Değerli okuyucularım,sizlerden ayrı kaldığımız şu kısa zaman diliminde keşke hiç iş kazası yaşanmamış olsa idi…Ülkemizde maalesef her gün yeni bir iş kazası vakası yaşanmakta. 6 Aralık 2014 tarihinde , yani Dünya Madenciler gününden 2 gün sonra , Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde ruhsatsız işletilen kömür ocağında meydana gelen göçükte 1 madenci kardeşimiz Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Takvim 7 Aralık tarihini gösterdiğinde ise bir kara haber de Osmaniye'den geldi.Köşe yazımı hazırlamakta olduğum sırada , haber merkezimize gelen son dakika haberine göre Osmaniye'de krom madeninde göçük meydana gelmiş olup 1 madenci kardeşimiz daha vefat etmiştir. Oysa ki Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 Sayılı 'Madenlerde iş Güvenliği ve Sağlığı’ sözleşmesinin imzalanmasını uygun bulan kanun tasarısı daha üç gün önce 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nde TBMM Genel Kurulu'nda onaylanmıştı. Bu yazımda sizlere başımdan geçen bir anıyı paylaşmayı istedim ki gerek çalışan gerekse işveren yönünden İş Güvenliği konusunda ne kadar bilinçsiz olduğumuzu daha iyi anlatabilmek için…

Geçenlerde bir inşaatın yanından geçiyordum, ister istemez mesleğimin vermiş olduğu merakla ‘’Acaba inşaatta hangi güvenlik tedbirlerini alıyorlar? diye kendi kendime sordum, hatta bununla da yetinmeyip inşaatı biraz gözlemledim. Güvenlik ne kelime güvenliğin ‘’G ‘’sinden bile bahsetmek imkansızdı. Ne bir koruma tedbiri alınmıştı, ne de çalışanların kullanmaları gereken kişisel koruyucu donanımları vardı. İnşaatın dış cephesi sıvanıyordu ve inanın iskelenin iskele denecek bir hali de yoktu. Sanırım çok dikkatli izlemiş olacağım ki çalışanlardan bir arkadaş , (2.Katta hiçbir güvenlik tedbiri almadan, pencere doğraması takmaya çalışan arkadaşın ekip arkadaşı olmalı) ‘’Abi merhaba ev alacaksanız burası üç aya kalmaz biter, ultra delüks 400 bin TL diyorlar, istersen yetkili arkadaşın telefonunu verebilirim, buralarda idi ‘’dedi. Şöyle bir durdum ve ‘’Usta iyi hoş ultra delüks diyorsun da yukarıda hiçbir güvenlik tedbiri almadan çalışıyorsunuz ya düşerseniz’’ dedim. Aldığım cevap ne mi oldu ?

‘’Biz Türküz bize bir şey olmaz’’ gibi 90 ‘lı yılların klişe cevabı olmasa da , onu aratmayacak bir cevap geldi.

Son dönemde görsel ve yazılı medya aracılığı ile bir çok haber yapılmış olsa da, devlet büyüklerimiz hemen hemen her gün ekranlarda İş Güvenliği konusuna değinmiş olsalar da ve SOMA, ERMENEK felaketleri yaşanmış olsa da çalışan arkadaşın verdiği cevap ‘’Abi orası daha 2. Kat düşse de bir şey olmaz, o yüzden bir şey kullanmasına gerek yok, kullanmıyoruz , bizim bina çok katlı değil ‘’ oldu…

Bu cevap karşısında siz olsaydınız kendinizi nasıl hissederdiniz? İçimden geçen ilk düşünce,’ Binayı yaparken bu zihniyetle yapıyorsanız , size güvenip nasıl bir ev alalım oldu.’ Düşünsenize bir ev alacaksınız, güvenlik kültüründen yoksun inşaa edilecek belki de bu yüzden iş kazası ve ölüm yaşanmış olacak. Siz de ailenizle o yeni almış olduğunuz evde mutlu bir yaşam sürmeyi düşüneceksiniz. Siz mutlu olacaksınız fakat aldığınız yeni ev , belki de bir ailenin mutsuzluk kaynağı olacak , hayatlarında hiç unutulamayacak kara bir iz bırakacak… Kaza olmaz diye bir şey tabi ki de imkansız. Fakat en azından alınacak tedbirler ile kaza oluşma potansiyeli en asgari seviyeye düşürülebilir değil mi? Hele İnşaatlardaki ölümlü kazaların yüzde 43’ünün ‘yüksekten düşme’ sonucu meydana geldiğini düşünürsek… Biz İSG Profesyonellerinin amacının inşaat sektöründe yaşanan ölümlü kazaların azaltılmasını hedeflediğimizi çalışan arkadaş nerden bilsin?

Öyle görünüyor ki Ülkemizde güvenlik kültürünün oturması biraz zaman alacak, işverenin de çalışanın da zihniyetlerinin değişmesi gerekiyor. Biz İSG gönüllüleri yılmadan yorulmadan her platformda gerek verdiğimiz eğitimlerde , gerekse de dost meclislerindeki konuşmalarımızda hep bu güvenlik kültüründen bahsetmeliyiz. İnsanların belleğinde yer etmeli, bu kültür ile yaşamayı öğrenmeliyiz…

Bu arada her hafta Cumartesi günleri Aydınpost yazar kadromuzla Aydınımızın bir mahallesini ziyaret ediyoruz. Ziyaretlerimizin 9.Durağı Osman Yozgatlı mahallesi idi. Burada mahalle sakinlerinin sorunlarını ve sıkıntılarını dinledik. Sorunlarının çözümünde bir nebze dahi katkımızın olması bizi çok mutlu edecektir.

Yazımı noktalamadan önce altını çizmek istediğim bir husus var ,yukarıda anlattığım ve bizzat şahidi olduğum olaya benzer bir çoğunu hemen hemen her gün hayatımızda tanık oluyoruz.

Lütfen sevdiklerimizi uyaralım. Kendilerini düşünmüyorlarsa bile en azından ailelerini düşünsünler. Ailelerini öksüz , gözü yaşlı bırakmaya hiç hakları yok…

Unutmayalım ‘’ Önlemek, Ödemekten Ucuzdur ‘’

Yeni Somalar yaşanmasın….

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınpost etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

appstoreee.jpg     googleplay.jpg