Yargıtay, botoks operasyonu sonrasında “estetik ameliyatla” bile düzeltilemeyecek komplikasyon gerçekleşen hastanın açtığı dava üzerine, doktordan “operasyon öncesinde hastasını bilgilendirdiğini” ispatlamasını istedi.

Kırışıklıklarından kurtularak gençleşmek için “botoks” yaptıran hasta alerji olunca soluğu adliye aldı. Doktordan özensiz ve kusurlu davranışları sonucu oluşan zararın karşılanması isteğine Yargıtay’dan hastaya müdahalenin komplikasyonlar konusunda aydınlatılıp aydınlatmadığını ispat etmesi istendi.
Yüzündeki gülümseme çizgi ve kırışıklıkların giderilmesi için bir kliniğe başvuran kadına Doktor H. tarafından yüzüne dolgu malzemesi enjekte edildi. Kısa süre sonra gençleşmek isteyen kadının yüzende çeşitli reaksiyonlar oluştu. Yeniden kliniğe gelen kadına, doktoru H., iyileştirme vaadi ile müdahalelerde bulundu ancak, her seferinde durumu daha da kötüleşti, yüzünde kalıcı yumru kütleler, çöküntüler ve morluklar oluştu. Bunun üzerine çeşitli doktorlara giden kadına, uzmanlar ‘cerrahi müdahale ile dahi iyileşme şansı olmadığını’ belirttiler. Gençleşmek uğruna yüzünde derin izler oluşan kadın, uğradığı zararın maddi olarak karşılanması için yüzüne dolgu malzemesi enjekte edilen kliniğe ve doktora dava açtı.

-DOKTOR RİSKLERİ ANLATIP ANLATMADIĞINI KANITLAYACAK-

Davacının şikayeti üzerine Doktor H., Tabip Odası Onur Kurulu’nda ifade verdi. Savunmasında, hastasına yapılacak işlemin ayrıntılarını anlattığını belirten doktor, “dolgu malzemesinin doğal bir madde olduğunu söylediğini, ancak her maddenin alerji yapma riski bulunduğunu anlattığını” ifade etti. Hastasını nadir de olsa bir komplikasyon oluşabileceği konusunda uyardığını, ancak böyle bir yan etki oluşması halinde tedavi edilebileceğini anlatan Doktor H., ancak söz konusu bilgilendirmenin yazılı olarak yapılmadığının ve onama belgesi alınmadığına dikkat çekti.

Tabip Odası Onur Kurulu’na verilen ifadeleri değerlendiren Kadıköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi ise davacının tazminat talebini reddetti. Karara itiraz üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin gündemine gelen dosya yeniden incelendi. Daire, Doktor H.’nin, hastasına müdahalenin komplikasyonları konusunda aydınlattığını yazılı belge ile ispat edemediğine dikkat çekti. Oluşan komplikasyonların tedavisinin de mümkün olmadığını belirten Daire, yerel mahkeme tarafından davalı doktorun, hastasını aydınlatma borcunu yerine getirip getirmediğinin tartışılmadığını vurguladı. Daire’nin kararında, yerel mahkemenin “eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulamayacağı” ifade edildi. Davacının yüzünde oluşan yumruların, Adli Tıp Kurumu ve Tabip Odası Onur Kurulu raporlarına göre bir komplikasyon sonucu oluştuğunun anlaşıldığının ifade edildiği kararda, doktorun hastasını yapılan uygulama sonrasında yeterli bilgilendirme yapıp yapılmadığının araştırılması istendi.

Ayrıntılı ve gerekçeli raporun tanzim edilmesi gerektiğine dikkat çeken Yargıtay, kararın elde edilen bilgiler ışığında verilmesi gerektiğini belirtti. Daire, yerel mahkemenin davayı reddeden kararını da hasta lehine bozdu.