Eğitim Bir-Sen Aydın Şube Başkanı Süleyman Alkoç ile Eğitim Bir-Sen Nazilli Temsilciliği ile okul temsilcilerinin bir araya geldi.
Etkinlikte konuşan Nazilli Temsilcisi Özkan Yıldırımkaraman; “Nazilli de 1,5 yılda inanılması güç başarılar elde ettik. Sayımızı 2 kattan fazla artırdık. Türkiye’de olduğu gibi Nazilli’de de yetkili sendika oluyoruz. Bu başarıları sizlerle birlikte elde ettik. 15 Mayıs’a kadar mücadelemizi artırarak devam edeceğiz. Eğitim sisteminde, anayasada, daha çok sivilleşmede Eğitim-Bir-Sen’in varlığı büyük katkılar sunacaktır” dedi.

Referandumla devletin milletinden milletin devletine adım atıldığını, insanı merkeze alan anlayışın sendikal bakış açılarımızı oluşturmaktadır diyen Yıldırımkaraman; “Referandumda ‘toplu sözleşmeye de toplumsal sözleşmeye de evet’ dedik, toplu sözleşmenin yolunu referandumla açtık. Eğitim sisteminde ve Anayasa’da darbecilerin ve vesayetçilerin ayak direttiğini görüyoruz. Toplu sözleşmenin ikincil mevzuatında ise bazı bakan ve bürokratların toplu sözleşme hakkının verilmesinden memnun olmamış gibi davranıyorlar. “Anayasa ile eğitim tartışmaları esasen birbiriyle aynı. Her ikisinde de soru şu: Devlete göre insanı mı dizayn edelim, insana göre devleti mi? Bu anayasa için sorulacak bir soru. Eğitim sisteminde de çocuklarımızın geleceğine çocuklar ve anne babaları mı karar versin, devlet mi? Biz her ikisinde de insana göre devleti, çocukların geleceğine ise anne babaları ve kendilerinin karar vermesini istiyoruz. Düşünen, araştıran, soran, sorgulayan bireylerin yetiştirilmesi için eğitim alanında yapılması gereken pek çok değişiklik bulunmaktadır. Eğitimdeki vesayetin bütün izleri silinmeli, düşüncelerine paralel bir şekilde öğrencilerin kılık kıyafetleri de sivilleşmeli, üniformalı eğitime son verilmeli, demokratik eğitim hakkının önündeki karma dayatması sona erdirilmeli, sorunlara kalıcı çözüm bulmak için paydaşların önerileri dikkate alınmalıdır” diye konuştu.
“TOPLU SÖZLEŞME HAZIRLIKLARI TAMAMLANDI”
Toplu sözleşme yasasının henüz yürürlüğe girmediğini hatırlatan Yıldırımkaraman; “İnşallah önce yasamızı istediğimiz şekilde çıkartacağız. Sonra 4/C’liler başta olmak üzere 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile unutulan memurlarımız, yüzdelik zam taban aylığı gibi 13 ana konuda yaptığımız hazırlıkla da toplu sözleşme masasındaki yerimizi alacağız. İnşallah Genel Başkanımız 1 Ocak 2012’den itibaren geçerli olmak üzere eğitim çalışanlarını memnun edecek bir sonuca imza atacaktır. Memnun olacak bir sonuç elde edemez isek, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na müracaat etmek birinci, alanlara çıkmak ise ikinci görevimiz olacaktır” şeklinde konuştu.
“4+4+4 İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMEMİZ”
“Günlerdir kamuoyu 4+4+4 kesintili zorunlu eğitim konusunu tartışmaktadır. 28 Şubat’ta Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla dayatılan ve toplum mühendisliği ürünü olan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim konusunda 18. Milli Eğitim Şurası’nda Eğitim-Bir-Sen olarak verdiğimiz 1+4+4+4 şeklinde kesintili eğitim teklifimiz benimsenmiş ve şura kararı olarak deklare edilmişti” diyen Yıldırımkaraman; “6-14 yaş arası öğrencileri aynı koridora, ortak alanlara ve aynı sınıfa toplayan 8 yıllık kesintisiz eğitim ucubesini savunanlar ve dayatmaya hikmet üretenler türedi. İlköğretim birinci sınıf öğrencisi ile sekizinci sınıf öğrencisi arasında gerek fizikî gerek ruhsal gelişim bakımından çok büyük fark var. Farklı ilgi, ihtiyaç ve meraka sahip çocuk ve gençler aynı fiziki ortamda eğitim görüyor. Ortak alanlar 6 yaşındaki çocuk için de, 14 yaşındaki genç içinde aynı. Birisi korunmaya, şefkate, desteğe ve yeteneklerine göre erken yaşta yönlendirilmeye muhtaç; öteki, kabına sığmaz, enerji dolu ve hayat için yol haritası çizme noktasındadır. Bu kadar farklılığa rağmen çocuklar, 28 Şubat darbecilerinin emriyle aynı binalarda bir arada eğitim görmeye mecbur edildi. Maksat, ne eğitimde kalite ne de çocuklarımızın yeteneklerinin keşfedilip geliştirilmesiydi. Açıklamaya gerek yok, çünkü maksat, herkesin bildiği gibiydi” diyerek sözlerini tamamladı.