Arıların gizemli dünyaları, bal, polen, arı sütü, propolisin insan vücuduna olumlu etkileri ve de halk arasında yanlış bilinen donan balın sahte bal olması gibi birçok konu hakkında Aydın’da Arıcılar Derneği ve Birliği kurucularından, bu dernek ve birlikte ikişer dönem başkanlık yapan ve 32 yıldır  Aydın’da  arıcılık yapan Yanar Arıcılığın sahibi Mustafa Ali(Şenol) Devecioğlu ile siz Aydınpost  okuyucuları için sohbet ettik.

 
Balı arılar nasıl üretir?
 
İki çeşit bal vardır. Çam balı arıların çiçek poleninden değil, Akdeniz iklimine mahsus bazı çam ağacı türlerinin gövdesinde yaşayan bir aracı böceğin salgısını kullanarak ürettiği, müstesna bir baldır. Çam balının yüzde 70 i Türkiye’de üretilmektedir. Arılar çiçek balı üretmek için de çiçek nektarı kullanırlar. Nektar % 80′i sudan meydana gelmiş özel bir besindir. Arılar , çiçeklerdeki nektarı toplamak için çubuk boru şeklindeki uzun dillerini kullanır ve bu nektarı karınlarında tutarlar. Arıların nektarı depoladıkları karınlarını doldurmaları için 100 ile 1500 arasında çiçeğe konmaları gerekmektedir. Bal arıları kovana dönerler ve topladıkları nektarı diğer işçi arılara aktarırlar. İşçi arılar bal arılarının karınlarındaki nektarı ağızlarıyla emerler. Bu arılar nektarı yarım saat boyunca çiğnerler. Bu süre içinde  enzimler nektarın içindeki şekeri basit şekere dönüştürürler böylece hem arılar için sindirilebilir hale gelir hem de kovan içinde bakterilere karşı korunmuş olur. Bu aşamadan sonra arılar nektarı suyun buharlaştığı ve koyu şurubun oluştuğu peteklere dağıtırlar. Arılar kanatlarını yelpaze gibi kullanarak nektarın daha çabuk kurumasını sağlarlar. Bal yeteri kıvama geldiğinde arılar petekte bulunan altıgen hücrelerin üstünü balmumu ile kapatırlar. .  Hazırlanan bal peteklere doldurulmuş ve üstü sırlanmış ise tüketime hazırdır ve gıda maddesi olarak işlenene kadar veya petekli olarak tüketilene kadar bu altıgen kutucuklar içinde saklanır. Çiçek balının ve çam balın insan vücuduna değişik kendi bünyesinde vitamin, mineral, proteinler  ve enzimlerden dolayı değişik yapılara sahiptirler. 
 
 
Arı poleni nedir?
 
Polen kısaca; arıların çiçeklerden topladağı tozlara denir. Polen; arıların çiçeklerden derleyip kovanlarına taşıdıkları ve salgı bezlerine işlenen çiçek tozu, pol vitaminler bilhassa A ile B kompleks vitaminleri, büyüme faktörleri pigmentleri, madensel maddeler (bakır, çinko, kobalt, iyot, v.s.) aminoasitler, karbonhidrat, protein bakımından zengin tabii bir öz kaynaktır.
 
 
Arısütü nedir?
 
Arı sütü, işci arıların gırtlak bezelerinden salgılanan bir bal emülsiyonudur. Kraliçe arının besini olup, besin değeri son derece yüksektir. Tüm yaşamı boyunca arı sütü ile beslenen kraliçe arının ömrünün uzunluğuna da en önemli işarettir. Diğer arılar sadece 2 ay  yaşarken, kraliçe arının ömrü 6 yıldır. Bu besinde, kraliçe arının niçin inanılmaz büyük (iri), uzun ömürlü, verimli ve diğer arılarla mukayese edildiğinde neden daha fazla enerjiye sahip olduğunun sırrı saklıdır. Kraliçe arı, sadece arı sütü ile beslenerek günde 3.000 yumurta üretir ve bu emülsiyon kraliçe arıyı sağlıklı ve  güçlü tutmak için gerekli besinleri de sağlar. Hayatlarının ilk 2 günü bebek arılar (lavra), işci arılar tarafından yapılan özel bir karışımla beslenirler. İşci arıların yutmaksızın çiğnedikleri, çiçek tozlarından yaptıkları ve başlarının üstündeki bir bezede sakladıkları özel bir madde ile karıştırdıkları bu maddeye arı sütü denilir. İlk 2 günde, bu kuvvetli protein gıdası bebek arıları (larvaları) küçük bir arıya dönüştürür. Bu işlem gerçekleştikten sonra, işci arılar arı sütü üretimini azaltırlar ve sadece mevcut kraliçe arı ve bir sonraki sefer kraliçe arı olarak seçilen arı için üretime devam ederler. Hem kraliçe arı hem de prenses arı bu gıda ile beslenmeye devam eder.
 
 
Propolis nedir?
 
Propolis, reçineli ve mum kıvamında olan, arılar tarafından ağaçların tomurcuk ve kabuklarından toplanan bir maddedir. Rengi ve fiziksel özellikleri kaynağına göre değişmekte ve kovanda arılar tarafından çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır.  Propolisin güçlü antimikrobiyal aktivitesinden dolayı, propolis doğal antibiyotik olarak bilinir. Yapılan birçok sayıda araştırma da propolisn yüksek antimikrobiyal olduğunu göstermiştir. Propolisin MRSA da dahil olmak üzere 21 tür bakteri üzerinde, 9 tür mantar üzerinde, Giardia’nın da dahil olduğu 3 protozoa türü üzerinde ve Herpes ve Influenza’nın da dahil olduğu geniş yelpazeli virüsler üzerinde inhibitör etkisi bulunmuştur.Bunların dışında ayrıca propolisin geniş ölçüde tedavi edici özellikleri vardır.
 
 
Arı zehrinin insan vücuduna birçok faydası olduğunu öğendik. Arı zehri nedir? Ne tür rahatsızlıkların iyileştirilmesinde kullanılır?
 
Arı zehiri, işçi arılarda zehir bezlerince üretilip zehir torbasında depolanır. Hücreden yeni çıkmış arıların zehir üretme yetenekleri çok az olup 12 günlük olduklarında en yüksek üretim kapasitesine ulaşırlar ve 20 günlük olduklarında zehir üretme yeteneklerini kaybederler. Ancak kışlayan arılarda bu yetenek yok olmaz. Bir işçi arı, ömrü boyunca 0.3 mg dolayında zehir üretir. Sokma sırasında iğnesini sokulan canlı üzerinde bırakan arı, daha sonra ölür. Bir anlamda, işçi arı kendisini ve kolonisini korumak için ölümü göze alır. Özellikle arı zehiri ile romatizmanın tedavi edilebileceğini Mısırlılar da bilmekteydiler. Tedavi, ağrıyan yer arıya sokturularak yapılırdı. Günümüzde zehir özel yöntemle toplanıp kurutularak süresiz saklanabilmektedir. Yapılan araştırmalar arı zehirinin kortizon salgısını arttırdığını göstermiştir. Günümüzde arı zehiriyle romatizma, artritis (eklem romatizması), arter hastalıkları, deri, damar hastalıkları, eklem iltihaplanmaları, hematom (kanamalar), nöroloji (sinir iltihapları nedeni duyulan ağrılar), siyatik, alerji, saman nezlesi tedavi edilmektedir.
 
 
Bal, polen, arı sütü ve propolisin ve arı zehrinin ne olduğunu öğrendik. Bunların faydalarından kısaca bahsedecek olursak, neler söylebilirsiniz?
 
Öncelikle söylemek isterim ki Rabbimizin bal arısına vahyettiğini iyi idrak etmemiz gerek.Kur-an’ı Kerim’de geçiyorsa arılar varın faydalarını siz düşünün.  Kur-an’ı Kerim’de Nahl Suresi  68-69’da Rabbimiz şöyle buyurmuştur. 
 
Nahl 68-Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti.
 
Nahl 69-Sonra meyvelerin (çiçeklerin) hepsinden yeyin! Rabbinin emre amade kılınmış yollarında sülûk edin (uçun, dolaşın). Onun karnından muhtelif (çeşitli) renklerde içecek (bal) çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için elbette bir âyet (delil) vardır.
 
Faydalarına gelecek isek, adale ağrıları, titremesi, uyuşmasının giderilmesine, ağrı ve sancıların giderilmesine, ağız yaralarının iyileştirilmesine, akciğer hastalıklarının iyileştirilmesine, bademcik iltihabının yok edilmesine, bağırsak gazının, iltihabının giderilmesine, baş, göğüs, karın ağrılarının giderilmesine, baş dönmesinin giderilmesine, bel ağrılarının giderilmesine, beyin hastalıklarının iyileşmesine, felç ve sinir hastalıklarını gidermede, cilt bozukluğunu, lekelerini gidermeye, cinsel gücü artırmaya, damar sertliğine, damar tıkanıklığını yok etmeye, gözleri güçlendirmeye, halsizliğin giderilmesine hazmı kolaylaştırmaya, hafızayı güçlendirmeye, iştah açmaya, kabızlığın iyileştirilmesine, kalp çarpıntısını gidermeye, kanın temizlenmesine, kemiklerin kuvvetlenmesine, nezle ve grip hastalığının tedavisine öksürüğün, nefes darlığının, astım hastalığının tedavisine, romatizma ve siyatiğin tedavisine, sarılık hastalığının iyileştirilmesine,sedef hastalığının giderilmesine iyi geldiği bilinmektedir. 
 
Ayrıca poleni kahvaltıdan yarım saat önce bir tatlı kaşığı kadar yerseniz açlığınızı bastıracak ve size tokluk hissi vererek çok fazla yemek yedirmeyecek ve böylece zayıflatacaktır. Kahvaltıdan sonra yerseniz tam tersine şişmanlatacaktır, ayrıca gün boyu canlılık ve enerji verecektir.
 
Aslında bal da, polen de, arısütü de farklı farklı hastalıklara şifadır. Bunları teker teker açıklamak gerçekden çok uzun zaman alır. Ama halkımız bilmelidir ki arı ve arı ürünleri insanların zararına değil yararınadır ve arının zehri dahi insanlık için bir şifa kaynağıdır.
 
 
Halk arasında donan balın sahte bal olduğu kanısı yer etmiş durumda. Fakat bu konu ile ilgili bilgiye sahip olan kesim biliyor ki gerçek(naturel)olan bal donan(kristalize) olan baldır.  32 yıllık arıcı olmanızın verdiği bilgi birikiniz ile Aydınpost okuyucularımız için gerçek bal ve sahte balı bizlere anlatabilirmisiniz? Sahte bal ille gerçek balı nasıl ayırt edebiliriz?
 
Bal üreten,satan veya yiyen herkes balın zamanla kristalize olduğunu yani akıcılığını kaybederek zamanla sertleştiğini görmüştür. Balın kristalize olması haline halkımız yanlış olarak şekerlenmiş değimini kullanır. Halkımız baldaki doğal şekerlerin kristalize olmasına ihtimal vermeyerek böyle ballara şeker karıştırılmış veya şekerden yapılmış nazarı ile bakmakta ve büyük bir yanılgıya düşmektedir.Oysaki nasıl hakiki bir zeytinyağı soğukta kaldığında donuyor ise balda aynı şekilde naturâl ise soğukda kaldığında ister istemez kristalize olur. Ballar 14 C de en fazla kristalize olmakta,Kristalizasyon 5-7 C lerde başlamakta ve bu derecenin altında saklandıklarında kristalleşme geçikmektedir. Kristalize olan ballar kavanozları ile birlikte 45c’e ısıdaki sıcak suya konulduğunda tekrar eski haline gelmektedir. Aslında halkımızın sahte ile gerçek balı ayırt etmesi çok zordur. Bu ancak laboratuarlarda bir takım deneyler yapılarak anlaşılabilir. Fakat bir kibrit çöpünde yaktığınızda eğer yanıyor ve kararıyor ise bal değildir. Bir bardak açık bir çayın içerisine 2 çay kaşığı bal koyup karıştırdığınızda  çay bulanık bir renk alıyorsa, gerçek baldır şeklinde iki ufak ayırma yöntemi örneği verebilirim.
 
yanar-aricilik.jpg
 
Röportaj: Murat UÇKAÇ