Ülkenin batısından-doğusuna, güneyinden-güneydoğusuna her yerde olay ya da yol kesme olayları var.

Bayrak indiren deyyusa karışmayın diyen bir hükümet ve başındaki Recep Tayyip Erdoğan!

Hala “Sivas’ın ötesine geçemeyenler diyerek kibrinin bayrağı istismar ediyorlar” yalan söylemeye utanmıyor!

Bayrak şiirini ders kitaplarından çıkartanının kendisi olduğunu unutuyor!  Bu kepazeliktir Sayın Başbakan!

Şehitlerin, gerideki öksüzlerinin, dul anne ve yakınlarının bedduası seni iflah etmez RTE! Bu hastalıklı durumunuza daha ne kadar dayanılacak? Ne zamana dek sürecek? Tehlikeli gidişattan herkes kaygılı… Hadiselerden her namuslu vatandaş gibi kışlasında asker, sokakta polis, bayrağın indirilmesine öfkeli!

Sayın Devlet Bahçeli’nin söylediklerini duymuyor musunuz?

“İyiler kaybolursa, kötüler başıboş kalır.

İyiler ülkeye sahip olursa, kötüler ortadan çekilmek zorunda kalır.”

Güvenliğin bozulmaması ve genel güvenliliğimiz için bu sözleri anlamak ve atmak lazımdır.

“İnsanın gönlünü soğutan çatık yüzden, gönülleri yakan acı sözden,

Kamçı yarasından değil; kapanır, acısı geçer,  ama dil yarası yıllar sürer.”

Onun içindir ki;  iki dünyada da mutluluk ve kurtuluş diliyorsanız;

Haram yeme,

Zulüm etme,

Kan dökme,

Düşmanlık besleme,

Bozgunculuk yapma,

Kaos yaratma.

Bunlar insana, devlete, millete ve memlekete zarar verir.

“İnsanın huzur ve mutluluk duyması için belirsizliğin ve bilinmezliğin aşılmasına, bunlardan istifade edenlerin etkisizleştirilmesi şarttır!”

Kötü ve kötünün temsilcisi fırsatçılar!

Karambol dan gol atmaya çalışmak, istikrara kapı açmaz!

Kaos ve çatışmanın sonu gelmez!

Doğası kötü olanın kurtuluşu olmaz!

Fıtratı lekeli olanın sunacağı ve söyleyeceği bir şeyi de yoktur.

Provokatörler, kaybettiğimiz canların acılarını ajite ederek,

Maskeli eşkıyalar, arkalarındaki unsurlar ve her tarafa yuvalanmış elebaşları dökülen kandan, kaybolan hayatlardan sorumludurlar. Ama hala masa da “ver Cumhurbaşkanlığını, kur Kürdistan’ı” diyenlere göz yumanlar! Unutmayalım ki;

Vefa giderse cefa gelir,

İyilik sönerse kötülük sökün eder.

Helal biterse haram bilenir,

Merhamet azalırsa zorbalık azar.

Zalim yapılanı yıkar, terörist kurulanı bozar,

Kötü söz insanı yaralar, kapanmaz yaralar açar.

Hikayedir anlatılı:

Evin delikanlısı yaramazdır, her gün kalp kıran ve bundan duyduğu pişmanlığı da babasına aktaran biridir.

Baba bu işi nasihat ile çözemeyeceğini bilir;

Oğluna bir uzun tahta verir.

“Oğlum bunları al. Kalbini kırdığın her arkadaşın için tahtaya bir çivi çak” der.

Genç delikanlı akşama kadar birçok çiviyi tahtaya çakar.

Bir gün babasına; “Baba bugün hiç çivi çakmadım” deyince,

Baba, “Yarından itibaren kalbini kırmadığın her arkadaşın için tahtadan bir çivi sök” der.

Delikanlı bir gün iki gün içinde tahtadaki çivilerin tamamını sökmüş, arkadaşı ile problem yaşamadığını babasına anlatmıştır.

Babası, “Dur hele. Bir de şu tahtayı getir, bir de birlikte inceleyelim.” der.

Tahta delik ve eleğe dönmüştür. Karşıdan bakıldığında arkasındaki görünmektedir. Baba kırmadan şunu söyler:

“Bak evladım, her kırdığın kalp için bir çivi çaktın, daha sonra kalp kırmaktan kurtulup her biri için yeniden çiviyi söktün ama açılan yara kapanmamış gördün.” 

Sayın Başbakan! “Bayrağı istismar ediyorlar” dediğin için özür dile ki, dilin lal olmasın!

Dil yarasının, kılıç yarasından beter olduğunu unutmamak dileğiyle…

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım!