Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın, yaptığı açıklamada; “Nisan 2015 itibariyle askeri, deneysel, araştırma, gemi tipi vb. özel santraller haricinde dünya üzerinde halen 437 çalışmakta olan, 65 adet yapımı süren ve Akkuyu’daki 4 reaktörün de içinde olduğu 164 adet yapımı planlanan atom santralı bulunmaktadır. Eğer hâlâ kamuoyundan saklanan kazalar yok ise, 1954 yılından itibaren dünyadaki santral yerleşkeleri içinde halen çalışan 437 santral ünitesinde sekiz adet çevreye zarar verecek büyüklükte kaza olmuştur. İngiltere-Windscale (1957),ABD-Three Miles Island (1979), Ukrayna -Çernobil-4 (1986),Japonya-Tokaimura (1999) ve Japonya-Fukushima -1., 2., 3., 4. üniteleri (2011). Fukushima kazası bir değil, dört santralın kazasıdır ve tehlike seviyesi olarak Çernobil kazasından daha büyüktür. Bu nedenle Çernobil kazasından sonra üç kaza üzerinden Dünya Sağlık Örgütü’nce ‘Bin ile on bin santral çalışma yılında bir’ şeklinde yapılan referans kaza sıklığı riski hesapları, Çernobil’den sonra oluşan 5 yeni kaza nedeniyle 2,7 kat ve ‘374 ila 3759 santral çalışma yılında bire’ yükselmiştir. Bunun daha anlaşılır ifadesi, var olan çalışan santrallerden herhangi birisinde 312 gün ila 8,6 yılda bir ortalama 4.7 yılda bir büyük kaza olabilir demektir.Türkiye her işletmeye soktuğu santral ünitesi ile 3,1 yılda kendisine çıkacak bu felaket piyangosundan bilet alacaktır. Akkuyu ve Sinop’taki toplam sekiz reaktörü bitince de bu piyangonun Türkiye’ye çıkma şansı sekiz kat daha artacaktır” dedi.

“SAĞLIKÇILARIN GÖRÜŞÜ ALINMADI”

Sağlıkçıların bu konuda görüşlerinin alınması gerektiğini kaydeden Aydın, “Bu riski alanlar Türkiye sağlıkçılarının görüşünü almamışlar, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun tavsiyelerini de kamuoyundan saklamışlardır. Tıpkı 1950'li yıllarda Söke Kisir köyü Beşparmak Dağları'nda açılan uranyum maden kuyularının üstün körü kapatıldığını ve bugün normalin 486 katı fazla radyasyon yaydığı, Kisir köyünde 10 kişiden bir tanesinin kanser olduğunu sakladıkları gibi. Yine Manisa Köprübaşı'nda işletilen ve şu an üstün körü kapatılan, halen etrafa normalin 143 katı fazla radyasyon yaydığı gerçeğini sakladıkları gibi. Oysa gerçek olan tek şey 2010-2013 yılları arasında Türkiye'de kanser vakaları yüzde 18 artarken; Aydın'da yüzde 42, Manisa'da yüzde 43 arttığıdır. Türkiye'ye nükleer santral yapımı kararı, Türk Tabipleri Birliği, halk sağlığı uzmanları, nükleer tehlikeye karşı sağlıkçılar ve kamuoyuna rağmen alınmış; siyasi bir karar olmakla birlikte, yürürlükteki seçim yasalarına göre oy kullanma yaşında olmayan veya nükleer santrale karşı olan 2011 Türkiye nüfusunun yüzde 63,9’u hiçe sayılmıştır. Ne yazık ki bizi yönetenler algı operasyonu yaparak bu ayıplı yatırımı topluma kabul ettirebilmek için çocuklarımızı nükleer santral tanıtım reklamlarında kullanmaktan bile çekinmemiş, utanmamışlardır. Nüfusun yüzde 36’sının oylarıyla iktidar olmuş bir parti, ülkenin büyük çoğunluğunun istemediği bir risk almıştır. Bunu vebali karara evet oyu için parmak kaldıranlarındır. Halen ÇED raporunun yürütmeyi durdurma ve iptal kararı sonucu kesinleşmemişken, 14 Nisan’da yapılan Akkuyu Nükleer Santralı projesi temel atma töreninin hukuki temeli yoktur. Dünyada uygulaması olmadığı için tasarımı hâlâ bilinmeyen ayıplı bir nükleer santralın, ayıplı yatırım kararının ayıplı bir uygulamasıdır. Türk Tabipleri Birliği ve Aydın Tabip Odası olarak halkımızın sağlığından kaygılı olduğumuzu bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyor, ilgilileri kararlarından vazgeçmeye çağırıyoruz” diye konuştu.