Bir yerel gazetede yazılan köşe yazısında Efeler Kent Konseyi bünyesinde birçok dernek varken neden Atatürkçü Düşünce Derneği yok diye sorulmuş, aynı yazıyı paylaşan dernek Başkanı Sayın Günver Güneş’te aynı soruyu uzun zamandır sorduğunu ama kimseden cevap alamadığını yazmış. Aynı derneğin genel sekreteri olarak soruyu kendi değerlendirmelerime göre ben cevaplamak istedim.

Öncelikle durum tespiti yapmak lazım. Atatürkçü Düşünce Derneği Aydın Şubesi ilimizin en aktif derneklerinden birisidir. Çok sayıda üyesi vardır, etkindir, birçok öğrenciye burs vermektedir, çeşitli konularda her zaman duyarlılık gösterebilmektedir. Aydın’da bin’den fazla dernek içindeki en aktif üç beş dernekten birisidir. Ne yapmaz? Kaynaklarını gereksiz kullanmaz. Gereksiz beyanatta bulunmaz, birilerine yaranmak için yalakalık yapmaz, goygoyculuk hiç yapmaz. Yani tam anlamıyla dernekçilik yapar, gerçekleri söyler.  Ama ülkemizde ne yazık ki acı gerçekleri söyleyenleri değil, tatlı yalanları söyleyenler sevilir.

Kent konseyi nedir? Kent konseyleri, kentlerin sağlıklı gelişimi için gerekli unsurların başında gelmektedir. Konsey içindeki sivil toplum kuruluşları, kentin her türlü sorununu bire bir yaşayıp gördükleri için yapılması gerekenleri çok iyi irdeleyebilmektedir. Yerel yönetimler de bu konseyden gelen istekleri değerlendirip, kentlerini daha yaşanabilir bir yere dönüştürmek için çalışırlar. Sorunları yerinde ve yerel güçlerle birlikte çözmek en akılcı yoldur. Böylece sorunları sahiplenen ve çözümüne katkı koymaya çalışan bilinçli paydaşların oluşumu sağlanmış olacaktır. Toplumda haklara, yetkilere karşı duyarlılığın yaratılması ve gelişmesi için yerel konuşma ve tartışma merkezine elbette gereksinim vardır. Konsey içinde belediyelerden sadece sekreterya için yetkililer bulunur. Diğer üyelerin ne kadar çoğu STK’lardan gelirse o kadar verimli çalışırlar. Ülkemizde bu işi tam anlamıyla yapan birçok kent konseyi bulunmaktadır. Bursa Nilüfer gibi, İzmir Ödemiş gibi.

Bu kadar açıklamadan sonra kentimizdeki durumu gözden geçirelim. 2014 Haziran başında yapılan seçimlerle, Efeler Kent Konseyi oluşturulmuştur. Seçim büyük ölçüde demokratik bir seçim olmuştur. Efeler Kent Konseyi başkanı Sayın Tuncay Erdemir üçte iki çoğunlukla seçilmiş, yönetim kurulu listesi de büyük çoğunlukla kabul görmüştür. Ayrıca şimdiye kadar görülmemiş bir katılımın varlığı, Efeler Kent Konseyi’nin iyi işler çıkarmak zorunda olduğu görülmüştür. Seçilen yönetimin arkasında büyük bir desteğin bulunmasının yanında, karşısında olan bir grubun da bulunması, seçilenlerin daha dikkatli ve ciddi işler yapacağını bizlere inandırmıştır. Burada şunu da belirtmek isterim ki, Efeler Belediye Başkanı Sayın Mesut Özakcan’ın konuya büyük önem veriyor görünmesi memnuniyet verici olmuştur.

Efeler Kent Konseyi, bu kısa süre içerisinde çeşitli toplantılar yapmış, bu toplantılarda olumlu kararlar almış ve ilk çalışmalarına başlamıştır. Ama hızlı yapılan giriş ilerleyen zamanda yavaşlamış, bazı üyeler, konseyin çalışmalarına adeta el freni olduğu söylenmektedir. Kent konseyinin yapısal sorunlarının bulunması, çalışma sistemlerini oturtamaması, yeterli proje üretememesi, kendilerinin dahi görev çerçevelerini tam olarak anlayamamaları, üst düzey yöneticilerle sağlıklı iletişim kuramamaları, alt meclislerinin de sağlıklı çalışmaması, bu meclislerin görev tanımlarını bilmemesi ve görev tanımı dışında faaliyetlerde bulunması elbette başarısızlıkları da beraberinde getirebileceği söylenebilir. Ayrıca, gerek Kent Konseyi’nin oluşumunda, gerekse konseyin altında bulunan meclislerin oluşumunda yanlış sivil toplum kuruluşu tercihleri, başarısızlıkların ana nedenlerinden birisi olmuştur.

Ayrıca Kent Konseyi’nin bazı meclis üyeleri ve üst düzey bürokratlar tarafından vesayet altına alınmak istenmesi önemli bir sorundur. Böylece Konsey bir bakıma kendi kendine yön vermeye çalışan bir yapıya kavuşmuştur. Kent Konseyi’ni vesayet altına almak isteyenler, sanki belediyeye bağlı bir müdürlük gibi yönetmek istediklerinden, elbette etkin dernekleri değil de pasif dernekleri konseyde görmek isteyeceklerdir. Aksi durumda etkin ve ses getirebilecekleri dernekleri seçip başlarına bela mı alacaklardır? Al gülüm, ver gülüm. Sen, ben, bizim oğlan anlayışı ile gül gibi işlerini yürütmek varken kendilerini neden zora koşsunlar ki? Umarım 2016 yılındaki Kent Konseyi seçimlerinde daha ciddi düşünüp ona göre konseyi oluştururlar. Yoksa Kent Konseyi giderek Belediye Konseyi’ne dönüşecek, laf olsun diye çalışan bir yapı oluşacaktır. Benden söylemesi.