Birkaç gündür İzel ve Cenk Eren arasında yaşanan olaylarla çalkalanıyor magazin medyası... Önce İzel’in Bodrum’da kaybolduğu haberi bomba gibi düştü ortalığa... Cenk Eren ve Onur Gülmek’in işlettiği My Pavyon’da sahneye çıkmak için kente gelen İzel, konserden bir gün önce, kaldığı 5 Oda adlı otelden sabaha karşı bavullarını toplayıp ortadan yok olmuştu. Telefonlarını da kapatmış, dış dünyayla ilişiğini kesmişti.

Cenk Eren ve arkadaşları ünlü şarkıcıyı ararken birden İstanbul’da ortaya çıktı İzel ve bir televizyon programında Cenk için açtı ağzını yumdu gözünü... Cenk Eren’in ruh sağlığı bozulduğu için son günlerde herkesi kırmaya başladığını, buna dayanamayıp İstanbul’a döndüğünü söyledi. Sonra Eren’in açıklamaları geldi. O da İzel’in programında sadece 4 rezervasyon olduğu için geceyi iptal ettiğini söylüyordu. Peki gerçek neydi? Cenk’i arayıp bunu sorduğumda çok konuşulacak açıklamalar yaptı.

“İzzet inanır mısın ne olduğunu tam anlayamıyorum, ama birkaç gündür bana karşı yürütülen müthiş bir karalama kampanyası var” diye başladı söze ve şunları ekledi: “Ama bunca yıldır, bin bir emekle yaptığım kariyeri birkaç kendini bilmeze teslim edecek değilim tabii...”

Şu işi baştan bir anlatsana, her kafadan bir ses çıkıyor, birinci ağızdan dinleyelim bir de...
Önce İzel'den başlayalım... Yaklaşık 10 yıldır çok sıkı bir dostluğumuz var. Bilirsin ben müziğe âşık bir adamım, İzel'in sesini de çok beğenirim. Müzikten kopması, yaşadığı sorunlar bizi daha çok yakınlaştırdı.

Ne gibi sorunları vardı ki?
Bunlar İzel'i ilgilendirir. Ona destek olmak için elimden geleni yaptım. Ama sonunda beni öyle bir noktaya getirdi ki... Artık pişmanlık bile duymuyorum biliyor musun...

Bir de Onur Gülmek ismi dolaşıyor ortalıkta...
Onur, sıradan bir işletmeciydi. My Piyasa'yı açarken birkaç arkadaş tavsiye etti, görüştük, ocak ayında çalışmaya başladı yanımda. Heyecanlı, gelecek vaat eden bir gençti aslında. Ama o da pişmanlıklar listeme geçti ne yazık ki.

Peki herkes hatalı, bir sen misin 'ak kaşık'?
Önce karakterleri tanıttık, şimdi olaya geliyorum... Kim ak kaşık, kim değil sen karar ver...

Onur Gülmek, My Piyasa'da gösterdiği performansla iyice gözüne girmiş Cenk'in. Onun diğer mekânlarında da tam yetkili olarak çalışmaya başlamış. Hatta Cenk ona küçük bir hisse bile vermiş. "Ama benim bu iyi performans olarak algıladığım çalışması sadece güven sağlamak ve göz doldurmak içinmiş" diyor. Peki bunca yıldır bu piyasanın içinde yaşayan bir insan neden bu kadar kolay kanmış her şeye? Cenk'e bu soruyu sorduğumda "Ben sadece işimi yapıyor, şarkılarımı söylüyor, başka bir şeyle ilgilenmiyordum" diyor. Zaten araya albüm çalışmaları girmiş ve kulübün yönetiminden iyice uzaklaşmış. "Bütün bu karmaşanın arasında bir gün ne oldu biliyor musun?" diye sordu.. "Nereden bileyim, Nostradamus muyum?" deyince, yanıtı şöyle oldu: "İzel bir gün gözyaşları içinde bana bir itirafta bulundu. Onur'a olan ilgisi sadece dostlukla sınırlı değilmiş..."

Sen de çok kibar anlatıyorsun... Yani âşık mı olmuş...
Bu kadarını bile söylemem sana etik gelmeyebilir...

Neden söylüyorsun o zaman?
Devamını dinle, bana hak vereceksin... Biri en sevdiğim arkadaşlarımdan biri, diğeri dostum, işletmecim... Doğal olarak bu ilişkinin başlamasına çok sevindim ve ikisini de destekledim.

Demek kimsenin haberi olmadan gizli bir aşk başlamış...
Ama öyle gelişmedi işte olaylar. Onur hep daha büyük hedefler peşindeydi. Tahminim şu ki, İzel ona yetmedi... Bu kısmı beni ilgilendirmez ama...

Haziran ayında Bodrum'da My Pavyon ve My Piyasa'yı açmış Cenk... Onur Gülmek, Ali Sayar ve Sabi Totah'la işletmelerin başındaymış. İzel'i de sahneye çıkarmak istemiş ve 28 Haziran tarihi için anlaşmış eski dostuyla. "İşletme ortaklarımızdan özellikle bunu rica ettim, onlar da beni kırmamak için kabul ettiler" diyor. Günlerce ilan vermişler ama tek bir rezervasyon gelmediği için geceyi iptal etmek zorunda kalmışlar Cenk'in anlattığa göre...

Ama İzel senin kulübünde çıktı sahneye...
Çıktı tabii... Ben vazgeçmedim ondan. Ortak bir program yaptık, konuk sanatçı olarak sahneye aldım, 5 şarkı söylettim. "Haftaya tek başıma çıkayım" dedi onu da kabul ettim. 12 Temmuz Perşembe günü için yeniden ilanlar verdik. Ne yazık ki sadece 4 kişi rezervasyon yaptırdı.
Tarih 11 temmuz Çarşamba... Yani İzel'in sahneye çıkmasından bir gece önce... Onur Gülmek, Cenk ve İzel Ortakkent'te balık yiyorlar. Daha sonrası bir gece kulübü, oradan da bir başkası... Yanlarında Süreyya Yalçın, onun erkek arkadaşı ve Kenan Erçetingöz var... Sabaha karşı saat dörtte Cenk hepsiyle vedalaşıp eve gitmek için masadan kalkıyor. Süreyya da "İzel'i oteline ben bırakırım" diyor...

Bu arada İzel'in haleti ruhiyesi nasıldı? Programı ikinci kez iptal edildiğine göre...
Morali bozuktu ama yine deneyeceğiz diye söz verdim, gönlünü aldım ve eve döndüm.

Ama sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gelen telefonlarla kâbus başlamış. Önce İzel'in gün doğmadan otelden ayrılıp bir taksiyle otogara gittiğini duymuş Cenk. O saatten itibaren her şey onun için bir korku filmi tadında gelişmiş... ‘Kaybolan ünlü şarkıcı'nın esrarı internet sitelerine ve gazete sayfalarına düşene kadar...

Peki Onur Gülmek'in bu kaybolma macerasındaki rolü ne?
Onu bilemem ama şu kadarını söyleyeyim, Onur zamanla en yakın dostlarımdan biri olmuştu. Bodrum projesi gündeme gelince ayrı ayrı evler tutmak yerine tek ve büyük bir yer kiraladık. Onur, kız kardeşi, şoförüm ve üç personelle birlikte yaşıyorduk...

Kocaman ev herhalde, pansiyon mübarek...
Öyle ama birlikte yaşayınca özel hayatlar ortaya dökülüyor. Bu konuda Onur beni çok fena hayal kırıklığına uğrattı... Belki toparlanır diye susuyordum.

Nasıl yani?
Çok yakın bir arkadaşımızın eski eşiyle benim evimde birlikte olması olayın patlama noktasıydı.

Kimin eşi... Asıl bomba bu galiba...
Hiç ısrar etme İzzet, asla söylemem... Umarım beni bu ismi açıklamaya mecbur etmezler. Çünkü yaşananlar hiç hoş değildi. Ya, bir de işin garip tarafı şu, ne tesadüftür ki bütün yaşananlar ayın 13'ü, cuma günü oldu...

Diyorsun ki sanki 13. Cuma'nın laneti gerçek oldu...
Aynen... Onurla ciddi bir şekilde tartıştık. Benim kitabımda boşanmış bile olsa eski bir dostun karısıyla beraberlik yazmaz... O da özel hayatına karışmamamı istedi... Çok çirkindi konuşması...

Sen de kovdun...
Öyle demeyelim de evimden hemen ayrılmasını istedim. Ve Onur gitti...

Bu arada İzel de kaçmış Bodrum'dan...
Evet, işte o kayıp haberleri filan çıktı sonra bir baktım ki televizyona çıkmış ağlıyor, benim için ‘ruh sağlığı bozuk' filan gibi laflar ediyor. Gözlerime inanamadım.. Benim öpüp, koklayıp, "Üzülme" dediğim arkadaşım...

O İzel oluyor...
Onur'un benim evimden ayrıldığını duyunca kariyerini korumak için ve karşılıksız aşkının da şiddetiyle bana ve Onur'a leke sürmeye çalışıyor... Bildiğin Bizans oyunları yani.. İçinde daha çok entrika var ama hepsini anlatmaya vaktimiz yetmeyebilir. Gerçekten de bütün bu olanlar inanılır gibi değil. Yani dost diye karga mı beslemişim ki gözümü oyuyor?

Bunun cevabını ben veremem ama olay birden büyüdü...
Hepsi asılsız karalamalar. Çirkin ithamlar bunlar. Ben bu çirkeften yüzümün akıyla çıkarım. Ama düştüğü yerden kalkmaya çalışırken ona uzanan ele çamur atan ve şöhret basamaklarını başkalarının üzerine basarak tırmanıldığı zanneden bu iki küçük kahramana yazık oldu.

Valla kitap gibi konuştun...
Ne yapayım başka İzzet... İzel'in son zamanda Hande Yener ve Çelik'le yaşadıklarından sonra sıradaki kurbanın ben olduğunu düşünmekte haksız mıyım! Ayrıca bu hallere düşmesinden gerçekten büyük üzüntü duyuyorum...

İzel'in günde 8-10 antidepresan aldığı söyleniyor. Doğru mu bu?
Umarım düzelir...

Peki bütün bu gelişmelerden sonra Onur'un tavrı ne oldu?
En komiği de o... Ben onu evimde istemediğimi söyledim, ama işi de bırakmış. Bunu da en son ben duydum. Allah yolunu açık etsin, ne diyeyim...

Anlatırken Cenk o kadar doğaldı ki bir kez olsun teklemedi. Gözlerinde bunun ne ilk ne de son hayal kırıklığı olduğunu bilen bir ifade vardı, ama her şeye rağmen gülümserken "Kafese kapandım anahtarı al. Bülbülün olurum gülüm kasetimi almayı unutma İzzet" diye mırıldanıyordu.