Bu anlamda en çok diyabet yani şeker hastaları bu konuyu merak ediyor.
Özel Aydın Göz Hastanesi Hekimlerinden Op. Dr. Harika Çevikel ; diyabet hastalarının doktor kontrolünde oruç tutmasını önerdi. Konuyla ilgili merak edilen bir konuya açıklık getiren Aydın Göz Hastanesi Hekimlerinden Op. Dr. Çevikel “Bilindiği üzere az ve düzensiz yemek alışkanlığı, öğün atlamak ve aç kalmak kan şekerini düşürerek hipoglisemiye neden olmaktadır, çok ve yüksek kalorili gıdaların tüketilmesi ise kan şekerini olumsuz şekilde yükseltebilmektedir. Bu sebeplerden dolayı oruç tutmak isteyen diyabetli hastaların doktor kontrolü altında olmaları ve doktorunun izniyle oruç tutmalarını önermekteyiz. Henüz diyabet tanısı konmamış sağlıklı kişilerin de oruç tutmaya başlamadan önce açlık kan şekeri ile tokluk kan şekerini ölçtürmeleri gerekebilir” dedi.
Açlık kan şekeri halk arasında çok iyi bilinirken, tokluk kan şekerinin önemi ve taşıdığı risklerin halk tarafından pek fazla bilinmediğini söyleyen Op. Dr. Harika Çevikel “Bu nedenle öğünlerden sonra ortaya çıkan “tokluk kan şekeri” yükselmeleri özellikle Ramazan ayında gizli bir tehdit oluşturuyor. Çünkü diyabet hastalığında beslenme biçimi çok büyük bir önem taşıyor. Diyabetli olanların 3 ana ve 3 ara öğün olarak beslenmesi yani sık sık yemek yemesi gerekiyor. Oysa Ramazan’da bu beslenme şeklinin tam tersi uygulandığından diyabetikler için büyük bir risk ortaya çıkıyor. Diyabet hastası olanlar oruç tutarken, tedavi de olması gerekenin aksine akşama kadar aç kalıyorlar ve şekerleri düşüyor. İftarda yenen yemeklerle de fazla miktarda glikoz kaynağı vücuda girdiği için şeker normal düzeyinin çok üstüne çıkıyor. Tüm bu nedenlerle diyabet hastalarının kontrol altında olmadan oruç tutmaları diyabete bağlı olarak gelişen organ hasarlarında artmalara neden olabiliyor. Ciddi zararlar görebilecek organlar arasında ise ilk sırayı gözümüz alıyor” dedi.


DİYABETİ OLANLAR GÖZ SAĞLIĞINA ÇOK DAHA FAZLA DİKKAT ETMELİ
Tüm dünyada ileri yaştaki körlüklerin en sık nedeninin diyabet (Diabetes Mellitus) olduğunu söyleyen Op. Dr. Harika Çevikel sözlerine şöyle devam etti; “Diyabet, kanda şeker (glikoz) yüksekliğine bağlı olarak vücuttaki tüm organ ve dokuların zarar gördüğü önemli rahatsızlıktır. Kandaki aşırı glikoza bağlı oluşan olumsuz etkiler; damarlarda ve sinirlerde ve bazı hedef organlarda (kalp, böbrek, sinir sistemi, göz vb.) çok ciddi hasarlar meydana getirir. Diyabetin göze olan etkileri de, gözün retina denen sinir tabakasında ki sinirlerin ve damarların yapılarının bozulmasıyla oluşur. Bu bozulmalar sonucu kanamalar ve damar dışına olan sızıntılar meydana gelir. Eğer düzenli göz kontrolleri yapılmıyorsa tüm bunlar olurken hasta durumun farkında olmayabilir. Diyabet tanısı almış olan hastaların 6 ay -1 yıl aralarla hiçbir yakınmaları olmasa da göz-retina muayenesi olmaları bu nedenle büyük önem taşır”
Temel olarak diyabete bağlı görülen göz rahatsızlılarını;
Katarakt, göz tansiyonu, retina toplar-atar damar tıkanıklığı, göz siniri damar tıkanıklığı ve diabetik retinopati olarak açıklayan Harika Çevikel, şeker hastalığı tanısının alındığı günden itibaren düzenli göz kontrollerinin yapılması, erken teşhis ve olası daha ciddi görme problemlerinin yaşanmaması açısından son derece önemli olduğunu söyledi.