Dünyanın en sulak ve kaynakları bol 4 büyük adasından biri olduğu ileri sürülen Gökçeada’daki, 20 yıldan bu yana 80 yaşındaki Orhan Karatay’ın işlettiği kahve, dibek kahvesi ve sakızlı muhallebisi kadar, üzerlerinde notlar ve anıların yazıldığı binlerce kağıt parçasının asıldığı duvarlarıyla da ünlü. Gökçeada’ya yerleşmeden önce, İstanbul’da özel bir şirkette gemi kaptanlığı yapan Orhan Karatay, bu nedenle 40 yaşında yaptığı evliliğinin ardından, işi gereği 4 çocuğu ile bir süre Almanya’da yaşadı.
 
Emekli olduktan sonra İstanbul’a dönen Karatay, aradığını bulamayınca Gökçeada’ya yerleşti. Burada bir süre otel ve lokanta işleten Orhan Karatay’ın daha sonra açtığı kahvesinde yaptığı adaya özgü dibek kahvesi ve sakızlı muhallebisi ile kısa sürede ünlendi. Gökçeada’ya iki kilometre uzaklıktaki Zeytinli Köyü’nün eski Rum taş evleri ve arnavut kaldırımlarını geçerek ’Orhan Karatay Yeri’ne ulaşanlar, özel dibek kahvesi içip, sakızlı muhallebi yeminin keyfini çıkarıyor.
 
Güler yüzlülüğü ve içtenliğiyle tanınan, aynı zamanda manken Nefise Karatay’ın da babası olan Orhan Karatay’ın kahvesine 20 yıl önce gelen bir müşterinin, duyduğu memnuniyeti içeren duygularını ve notlarını bir kağıt parçasına yazarak duvarlarından birine asması bir geleneği başlattı. O günden bu yana ’Orhan Karatay’ın Yeri’ne gelenler, kahve duvarlarını, üzerlerinde not ve duygularını yazıp astıkları binlerce kağıt parçasıyla, hatta fotoğraflarıyla doldurdu. Not yazanların büyük bölümü memnuniyetini dile getirirken, aşklarını yazanlar da oluyor.
 
Orhan Karatay, duvarlara bugüne kadar 100 binden fazla not yazılı kağıdın asıldığını belirterek, "Belli zamanlarda duvardaki kağıtları, yenilerine yer açılması için çıkartıp koliler içinde saklıyoruz. Asılan kağıtlardan hiç biri atılmadı" dedi.