Dünyanın büyük acılar çektiği topluluk ve toprak parçaları hiç şüphesiz halen bu acıları yaşamaya devam ediyor.

Hayat normal gözükse de bu onlar için her gün acı, gözyaşı ve kan demek…

Gözü para bürümüş insanların hedefi, zavallı, masum, çaresiz ve suçsuz insanlara işkence etmenin yanı sıra hedeflerine bir bir ulaşabilmek.

Filistin meselesinden insanlık ne kadar acı çektiyse, Batı Sahra’da da buna benzer acıları yaşadı insanlık…

Kamplarda büyük eziyet çeken, aç bırakılan, sefil edilen 165 bin mülteci insanlar, Cezayir hükümetinin Tindouf şehrinde tahsis ettiği alanda çadırlarda can çekişiyor.

Nedeni ise çok basit... Zengin fosfat yatakları yüzünden… Kapital dünya kuralları Batı Sahra’yı da etkisi altına almış durumda. Orada ya insanlık kazanacak ya da insafsızlık hüküm sürecek.

Ve en acısı Türkiye Batı Sahra’yı tanımıyor!

İsterseniz Batı Sahra sorununu şöyle bir hatırlayalım;

Batı Afrika’da Fas ile Moritanya arasındaki bölge, ilk kez Berlin konferansı ile 1884 de ispanya ya verildi. 1906 da ilk başkaldırı başladı. Zengin fosfat yatakları yüzünden Fas, Fransa ve Moritanya arasında bölüşülmeye çalışıldı ise de şimdilik İspanya perde arkasına çekilmiş durumda. Madenlerin işletilmesi hakkı karşılığında el altından Fas’ı destekliyor. Meşhur polisario gerillaları bu zavallı halkın bağımsızlık ümidi idi.

Fas, Cezayir ve Moritanya'nın üzerinde hak iddia ettikleri bir bölge… Şu anda Birleşmiş Milletler yönetiminde özel bir statüsü olsa gerek.

İŞTE O DRAM... >>>> VİDEO İÇİN TIKLAYIN >>>>>

OLAY TARİHSELDİR, İNSALCILDIR

Şu an Birleşmiş Milletlerin non-self governing states: kendini yönetmeyen ülkeler; listesinde olan; maalesef dekolonize olamamış nadir ülkelerden biridir Batı Sahra. Uluslararası hukukta vurgulanması olmazsa olmaz bir olay haline gelmiş olması; biz öğrencilerin tıpkı oyunlardaki gibi bir case, lay üstüne okuma yapıp, kendi çapımızda farz edip yazı yazmamızdan öte orada yaşayan insanları ve kendi kaderine kendisini tayin etme hakkı denem olayın * bir terimden ibaret olmasıyla gündemdedir. Oysaki bu olay tarihseldir, insancıldır...

İŞTE O ZULÜM... >>> VİDEO İÇİN TIKLAYIN >>>>

BÜYÜK BİR ADIM

Şubat 1976'da polisario özgürlük hareketinin yürüttüğü savaş sonucunda Batı Sahra Bölgesi Fas kontrolüne karşı bağımsızlığını ilan etmiş ve sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etmiştir. İlerleyen yıllarda; 1984 de Afrika Birliği ne kabul edilmesiyle uluslararası arena da tanınması konusunda çok büyük bir adım atmıştır. Ancak Fas, un ilişkileri de göz önünde bulundurularak incelenmesi gereken başka bir husus vardır ki; sadr ( the saharan arab democratic republic) un'e üye olamamıştır.

NE ÇABUK UNUTTUN

Halen Fas üzerindeki baskılar gittikçe artmaktadır. Son zamanlarda gelen en büyük tepki ise Kenya’dan gelmiştir. Sadr ile Formal diplomatik ilişkiler kurmuştur. her ne kadar Fas Kenya’nın bu işini uluslararası hukuka karsı çirkince bir çelişki" olarak tanımlıyor olsa da; biz Fas'a dönde kendine bak, ne çabuk unuttun sizin koloni zamanınızı demekten kendimizi alamıyoruz.

Bu tartışmalı bölgenin yüzölçümü 266 bin kilo metredir. Toplam tahmini nüfus 267 bin 405 kişidir. Bölgede Arapça ve İspanyolca konuşulur. Para birimi ise Fas dirhemidir.
Fas’a göre bölgenin bağımsızlığı söz konusu olamaz. Fasli bir diplomatın söylediklerine göre Batı Sahra konusu Fas için kırmızıçizgidir. Bir ölüm-kalım meselesidir.

BATI OYUNU

Fas’a göre polisario illegal islere karışmaktadır; uyuşturucu trafiği gibi işlere bulaşmışlardır. Özellikle 11 Eylül’den sonraki Fas iddialarına göre de polisario radikal İslami benimsemiştir ve cihadı benimsemiş gruplarla ilişki içerisindelerdir; yani polisario kontrolündeki Batı Sahra teröristlerin cirit attığı bir yer olmuştur. Ayrıca Batı sahradaki bağımsızlık hareketi yerel taleplerden doğmamıştır. Polisario Cezayir’in kullandığı bir gruptur (bu sebepten bazen algerisario olarak anılıyorlar). İddia ediyorlar ki; Cezayir’in diplomatik, finansal, askeri yardımları olmasa idi "batı sahra sorunu" diye bir şey olmayacak idi. Yani Batı Sahra sorunu dış-mihrakların çıkardığı bir şeydir.

Bir başka Fas iddiası da Cezayir’deki "sözde mültecilerle" ilgilidir. Fas’a göre Cezayir’in verdiği rakamlar abartılıdır; Fas’a göre bölgede 90 bin mülteci varken polisario ve Cezayir’e göre bu rakam 165 bin civarındadır. İlaveten bu mültecilerin tamamı "sözde sahravi" de değildir. Bunların aralarına 1980’lerde kendi ülkelerinden kaçan Tuareg ve Araplar da karışmıştır.

Dikkat ederseniz Fas’ın iddiaları İsrail ve Türkiye gibi ülkelerin kendi sorunlu bölgelerini yaklaşımlarına çok benziyor. Her 3 ülke de sorunlu bölgede yerli bir halk olduğu iddialarını reddediyorlar.

Diğer taraftan Polisario'nun iddiaları Fas’ınkilerin tam tersi neredeyse. Sahravi kimliklerini özellikle vurguluyorlar ve kendi kaderlerini tayin hakları olduğunu ileri sürüyorlar. Fas kendilerine en fazlasından otonomi önerirken onlar bağımsızlık dışında bir şey kabul etmeyeceklerini ancak yine de, bağımsızlık ve özerkliğin seçenek olarak sunulduğu bir referandumu kabul edeceklerini soyluyorlar. Fas’aysa Batı Sahra’nın bağımsızlığından söz etmeye imkan yok; kesin karsı çıkıyorlar.

CEZAYİR

Biraz da Cezayir’e değinelim. Cezayir’in Batı Sahra toprakları üzerinde herhangi bir hak iddiası yok. Fas Cezayir’in bölgeyi kontrol etmek istediğini, Polisario'nun Cezayir’in kuklası olduğunu iddia ededursun, Cezayir Sahravilerin bağımsızlık hakkı olduğunu ileri sürüyor. Cezayir’in bölgede çıkarları şüphesiz vardır; mesela en büyük rakipleri Fas yerine bağımsız ve dost bir bati sahra devleti üzerinden Atlantik'e ulaşım imkânı başlı başına bir kazançtır. Ancak diğer taraftan Cezayir’in bugünkü tutumu, geçmişte sergiledikleri davranışlarla oldukça paralellik gösteriyor. Cezayir daha önce pek çok sömürgeye bağımsızlık mücadelelerinde destek vermiş, bu yönden de pek çok ülkenin takdirini kazanmış. Cezayir’e göre Batı Sahra da bu idealizmin örneklerinden sadece biri.

Bir zamanlar Moritanya da bölge üzerinde hak iddia ediyordu. Hatta 1976'da bölgenin bir kısmini kontrol altına aldılar. Polisario'ya karşı giriştikleri savaş çok uzayınca 1978'de Moritanya hükûmeti bir darbe ile uzaklaştırıldı. Yeni yönetim Polisario'yla anlaşıp daha önce ilhak ettiği bölgelerden çekildi ve o günden bu yana Fas ve polisario arasında tarafsız bir tutum sergiliyorlar.

SORUN NASIL BUGÜNLERE GELDİ?

Peki, Batı Sahra sorunu bugünlere nasıl geldi? Efendim bölge 1884 Berlin anlaşmasından sonra İspanya sömürgesi oluyor. Ondan öncesinde bölgede sadece göçebe kabileler var, bunlar dönem dönem Fas sultanına bağlılık yemini ediyorlar ama bölgede tam bir otoriteden söz etmek mümkün değil.

1950lerde ilk önce Fas bağımsızlığını ilan ediyor. Fas milliyetçiler istiklal partisi öncülüğünde "büyük Fas" hayalini halka aşılıyorlar. Bu dönemde Fas sultanları hep istiklal partisi desteğiyle basta kalıyorlar. Tabi koltuk karşılığı istiklal partisinin programına uygun hareket etmek durumunda kalıyorlar. Bağımsızlıktan sonra ilk sultan kısmen de olsa bazı toprakların Fas’a katılmasına katkı sağlıyor. Zaten bağımsızlık mücadelesi surecinde gönülleri fethettiği için pek problem yasamıyor hüküm sürerken.

BATI SAHRA’YA GİRECEĞİZ

Bir sonraki sultan hasan 2'yse pek çok sorunla karşılaşıyor. Ordu ve istiklal partisi Hasan’ın büyük Fas hayaline ihanet ettiğini düşünüyorlar. İki defa kendisine karşı suikast girişiminde bulunuluyor. Suikast girişimlerinden kurtulunca halkın gözünde biraz buyuyor, Allah’ın onun ölmesini istemediğini düşünüyorlar. Hasan yine de zor durumda olduğunu biliyor. Bu dönemde Batı Sahra üzerindeki hak taleplerini Birleşmiş Milletler'e iletiyor, uluslararası adalet Divanı’na müracaat ediyor. Ancak mahkeme bölgenin self-determinasyon hakkı olduğunu, Fas ve Moritanya’nın bölgede herhangi bir hakları olmadığını hükmediyor. Bunun üzerine hasan tüm ülkesine seslenip Batı Sahra'ya gireceğiz, ya benimlesiniz ya da Fas’a ihanet ediyorsunuz diyor. İstiklal ve ordu el mahkûm Hasan’a destek veriyorlar.

ŞEHİT OLACAKLARI SÖYLENİYOR

Fas, Moritanya ve İspanya gizli bir anlaşma yapıyor Ekim 1975'te. Buna göre İspanya bölgeyi Moritanya ve Fas’a bırakacak, ancak karşılığında ülkenin fosfat rezervlerinin yüzde 35'ini alacak. Hasan 2 bu arada 350 bin Faslıya kendisiyle beraber Batı Sahra'ya yürümelerini salik veriyor. Fas’ın güney sınırına doğru bir yürüyüş başlıyor. Faslılara bunun cihat gibi bir şey olduğu, bu yüzden bir şey olursa şehit olacakları söyleniyor. Basın yürüyüşse katılanlara mücahit diyor.

165 BİN MÜLTECİ YAŞIYOR

Yürüyüşçüler sınıra geldiklerinde İspanyol askerleri hiçbir şey yapmıyorlar. Sonuç olarak Batı Sahra Moritanya ve Fas arasında bölüşülmüş oluyor. BM bu konuda bir say yapamıyor. Çünkü Fransa sürekli Fas aleyhine kararları veto ediyor. Her neyse, durum böyle olunca 1973'te kurulmuş olan polisario İspanya hedefleri yerine bu iki ülke hedeflerine saldırmaya başlıyor. 1976'da Sahravi Arap demokratik Cumhuriyeti’nin kurulusunu ilan ediyorlar. Ancak yönetim kadroları Cezayir’in Batı Sahra sınırında bulunuyor. Bu üçlü arasında çatışmalara başlıyor. Sahraviler bölgeden kaçmak zorunda kalıyorlar. O günden bu yana 90 bin ila 166 bin arası mülteci Cezayir’deki kamplarda yaşıyorlar.

1978'de ilk önce Moritanya çekiliyor. Moritanya bölgeden çekildiği zaman Fas onlardan kalan yerleri ele geçirmek için atılıyor. Bir yere kadar bunu gerçekleştirdikten sonra kendi kontrollerindeki Bölgenin sınırına 2 bin 700 kilometrelik bir duvar örüyorlar. Duvar sayesinde Fas’ın bölgedeki kontrolü pekişiyor.

1991'de Fas ve polisario arasında tam bir ateşkes uygulanmaya başlanıyor. O yıldan bu yana bölgedeki sorun diplomatik yönetmelerle çözülmeye çalışılıyor ancak genellikle Fas itirazları sebebiyle bir çözüme ulaşılamıyor.

DIŞ MİHRAKLARIN OYUNCAĞI

Son olarak söyle özetleyelim. Batı Sahra olayı kendi kaderlerini tayin etmek, kendi kültürlerini yasamak isteyen bir halk ile bölgeyi çıkarları için kullanmak isteyen faşist bir devletin mücadelesidir. Fas 'a göre sahravi diye bir şey yoktur, çöl kabileleri vardır. Fas’a göre polisario özgürlükçü değil, terörist bir örgüttür. Fas’a göre polisario dış mihrakların oyuncağıdır. Fas’ın suyuna giden, kendi kimliğini ifade etmeyen sahraviler iyidir, onlar zaten yüksek pozisyonlara da gelirler; bu yüzden Fas’ta ayırımcılık yoktur.