Anadolu Üniversitesi (AÜ) Eczacılık Fakültesi Eczacılık Teknolojisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yasemin Yazan, tüketicilerin doğal kozmetik ürün alırken üzerini iyi okuyup öncelikle deneme boyutunu kullanmaları gerektiğini söyledi.

AÜ Sağlık Enstitüsü Müdürü, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Kozmetoloji Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Dr. Yazan, 1970'li yıllarda tüketicilerin doğal ürünleri kullanmayı tercih etmeye başladığını, doğaya dönüşün insanların giyiminden kozmetik ürünlere kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığını belirtti.

Tüketicinin üretici üzerindeki baskısının doğal ürün kullanmaya dönüşün en temel sebepleri arasında bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Yazan, şöyle konuştu:

“Tüketiciler kozmetik ürünlerden doğal olanları tercih etmeye başladı. Zamanla petro kimyasal özellikleri taşıyan kozmetik ürünleri tercih edilmemeye başladı. Tüketici fazla kimyasal reaksiyona uğrayan ürünlerden uzaklaştı. Ancak, dünyada kimyasal reaksiyon görmeyen ürün yok. Doğal kozmetik ürün denildiğinde floradan, faunadan, minerallerden elde edilen amacı belli olan ve yenilenebilen kaynaklardan yapılan ürünler akla gelmelidir. Günümüzde bitkisel ve mineral kaynaklı kozmetik ürünler kullanılıyor.”

“EKSTRELERİN İÇİNDE ÇOK FAZLA BİLEŞEN VAR”

Kozmetiklerde doğal cilt bakım ürünlerinin oranının yüzde 70 olduğunu belirten Yazan, bu ürünlerin de sadece yüzde 2'sinin tamamen doğallığını koruduğunu bildirdi.

Bitkisel ham maddelerin kozmetik ürünlerin içinde bitkisel ekstre olarak bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Yazan, şöyle devam etti:

“Ekstrelerin içinde çok fazla bileşen var. Söz konusu bileşenlerin bir kısmı toksik olabilir. Bu toksit maddeler cilde zarar verebilir. Bu zararlar da önceden tespit edilemez. Doğal kozmetik ürünlerdeki ekstrenin içinde o kadar çok bileşen var ki hangisini tespit edeceksiniz? Tüketici doğal kozmetik ürün kullanmak istiyor. Ancak, doğal ürünler standarda bağlı olmadığından kontrol edilemiyor. Uzun yıllardan beri kozmetikte yaygın olarak kullanılan aloe veranın bile sadece bir türü standart edilebildi. Bitkisel kozmetik ürünlerde kullanılan ekstrelerin çok bileşenli olması, söz konusu bileşiklerin cilt üzerindeki reaksiyonlarının önceden belirlenememesi, bu ürünlerin sıkı yönetmeliklere bağlı olmaması ve standardının güç olması nedeniyle kozmetik sektörü ikiye ayrıldı. Sentetik kozmetik ürünlerin, sıkı yönetmeliğe bağlı olduğu ve önceden kontrol edildiği için kullanımı tercih ediliyor. Sentetik kozmetik ürünlerin cilt üzerindeki tepkileri önceden biliniyor.”

“DOĞAL ÜRÜNLER GÜVENİLİR, ETKİN VE KALİTELİ OLMALI”

Piyasadaki bazı kişi veya firmaların kozmetik ürünün içine yüzde 1-2 ekstre koyup “doğal” diyerek piyasaya sürdüğünü ifade eden Prof. Dr. Yazan, doğal kozmetik ürünlerin kanserojenite, mutajenite ve toksisitesinin belirlenmesinin gerektiğini bildirdi.

AB'nin, kozmetik sektöründe doğal ürünlerin piyasaya hakim olmasını istediğini anlatan Prof. Dr. Yazan, şunları kaydetti:

“AB, doğal kozmetik ürünlerin kontrolünü yapamıyor. Bitkisel diye piyasa çıkan sadece bir kaçında söz konusu testler yapılıyor. Kontrolden geçmeyen doğal kozmetik ürünler güvenilir, etkin ve ekonomik değildir. Doğal kozmetik ürünler güvenilir, etkin ve kaliteli olmak zorunda. Sentetik kozmetik ürünlerdeki sıkı yönetmelik, bitkisel kozmetik ürünler için yok. Bitkisel kaynaklı ham madde içeren kozmetik ürünler çok dikkatli kullanılmalıdır. Bir ürün üzerinde organik yazması ürünün organik olduğunu kanıtlamaz. Türkiye'deki üretim son derece riskli. O yüzden tüketiciler dikkatli olmalıdır. Tüketiciler doğal kozmetik ürün alırken ürünün üzerini iyi okumalı ve öncelikle ürünün deneme boyutunu kullanmalıdır. Kozmetik ürünleri tüketiciyi çok iyi bilgilendirmelidir. Doğal kozmetik ürünler sentetik ürünlerden daha zararlı olabilir. Üzerinde “doğal” yazan her ürüne de inanmamalıyız.”


Vatan