Sıcak ve bezgin bir haziran gecesi. Bodrum'da bütün gün esen fırtına başta ağaçlar olmak üzere herkesi sarhoşa çevirmiş durumda. Hem de hiçbirşey içmeden... Ertesi gün iş var Bodrum'dan İstanbul'a geleceğim o yüzden erkenden yatıyorum. Yatmadan önce her zamanki gibi evin tüm kapılarındaki alarmı kuruyorum.

Ancak uyumak mümkün değil. İçimde tuhaf bir huzursuzluk var. Yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyorum.

Gece saat ikiye doğru..
Alarmdan tuhaf bir ses geliyor. Bir alt kata inip alarmın başına geçiyorum. Bir tuhaflık var. Alarm ötmüyor ama içeriye bir uyarı sesi veriyor. Bir kapı açık ya da bir kapıdaki alarmın pili bitiyor olmalı. Kapıları tek tek kontrol ediyorum. Gecenin bir yarısı susamışım buzodalbının kapağını açıp su içiyorum. En üstte salonun kapısına uzaktan bakıyorum kapalı. Yanına gitmeye üşeniyorum. Alarmın başına geçip kurmaya çabalıyorum ama bir türlü kurulmuyor. Bayağı bir uğraşsam da nafile, kurulmuyor meret bir terslik var. 'Yarın muhakkak servis çağırıp baktırmalıyım' diye bir üst kata yatak odasına çıkıyorum. Bir kaç saat sonra gün doğacak ve ben erkenden kalkıp işe gideceğim.

Böyle şeylere inanır mısnız bilemem ama bir tuhaf hayvani his gecenin karanlığında kendi yatağımda beni esir alıyor.

Huzursuzum.!
Yatakta dönüp duruyorum. Huzursuzluk var ama adı yok. Uyku tutmuyor. Bir ara dalıyorum. Bilmem size olur mu zaman zaman uykudayken odada bir başka kişinin olduğu hissi. Hani şu tüylerinizin diken diken olduğu anlar. Bir ürpertinin görünmez bir rüzgarın teninizi yalayıp geçtiği tuhaf durumlar...

“Uykuda mıyım yoksa rüya mı?!” Gece karman çorman.
Gözlerimi aralıyorum. Uyandım mı yoksa başka bir rüyanın içine mi girdim? Odada sanki birisi var. Yatakta arkamı dönüyorum. Yaklaşık iki metre ötemde birisi giyinme dolabımın kapağını açmış bana srıtı dönük olarak bir şeyler yapıyor.

DANNNN!
İnanamıyorum.

Bu bir rüya mı , gerçek mi?

Bir an tereddüt ediyorum. Arkadan çok net görüyorum. Elimi uzatsam tutacağım. Bir anda olayın dehşet veren gerçekliğine varıyorum. Odada birisi var.

Benim odamda.

Gizlice girmiş.

Dolabımı karıştırıyor.

Hırsız var!!!
Panik halinde 'ulan' diyorum, 'hırsız laaaayyyyynnn' diye gırtlağımdan bir ses çıkıyor. Bir anda bana dönüp bakıyor ben yatakta ters bir hamle ile dönüp ayağa kalkıyorum zaten benden kısa ama şu an yatağın üzerinde ayaktayken en az iki katı büyüklükteyim. Uçsam hırsızı yakalayabilirim.

Bir anda durumun farkına varıyor panik halinde kaçmaya başlıyor. Altımda don üzerimde 'che tişörtümle yataktan fırlayıp hırsızın arkasından merdivenlerden koşmaya başlıyorum. O kadar öfkeliyim ki boğazımdan abuk sabuk küfürler duyuluyor. Çok çevik ama ben de her an yakalamak üzereyim. Elimi uzatıyorum çevik bir hamle ile kurtuluyor. Hızla bir kaç saat önce üşenip bakmadığım salon kapısından fırlayarak çıkıyor. Küfrederek koşuyorum arkasından. Yakalayamıyorum. Evin içinden paralel yönde koşuyorum. Diğer kapılar kilitli olduğu için açamıyorum. Hemen ışıkları yakıyorum. Bahçenin ışıklarını da.

Terasa çıkıp bağırıyorum karanlığını içine ulur gibi hırsla bağırılıyorum. “Ananınızı avradınızı s.... uuulaaaaayyyynnn!!!' Sesim gecenin karanlığında yankılanıyor. Hırsımı alamayıp bir kez daha bağırıyorum..

Saate bakıyorum 04.00. Elimde feneri alıp etrafa bakıyorum arada bir geceye doğru ana avrat sövüyorum. Sinirlerim boşalıyor. Bir süre gidip oturuyorum merdivenlere...

Evet benim de evime hırsızlar girdi.
Etrafı hızla kolaçan ediyorum. Labtop gitmiş ama kablosunu katlayıp koymuşlar alamamışlar. Cüzdan yok. Dolaplar açık 2-3 ayakkabı çalmışlar, en sevdiğim lacivert deniz şortumda gitmiş. Zaten yazlık bir evde başka çalacak bişey de yok. Ne olabilir ki? (Sonaradan öğrendiğime göre bu yüzden özellikle ev sahipleri eve geldiklerinde hırsızlar yazlık evlere ziyarete geliyormuş!)

Etrafa hızla göz gezdirirken jandarmayı arıyorum. Sonra hırsızların teğet geçtiği güvenliğimi sağlayan arkadaşlarım kalabalık bir şekilde geliyor.

İnsanın evine hatta yatak odasına ilk kez hırsız girdiğinde ilk anda bir şok yaşadığı kesin.

Olay kısa sürede duyuluyor. Öğleye doğru bir arkadaşım 'Vursaydın ya oğlum!' diyor.

Gülüyorum. 'Abartma yanlış eve girdiler sadece...' diyorum.

C.S.I Jandarma geliyor. Zabıtlar tutuluyor, parmak izleri alınıyor.

Arayan eş dosttan bir kısmı kızıyor. 'Çaktırmasaydın uyuyor gibi yapsaydın ya ' diyorlar.

Olay anı aklıma geldikçe üzerimde hala bir ürperti var ama her an azalıyor. Sonra kendime kızıyorum.

“Bir parça daha soğuk kanlı hareket etseydim adamlara 5-6 savaş görmüş bir savaş muhabirinin evini soymaya kalkmak neymiş hakkıyla gösterebilirdin” diyorum.

İçinde son 10 yılımın bütün gezdiğim ülkelerinden çekilmiş fotoğraflarımın olduğu binlerce şarkıyı günlerce eklediğim yetmezmiş gibi yeni iki kitap ve bir senaryo çalımamın kayıtlı olduğu yadigar labtop'ım yok artık. Satılmayacak kadar eskiydi oysa. Zaten evin sigorta taksitlerini de yıllardır kuzu kuzu ödediğim için derdim giden malda değil. Üstelikoturup ağlayacak da değilim. Tam tersi aklıma geldikçe gülüyorum.

“Acaba bilgisayarı açtıklarında karşılarında Emniyet İstihbarat Dairesi hakkında yapılmış en kapsamlı araştırma dosyalarını gören hırsızlar ne düşünmüşlerdir?” diye düşünüp düşünüp, gülüyorum. Hele sonraki kitap hakkındaki notlarımı gördüklerinde nasıl bir boka bulaştıklarını düşündüğümde hırsızlara gülmek yerine daha çok acımak geliyor içimden.
Bakalım altından kalkabilecekler mi?
Zira bu sefer hırsızlıklarının pek de öyle sessiz sedasız soyulan 'zengin' evlerine benzemeyeceği kesin...

Gördüğünüz gibi ülkemizdeki ekonomik kriz hiçbirimizi teğet geçmiyor. Başıma gelen bu hırsızlıktan sonra herkes kendi başından geçen tuhaf hikayeleri anlatıyor. Ne de çok hırsız var ve ne de çok insanın evi soyulmuş! Şaşırmamak mümkün değil.

Benim ise hala yatak odasında hırsızı ilk gördüğüm anki ürperti bir rüzgar gibi tenimi ürperterek geçiyor. Bu sefer yakalayamadım belki ama bir dahakine arkadaşlarımla berebar hırsızları yakaladığımızda çok güzel planlarımız var bakın.

Muhtemelen cüzdanımı çalıp kimi soyduklarını artık öğrendikleri ve labtop'ımı da açtıklarında karşılarına otomatik olarak www.dipnot.tv sayfası açılacağı için müstakbel hırsızlar da bu yazıyı okuyorlar.

Değerli hırsızlar!
Ben nedense başta bölge sorumlusu Jandarma görevlilerine ve Emniyet teşkilatına çok güveniyorum. Eminim en az benim kadar onlar da bilgisayarıma ve içindeki bilgilerime bir an önce kavuşmamı istiyorlardır. Yani siz değerli hırsızlara ummadığınız kadar kısa bir süre içinde ulaşalacağına inancım tam.

Ha, bu yazıyı okuyup okumayıp beni bir kez daha ziyaret etmek isteyen hırsızlara da bu vesile ile küçük bir tavsiyem var. Karşınızda evi soyulmuş tecrübeli ve şerbetlenmiş bir mağdur var.

Üstelik bu sefer ürperip ağzımda küfür geveleyerek evin içinde hırsız kovalamak yerine onlara şahane süprizlerim de var.

Yani şimdiden, hepimize geçmiş olsun!

dipnot.tv