Yürütmenin yargıyı kuşattığı, yargının sindirildiği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlal edildiği ve yargı bağımsızlığının yok edildiği iddialarıyla AK Parti aleyhine çalışmalar yürütülmekte olduğunu savunan Erdem, “Bu senaryosu önceden yazılmış ve bilinçli bir kampanyadır. Türkiye'nin çeşitli barolarından gelen avukatların İstanbul İstiklal Caddesi'ndeki yürüyüşlerinde en önde CHP'li Milletvekillerinin bulunması manidardır. Medya"nın da bu senaryoda rol aldığını da üzülerek belirtmek isterim. AK Parti aşağıdaki belirttiğimiz ilkelere gönülden bağlıdır” dedi.

Türkiye Cumhuriyetinin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna dikkat çeken Erdem, “Hukuk devleti yasaların egemen olduğu devlettir. Hukuk devletinin gereklerinden birisi de kuvvetler ayrılığıdır. Yine Hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılamanın temel garantisi yargı bağımsızlığıdır. Temel hak ve özgürlüklerin etkin bir şekilde korunması ve adaletin tesisi bağımsız ve tarafsız yargıyla mümkündür. Yargı mensupları görevlerini yaparken hukuk kuralları içerisinde hareket etmek zorundadırlar. Bağımsızlık, hâkim ve savcıların kurallara uyma mecburiyetini ortadan kaldırmaz” diye konuştu.

Yargıtay Kanunu'nun 46'ncı maddesinde Birinci Başkanlık Kurulu'nun kararı ile soruşturma yapılabilecek olanların sınırlandırıldığını anımsatan Erdem, şunları söyledi: “Bunlar Yargıtay üyesi sıfatını haiz olan; Yargıtay Birinci Başkanı, Birinci Başkanvekilleri, Daire Başkan ve Üyeleri, Yargıtay Başsavcısı ve vekilidir. Yargıtay binasında çalışan Tetkik Hâkimleri ile Yargıtay Cumhuriyet savcıları ise 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve bu kanundaki soruşturma usulü uygulanır. İşte Ö. Faruk Eminağaoğluda Yargıtay Cumhuriyet Savcısı olarak 2802 sayılı yasaya tabi olarak kamuoyunda "Ergenekon" olarak bilinen dava Savcılarının talebi üzerine incelemeye alınmıştır”