Türkiye’nin ballı bitki türleri açısından da gayet zengin olduğunu belirten Prof. Dr. Ferat Genç şu bilgileri verdi: 
 
"Avrupa kıtasında 12 bin bitki türünün olduğu belirlenmiştir. Türkiye’de ise tanımlanan bitki sayısı 9 bin 500 civarındadır. Yani Türkiye bitki türü zenginliği açısından neredeyse Avrupa kıtasına eş değer durumda. Üstelik bu bitki türlerinden en az 3 bini endemik türden. Yani sadece bizim ülkemizde yetişebiliyor. 
 
Türkiye’de göçer arıcılık son derece gelişmiş durumda. Bunun nedeni ise iklim çeşitliliğinin çok fazla olması. Ülkenin bir başında yaz mevsimi yaşanırken, bir başında kış mevsimi yaşanabiliyor. Ülkemizdeki kolonilerin 3 bin kadarı her yıl ülkenin bir başından bir başına yer değiştiriyor. Dolayısıyla bizim arıcımız göçer arıcılık yaparak bir kovandan yılda bir kaç defa ürün alma şansını yakalıyor. Ülkemizde Kars, Ardahan, Erzurum, Munzur’da çam, narenciye, akasya, üçgül, pamuk, kekik ve geven balı gibi değişik isimlerde çok çeşitli bal örnekleri bulmak mümkündür. Çam balının mesela dünyada rakibi yoktur ve en önemli ihraç ürünlerimzden bir tanesidir. Dünyada çam balı üretiminin neredeyse yüzde 80’ini Türkiye karşılıyor ve başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor." 
 
‘HASAT DÖNEMİ ÇOK ÖNEMLİ’ 
Doğu Anadolu Bölgesinin arıcılıkta önemli bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ferat Genç, Erzurum’un ise arıcılıkta geçit bölge özelliği taşıdığını söyledi. Tortum yolunun 30’uncu kilometresinde Ziraat Fakültesi’nin bal üretimini gerçekleştirdiği alanda 200’e yakın arı kolonisi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Genç, her bir kovanın 30 kilogram bal verdiğini belirtti. Arıcılıkta hasatın döneminin çok önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ferat Genç, bu dönemde dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı: 
 
"Öncelikle bal olgunluğa eriştikten sonra hasat edilmelidir. Yani arıcılarımız olgunlaşmamış, gözleri kapanmamış balı hasat etmemeli. Çünkü hasat olgunluğuna erişmeyen balın su oranı yüksektir. Bu tip balların kalitesi ve besin değeri düşüktür. Raf ömrü kısadır. Kısa sürede bozulurlar. İkinci olarak, bal hasadı sırasında arılara mutlaka kışlık yiyecek bırakılmalı. Bozulmuş, esmerleşmiş kullanılmaması gereken petekler kesinlikte atılmalıdır ve arılar yeni sezona hazırlanmalıdır. 
 
Hasattan sonra mutlaka arılara 20 gün süresince yemleme programı uygulanmalıdır. Bu şekilde genç koloni elde edilir. Yaz aylarından kalan arıların ömürleri çok kısadır. Ancak hasattan sonra yetiştirilen genç kadro 300- 400 gün yaşayabilmektedir. Diğer önemli bir husus ise hasattan sonra kolonilere varroa hastalığı ile mücadelesi yapmak durumundayız. 
 
Bu periyodik olarak uygulanması gereken bir işlemdir. Doğu Anadolu gibi kışları uzun ve sert geçen bölgede arılar yüzde 5’ten fazla varroayla bulaşık olarak kışa sokulmamalıdır. Böyle bir hata yapılırsa koloni kaybı yüzde 45’lere kadar ulaşabilir. Arıları kışlatmak için sahil bölgelerine götürmek avantajlıdır."(DHA)