakkından mahrum kalmayacaklarını, sunulan eğitim fırsatları ile çocukların daha sağlıklı, daha mutlu, hayatta daha başarılı bireyler olmalarının sağlanacağını belirtti.

Bakanlık yetkilileri, çocukların bu sayede özgür bir şekilde yaşıtlarıyla oynayarak hayallerini gerçekleştirme imkanı bulabileceğinin altını çizdi.

Milli Eğitim Bakanı Dinçer ile Adalet Bakanı Ergin protokolü imzaladı

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde annesinin yanında kalan çocukların gelişimlerinin desteklenmesi için işbirliği protokolü imzaladı.

MEB Başöğretmen Salonu'nda düzenlenen protokol imza töreninin açılışında konuşan Bakan Dinçer, okulöncesi eğitimde çocuğa verilenler kadar verilemeyenlerin de çocuğun geleceğinin etkilediğini söyledi.

Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinden bulunan kadın hüküm ve tutukluların 3-5 yaş grubundaki çocuklarının dezavantajlarını asgariye indirmek ve onlara daha iyi bir gelecek sağlamak için bir araya gelmenin önemine değinen Dinçer, ''İstiyoruz ki tüm çocuklarımız, nerede olurlarsa olsunlar akranlarıyla hayata eşit koşullarda başlasınlar. Bize düşen yaşıtlarından çok daha fazla dezavantajla karşı karşıya olan çocuklarımızın önündeki engelleri temizlemek ve onlar için çocuk olmak ve çocukluklarını yaşamak için uygun ortamları oluşturmaktır'' diye konuştu.

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan kadın hükümlü ve tutukluların 3-5 yaş grubundaki çocuklarının anneleri ile aynı kaderi paylaşmak zorunda kaldıklarını ifade eden Dinçer, şunları kaydetti:

''Ne yazık ki bu çocuklarımızın temel ihtiyaçları tam olarak karşılanamamaktadır. Bu çocuklarımızın zamanlarını akranlarından ve ne yazık ki oyundan uzak bir ortamda geçirmek durumunda kalmaları en temel sorunlardan biridir. Yine bu çocuklarımızın yaşına uygun ve dengeli beslenme imkanlarının yetersizliği yanında, kişiliğinin oluştuğu bu dönemde olumsuz davranış ve modelleri içselleştirme riskinin yüksek olması da okul öncesi eğitim hizmetinin önemini bir kez daha arttırmaktadır.''

Halihazırda kapalı ceza infaz kurumlarının çok azının bünyesinde kreş bulunduğunu belirten Dinçer, söz konusu kreşlere devam etme şansı yakalayabilen çok az sayıdaki çocuğa yine aynı ortam içerisinde, koğuşlarda birlikte kaldıkları aynı akran grubu ile eğitimden ziyade, öz bakım becerilerine odaklanan bir hizmet sağlandığını kaydetti.

Dinçer, ''Akranları yerine ceza infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlülerle, taş duvarlar arasında sıkışan çocuklarımız; soyut düşünme yeteneği henüz gelişmeden özgür olacağı ve arkadaşlarıyla oyun oynayacağı günün hayalini kuruyor. Bu çocuklarımıza ulaşmak insani bir görevdir'' diye konuştu.

''Anaokullarına ücretsiz taşınacaklar''

2010-2011 eğitim-öğretim yılında 46 bin 336 derslikte, 46 bin 683 öğretmenle, 1 milyon 115 bin 818 çocuğa okul öncesi eğitim verilerek 4-5 yaş grubundaki çağ nüfusu çocuklarının yüzde 43'ünün okul öncesi eğitim aldığı bilgisini veren Dinçer, 2001-2002 öğretim yılından bugüne resmi anaokulu sayısında yüzde 354, toplam kurum sayısında yüzde 145, çocuk sayısında yüzde 286, öğretmen sayısında ise yüzde 157 artış kaydedildiğini belirtti.

2009-2010 eğitim öğretim yılından itibaren kademeli olarak hayata geçirilen ve şu anda 71 ilde devam eden 5 yaş çocuklarına yönelik zorunlu eğitime geçiş pilot uygulamasının meyvelerini verdiğini anlatan Dinçer, her geçen gün okul öncesi eğitim alan çocukların sayısının hızla arttığını söyledi.

Dinçer, ''Hedefimiz 2012-2013 eğitim öğretim yılında 10 ili daha uygulama kapsamına alarak, 5 yaş grubunda ülke genelinde yüzde 100 okullaşmaya ulaşılmasıdır'' dedi.

Tüm çocukların okulöncesi eğitim hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasını amaçladıklarını vurgulayan Dinçer, 2010 yılında uygulamaya başlanan ''Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi'' kapsamında 0-72 aylık çocuklarımıza yönelik okul öncesi eğitim programlarının güncellenmesi, okul öncesi eğitimin niteliğini arttırmaya yönelik standartların geliştirilmesi çalışmalarına devam edildiğini anımsattı.

''Bugün de, Adalet Bakanlığı ile imzalayacak olduğumuz protokolle, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan kadın hükümlü ve tutukluların 3-5 yaş grubundaki çocuklarına Bakanlığımıza bağlı anaokulu ve ana sınıflarının kapılarını açmış bulunuyoruz'' diyen Dinçer, şöyle konuştu:

''Amacımız bu çocuklarımızı içinde bulundukları çevreden ve büyüklerle yaşadıkları ortamdan çıkararak, onların yaşıtlarıyla birlikte eğitim alabilecekleri anaokulu ve anasınıflarına ulaştırmaktır. Böylece onların bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması, gelişimi, topluma uyumu, temel değer ve davranışları kazanmalarına destek olmak gibi çok önemli bir sorumluluğu yerine getirmiş olacağız.

Protokol ile söz konusu çocuklarımız MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı anaokulları ve ana sınıflarına, öncelikli olarak ve sıraya alınmaksızın ücretsiz kaydedilecek. Çocuklarımız Adalet Bakanlığı gözetiminde ücretsiz olarak anaokullarına ve ana sınıflarına taşınacak. Tahliye sonrasında hükümlü ve tutuklu çocuklarının olanaklar ölçüsünde kuruluşlara alınması sağlanacak. Kurumlarda bulunan hükümlü ve tutukluların, konferans, seminer ve yayın yoluyla eğitilerek, topluma kazandırılmalarına katkı sağlanmaya çalışılacak. Yarının büyükleri, toplumun güvencesi olan tüm çocuklarımızın sağlıklı, mutlu olmaları ve nitelikli bir eğitim almaları en büyük isteğimiz ve hedefimizdir. Ulaşabildiğimiz tek bir deniz yıldızı da olsa, onun adına bir şeyleri değiştirmek yolunda Adalet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.''

Adalet Bakanı Ergin'in konuşması

Adalet Bakanı Sadullah Ergin de cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü kadınların ihtiyaç ve statüleri farklı olduğu için, değişik bir kapsamda ele alındıklarını belirterek, tutuklu ve hükümlü kadınların cezaevinde bulundukları süre içinde yanlarında kalan çocuklarının bakımını en iyi şekilde yapmayı hedeflediklerini söyledi.

Türkiye'deki 371 ceza infaz kurumunda 19 Aralık 2011 itibariyle 128 bin 468 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu ifade eden Ergin, bunların 4 bin 656 kadın olduğunu bildirdi.

Ergin, ceza infaz kurumlarındaki kadın tutuklu ve hükümlülerin bu yılın ekim ayı itibariyle eğitim durumlarına ilişkin yapılan araştırmayı da aktararak, araştırmaya kadın tutuklu ve hükümlülerin 714'ünün okuma yazma bilmediğini, 337'sinin okuma yazma bildiğini ancak herhangi bir okuldan mezun olmadığını kaydetti.

Araştırmaya katılan kadınların bin 394'ünün ilkokul, 291'inin ilköğretim, 499'unun ortaokul mezunu olduklarını dile getiren Ergin, 742 kadın tutuklu ve hükümlünün lise, 281'inin yüksekokul veya fakülte 3 kişinin de yüksek lisans mezunu olduğunu bildirdi.

Cezaevindeki tutuklu ve hükümlü annelerin, 0-6 yaş grubu çocuklarının bırakacak kimse olmaması durumunda annelerinin yanında kalabildiklerini anlatan Ergin, bu kapsamda 19 Aralık 2011 itibariyle cezaevlerinde 0-3 yaş grubu 164, 3-6 yaş grubu 87 çocuğun annesinin yanında cezaevlerinde kaldığını söyledi.

Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin yeniden suç işlememeleri ve topluma kazandırılması amacıyla aile eğitim programı uyguladıklarını hatırlatan Ergin, bazı cezaevi infaz kurumlarında bulunan kreşlerden çocukların faydalanabildiğini söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı ile bugün imzaladıkları protokol kapsamında ise 3-5 yaş arası çocukların Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan anaokulu hizmetlerinden tüm ülke genelinde faydalanmalarının sağlanacağını belirterek, böylelikle hem çocukların hem annelerin bundan yarar göreceğini ifade etti.

Ergin, çocuklar için yaşamın ilk yıllarının büyük önem arz ettiğine işaret ederek, çocuklara yapılan her hizmetin onların yaşama daha iyi bir başlangıç yapmasını sağlayacağını ve uzun dönemde yapılan yatırımların çok daha fazla katkı getireceğini söyledi.

Bakan Ergin, ''Çocuk için yapılan her bir yatırım, atılan her doğru adım, çocuklarımızın öğrenme sürecine destek olacak, okul başarısını olumlu etkileyecek, geleceğe umutlu ve kararlı bakmamızı sağlayacaktır. Bugün yapılan bu işbirliğinin atılan bu önemli adımın, çocuklarımıza, geleceğimize, ülkemize sunulan büyük bir hizmetin önemli bir adımı olarak değerlendirilmesi gerekir'' dedi.

Konuşmaların ardından Bakan Dinçer ile Bakan Ergin işbirliği protokolünü imzaladı.

Bir gazetecinin ''Protokol sadece 3-5 yaş arası çocuğu mu kapsıyor?'' sorusu üzerine Dinçer, ''0-3 grubu, kreşlerde eğitim alıyorlar, ilköğretim çağındaki çocuklar da Anayasa gereği zorunlu olduğu için eğitimlerine devam ediyorlar. Sadece 3-5 yaş grubu arasındaki çocuklar bu eğitimden şimdiye kadar yararlanamamışlardı. Bu vesileyle o eksikliği de tamamlamış oluyoruz'' dedi.