Efeler’in nasıl kasaba haline geldiğini, kimlerin getirdiğini, nasıl getirdiğini, bu zihniyete tipik bir örnek yüzme havuzu örneği üzerinden anlatmak istiyorum.

Bu aynı zamanda kendi kendine Efeler’in niye bir kent olamadığına hayıflananlara da aydınlatıcı bir cevap teşkil edecektir.

Günümüzde kent olmanın ölçüsü kabalalık nüfusu değildir. Meydanlarıdır… Parklarıdır… Trafiğidir… Otoparklarıdır… Modern binalarıdır… İyi bakımlı cadde ve sokaklarıdır.

Stat, spor salonu, yüzme havuzu gibi kitle yürüyüş, fitnes alanları gibi bireysel spor alanlarıdır.

Tarihi dokusu iyi korunmuş eserlerdir… Kütüphane, müze gibi kültürel mekânlardır.

Halkın sıcakta, soğukta ve yağışlı havalarda rahatça alış verişini yapabileceği kapalı pazaryerleridir.

Maalesef bunların çoğu yaklaşık iki yüz bin nüfuslu Efeler’de yok, iyi mi? Olanlar da ya bakımsız ya da kaderlerine terk edilmiş.

Bu eserlerin yenilerini yapmak, eskiyenleri de onarmak merkezi hükümetin değil yerel yönetimlerin görevidir. Devlet bunları yapmaları için belediyelere ciddi paralar vermektedir.

Bu sağlanan kaynaklar iktidardan olsun muhalefetten olsun fark gözetilmeden hazine tarafından bütün belediyelerin bütçelerine aktarılmaktadır.

Sekiz yıldır Aydın’da yerel yönetim CHP’li başkanların elinde…

Efeler’e çarşısıyla, pazarıyla, tarihi dokusuyla, spor alanlarıyla Özlem Hanım ya da Mesut Özakçan’ın kent kimliği kazandırdıklarını söylemek mümkün mü?

Aydın sıcaklık ortalaması itibariyle Türkiye’nin en önde gelen illerinden biri olduğu herkesin malumu. Ayrıca genç bir nüfusa sahiptir.

Söyler misiniz Aydın’da gençlerin olimpik ya da yarı olimpik özellikte yaz, kış spor yapabilecekleri, yazın sıcağında serinleyebilecekleri kaç tane havuz var?

Park, bahçe havuzlarında elektrik çarpma riskine rağmen serinlemeye çalışan çocukları görünce bu kentte yaşayan biri olarak insan gördüğü manzara karşısında içi sızlamakla kalmıyor bir de yüzü kızarıyor.

Sekiz yüz küsur milyon bütçesi olan bir BŞB için, üç yüz milyon bütçeli Efeler için bunları yapmak o kadar zor mu?

Ya gençlere yönelik bu hizmetin beklenen oyu getirmeyeceği düşünülüyor ya da yatırımlar ondan fazla daha oy getirecek alanlara yapılıyor.

Mesela Aydın’ın en küçük ilçelerinden biri olan Buharkent’te hem de bu belediye başkanı döneminde yapılmış yarı olimpik bir yüzme havuzu var.

Olimpik özellikleri taşımasa da Yenipazar’da var. Kuyucak’ın Mahallesi Pamukören’de var.

Ama yaklaşık merkez nüfusu iki yüz bin olan Efeler’de olimpik standartların dışında bile olsa havuz yok?

Niye yok?

2011 yılındaki parası dahi gelen ancak daha sonra iptal edilen havuz projesi niye hayata geçirilemedi?

Bu anlatacağım olay aynı zamanda beceriksiz, ürkek bürokrat ile vizyonsuz siyasetçinin el ele vererek Efeler’i nasıl kasaba haline getirdiğine de ibretlik bir örnektir.

Yaşanan bu olay aslında Aydın’ın bir kaderidir. Siyasetçi bu umursamazlık, bürokrat bu ürkeklik, vatandaş da bu nemelazımcılık içinde olduğu müddetçe Aydın’ın üzerine engerek gibi çöreklenen bu zihniyetten daha çok çekeceği var demektir.

Olay nasıl oldu?

2011 yılında devlet içinde Aydın’ın da olduğu yedi ile yarı olimpik yüzme havuzu yapmayı planlar.

Devrin Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürlüğü yer olarak Pınarbaşı’ndaki eski yüzme havuzlarının bulunduğu alanı seçer.

Alan henüz hazırlanıp yürürlüğe konulamayan Koruma Amaçlı İmar Planı kapsamı içinde olduğu gerekçesiyle belediye ruhsat veremez.

Yapılması gereken neydi?

Gençlik Hizmetleri İl Müdürü’nün belediyenin kapısını çalması, havuz yapımı için başka bir yer temini istemesi değil miydi?

Ama devrin müdürü Zeynel Akın öyle yapmadı…

Olayı Mehmet Erdem’e şikâyet etmekle siyasi alana taşıdı. Bundan sonrası tesisin iptaliyle sonuçlanan çekişme ve inatlaşmayla devam etti.

Aydın Belediyesi olayın sorumluluğunu yüklenmemek için yer olarak ilk önce tapusu sorunlu Karayolları eski araç muayene istasyonunun bulunduğu alanı gösterdi.

Alan imar yönünden tesis yapımına uygun hale getirilemeyince Mimar Sinan Mahallesindeki Hüseyin Aksu tesisleri üzerine yapılmak istendi.

Özlem Hanım izin vermekten son kertede vazgeçince havuz işi gündemden düştü ve rafa kalktı.

Devrin müdürü eseri Aydın’a kazandırmanın yollarını da aramadı. Mesela merkezde tıkanan olayı Tepecik, Çeştepe gibi belde belediyeleri ile aşabilirdi.

İnanıyorum ki, o belediyeler bu fırsatı kaçırmaz havada kapardı. Böylece tesis rafa kalkmaktan kurtulurdu.

Ama o belediyeler de CHP’li olunca Gençlik ve Spor İl Müdürü bu yolu tercih etmedi. Nedeni de makamı kaybederim korkusu…

İşte çocukları park ve bahçe havuzlarına mahkûm eden, Aydın’ı da gün geçtikçe kasabaya dönüştüren bu beceriksiz, ürkek ve vizyonsuz zihniyettir.

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA