Kuşadası"na bağlı Güzelçamlı Beldesi"nde bulunan Büyük Menderes Deltası Dilek Yarımadası Milli Parkı, doğa ve yaban hayatı sevenler için Türkiye'nin en güzel mekanları arasında gösteriliyor. Dilek Yarımadası Milli Parkı'nı diğer parklardan ayıran en önemli özelliklerin başında ise piknikçilerin, ziyaretçilerin ve turistlerin yakınına kadar gelen yaban domuzları geliyor.
Kuşadası Milli Park Şefi Erdinç Kutsal, sahip olduğu fauna ve florasıyla milli parkın Türkiye"nin en önemli doğal miraslarından biri olduğunu belirterek, yaban domuzlarının da bu kapsamda büyük ilgi gördüğünü söyledi. Domuzların insanlara hiçbir zararı bulunmadığını ve insanlarla beraber piknik yapıp, yiyeceklerini ortak olduğunu belirten Kutsal, “Milli Parkımızın en büyük özelliği domuzların insanlarla piknik yapması. Bu da turistlerin ilgisini çekiyor. Milli parkımızda ayrıca 28 çeşit memeli, 42 çeşit sürüngen var, karakulak, tilki, oklu kirpi, sincap, yaban domuzu başlıca hayvan çeşitlerimiz. Burada bir de yaşayan yaban atlarımız ve ineklerimiz var” dedi.
Yaban domuzlarının milli parktaki önemine değinen Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü de, “Kuşadası Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı"nın yaban domuzları vardır. Burada yaşayan domuzların yaşamları, diğer alanlardaki domuzlardan daha farklıdır. Diğer bölgelerdeki domuzlar genellikle insanlarla karşılaşmamak için gece aktif olurlar, Kalamaki domuzları ise yabani olmasına karşın gündüz insanlardan kaçmazlar. Bunun en büyük nedeni de, piknik yapılan günübirlik kullanım alanlarında ziyaretçilerin atmış oldukları yiyecek artıklarını yemeleridir. Milli Parkta avlanma yasağı olduğundan, buraya gelen insanların kendilerine zarar vermeyeceğini bilen domuzlar, yaşam garantisi içinde serbestçe insanların arasında dolaşmaktadır. Gelen ziyaretçiler aynı kedi-köpek gibi aralarında dolaşan domuzları eliyle beslerler. Tabi bunlar kesinlikle doğru bir davranış değildir. Yaban hayvanları kendi doğal yaşam alanlarında beslenmesi gerekir. İnsan eliyle beslenmeye alışan domuzlar, kendi doğal beslenme alışkanlıklarını yitirmektedir. Domuzlar kendilerine zarar gelmediğini anladıkları için insanlara yaklaşmaktadır. Ancak sonuçta bunlar yaban hayvanıdır. İçgüdüsel bir hareketle ne yapacakları belli olmaz. Bazıları insana zarar da verebilir. Özellikle çocukların yaklaştırılmaması gerekir. Ayrıca yabanıl memelilerden insanlara parazit ve hastalık yapıcı mikroorganizmalar da geçebilir” diye konuştu.
Son domuz gribi vakalarından sonra bir kısım insanların domuzlara taş atarak zarar vermeye başladığını ifade eden Sürücü, şunları söyledi: “Ziyaretçilerin bu konuda da duyarlı olması gerekir. Bilim adamlarının açıklamalarına göre yaban domuzlarının domuz gribini yayma olasılığı çok düşüktür. Aynı zamanda virüslerin soğuk ve rutubetli ortamlarda daha fazla dayandıklarını, güneş ışınlarının bol olduğu ortamlarda ise yaşayamadıklarını bilim adamlarının açıklamalarından öğrenmekteyiz. Domuzlar Milli Parkta, kendi ağırlıklarından daha fazla olan çöp konteynerlerini devirerek, içindeki yiyecek artıklarını yemektedir. Çok güçlü hayvanlardır. Halk arasında “Domuz gibi kuvvetli” sözü vardır. Sıcak yaz günlerinde susuz kalan bazı yaralı domuz mozaları kentlere inmekte, bunları yakalayıp önce veterinerlerimize yaralarını pansuman ettirerek, tekrar doğal yaşam ortamlarına bırakmaktayız”