MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, düzenlediği basın toplantısında, Ömer Dinçer hakkında hazırladıkları gensoru önergesini TBMM Başkanlığına sunduklarını bildirdi.
     Önergenin gerekçesinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun, bakanlığa verildiği görevler sıralandı.
     Yaşanan son gelişmeler ve Dinçer"in, çeşitli zamanlardaki ifadelerinin, kanunun öngördüğü görevleri layıkıyla yerine getiremediğini gösterdiği savunulan gerekçede, ""Özellikle memur, işçi ve memur emeklilerine 2010 yılı için yapılması planlanan maaş artışlarının 2010 yılı enflasyon hedefinin dahi altında tutulması karşısında herhangi önlem almayan Sayın Bakan, kanunun ilgili hükümlerine aykırı hareket etmiş, çalışanların hayat seviyesini yükseltecek hiçbir tedbir almamıştır"" denildi.
     Dinçer"in, sendikaları sorumsuzluk ve vizyonsuzlukla suçlayarak, çalışma hayatında ilk kez işçi ve işveren konfederasyonlarının yazılı açıklamasıyla kınandığı ifade edildi.
     Gerekçede, Dinçer"in; ""TEKEL işçilerinin haklarını korumada hiçbir adım atmadığı, yalnız bıraktığı, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısına katılmayarak ve İş-Kur Genel Kurulunda konfederasyonlarının konuşma haklarını 5 dakikayla kısıtlayarak teamül dışı eylemlere imza attığı, işveren kesimiyle anlaşarak asgari ücreti ""sefalet ücreti"" olarak belirlediği, İşsizlik Sigortası Fonu"nun amacı dışında kullanılmasına izin verdiği"" öne sürüldü.
    
     -""TOPLUMSAL BARIŞI TEHLİKEYE SOKUYOR""-
    
     Ucuz işçilik, güvencesiz istihdam, sendikasız işçi ve sendikasız endüstri anlayışının doğurduğu ortamda, tersane ve madenlerde can kayıplarının yaşandığı belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
     ""İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun çıkarılması için gerekli çabayı göstermemiştir. Özel İstihdam Bürolarının istihdam ettikleri işçileri başka işverenlere kiralaması düzenlemesinde, Sayın Cumhurbaşkanı"nın tavrına rağmen ısrar etmiştir. Sağlık hizmetlerini sınıflı ve paralı hale getirmiştir. Sendikaya üye oldukları için işten atılan işçileri koruyamamıştır. Sosyal Güvenlik Reformunun parçası olarak tanımlanan yoksulları çağdaş sosyal koruma kapsamına alacak sistemin kurulmasını düzenleyecek kanunun çıkarılması için gerekli çabayı göstermemiştir.
     Emekli maaşları günümüz koşullarında açlık ve yoksulluk sınırları altında bırakılan politikalar takip edilmiş, emekliler arasındaki çarpıklıkların giderilmesine yönelik adımlar kapsamlı bir şekilde alınmamış, emeklilerin intibakı konusunda kamuoyuna verdiği taahhütlere rağmen hiçbir adım atılmamıştır. Ekonomik krizin bedeli çalışanların üzerine yıkılmış, işsizlik ve yoksulluk derinleşmiştir. Ekonomi politikasında çalışanları ve emeği koruyacak, istihdam oluşturacak tedbirlerin alınmasını sağlayamamıştır.
     Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, çalışma hayatında yaşanmakta olan anlaşmazlıklar karşısında ve ortaya çıkan sosyo ekonomik duruma rağmen kanunun kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirememektedir. Aksine verdiği demeçlerle ve uygulamalarla, işçi, işveren, memur, emekli, sendikal kuruluşlar ve çalışma hayatındaki tüm kurumlar nezdinde infiale yol açmakta ve bu tutumuyla da çatışmalı ortama zemin hazırlayarak ülkemizin toplumsal barışını tehlikeye sokmaktadır.""