Hastalığın kontrol altında olup olmamasının tedavi planlamasını etkilediğini belirten Yalçın, kontrollü diyabeti olan bir hastada sorun yaşanmazken, kontrolsüz diyabette kötü yara iyileşmesi ve enfeksiyona yatkınlık olduğunu bunun da çene cerrahisi esnasında meydana getirilen yaranın iyileşmemesi ve oral floranın etkisiyle enfekte olmasına neden olabileceğini söyledi.

Yalçın şöyle devam etti: "Ağızdaki enfeksiyon odakları hipergliseminin kontrol altına alınmasını daha da güçleştirir çünkü enfeksiyonda vücudun insülin ihtiyacı artar ve bu şekilde bir kısır döngü oluşur. Bu nedenle tedaviye başlamadan önce kan şeker düzeyinin bilinmesi büyük önem taşır. Hasta rutin olarak kan şekerini ölçüyorsa problem yoktur ancak ölçmüyorsa son üç aydır diyabetinin ne kadar kontrol altında olduğunu kesin bir şekilde gösteren HbA1c testinin istenmesi yerinde olur."

Yalçın diyabetli hastaların dikkat etmeleri gereken noktaları şöyle sıraladı:

-Hasta insülin kullanıyorsa randevudan önce öğününü yemeli ve insülinini gereken saatte yapmış olarak gelmelidir, randevu saati de sabah ile öğlen arasında bir zamana ayarlanır.

-Hasta cerrahi girişim sırasında şekeri düşerse söylemelidir ve diş hekimi de elinin altında şekerli su bulundurmalı, gerekirse hastaya içirmelidir.

-Stres ve adrenalin de insülin ihtiyacını artırır. Hasta stresliyse doktoruyla konsültasyon yapılarak insülin dozunun ayarlanması istenebilir.

-Hastanın kan şeker düzeyinin % 120-180 mg arasında olması durumunda çene cerrahisi girişimin güvenli sınırlar dahilinde yapılabileceğini gösterir.