Eğer masadakilerden birisi şike yaparsa ya da etik değerlere aykırı davranırsa doğal olarak o masadan sonuç çıkmaz. Nitekim terör örgütü ile yürütülen görüşmelerden sonuç alınamadı.
 
Çünkü karşımızda bir terör örgütü var ve tek bildiği şey şiddet.
 
Stratejisi de kan dökerek sonuca gitmek. Bu noktada bir yanlışı da not edelim. PKK ile görüşmelerde yapılan temel bir yanlış vardı. Tüm dünyada terör örgütleri ile mücadelede müzakereler bir aşamadır.
 
Ancak müzakerenin zamanlaması önemlidir. Başka bir ifadeyle örgütler tüm unsurları ile çembere alınır, açık bırakılan küçük bir kapıdan sizin istediğiniz şekilde ve silah bırakarak çıkar. Masaya geleceği zamanı şart koşacak ya da tehdit edecek hali kalmamış olur.
 
Yani bir elinde silah, bir elinde çiçek olmaz.
 
PKK ile görüşmeler, mücadelede bir yere kadar gelip örgütün belini kırmadan yapıldığı için başarılı da olamadı. Ama hükümetin elini güçlendiren bir sonucu da yok değil. Gelinen noktada PKK'nın silaha sarılması için hiçbir gerekçesinin olmadığını herkes gördü.
 
Mevcut tablo şu: Ankara PKK sorununun terörle mücadele safhasında etkili bir planı uygulamaya koydu. Nitekim ilk kez hava operasyonlarından etkili sonuç alınıyor. Dün Başbakan Erdoğan da açıkladı. PKK'nın son günlerdeki agresifliği bundan.
 
Detaya inersek; bugüne kadar yapılan hava akınlarında uçaklar gider bir yerleri bombalar ve dönerdi. Uzunca bir süre yeni hava akını olmazdı. Şimdi ise yeni bir istihbari yöntem uygulamada.
 
Hava akınları sürekli ve sürpriz yerlere yapılıyor. Böyle olunca örgüt ciddi kayıplar verdi. Lojistiği kesildi. Kulislere göre PKK'nın kaybı üç rakamlı sayılara ulaşıyor. Hatta Karayılan başta olmak üzere PKK yöneticileri kendilerine yönelik nokta operasyonlarından çekindiği için görüntü vermiyorlar.
 
Öte yandan ABD ile dünyanın en etkili insansız hava aracı olan Predatorlar için mutabakat sağlandı.
 
Ankara, 'Terörle mücadele ciddi bir iştir; örgüt, ciddiyetimizi görecek' düşüncesinde. Bu kapsamda sürprizlere de hazırlıklı olmak lazım. Ancak bu tercih 'Tekrar 90'lara dönülecek, sorun silahla çözülecek!' demek değil.
 
Bugün 90'lara dönen devlet değil örgüt. Sivillere yönelik eylemleri de bu dönüşün delili.
 
Ankara, elinde silah olan örgüte karşı mücadeleyi kararlı bir şekilde yaparken eğer Meclis'e gelir ve irade ortaya koyarsa BDP ile de müzakere edecek. Ama yakın gelecekte ne İmralı ne de örgütle bir temas olacak.
 
Bu konuda kararlılık net.
 
PKK cephesi ise devleti silahla tekrar masaya çekmeyi planlıyor. Amacı artan şehitlerle kamuoyu baskısı oluşturup iktidarı dize getirmek. Bu amaçla sivil kayıpların çok olduğu kanlı saldırılara girebilir. Ayrıca mevsimsel faktörler sebebiyle bu planı uygulayabileceği maksimum 50 günü var. Sonrasında ağır kış şartları nedeniyle kış üslenmesine çekilecek.
 
Fakat hükümetin ne olursa olsun örgütle masaya oturmak gibi bir niyeti yok. Sağdan soldan 'Şehitler gelmesin de ne olursa olsun' tarzı telkinlere rağmen hükümet kararlı. Önümüzdeki süreçte terör belasından kurtulmak için ne gerekiyorsa yapılacak. Başkentin havasına bakarak şunu da söylemek mümkün: PKK saldırdıkça hükümetteki kararlılık da artıyor. 
 
Yavuz Arslan'ın yazısı...