ELAZIĞ'ın Baskil İlçesi'ne bağlı Karaali Köyü'nün Buham Mezrası'nda oğulları Metin ve N. ile birlikte pompalı tüfekle 6 kişiyi öldürüp, 7 kişiyi yaralayan Haşim Yükselen'in katliamından yaralı kurtulan kardeşi Mehmet Yükselen, dehşet anını DHA'ya anlattı. Yeğeni Metin Yükselen'in tüfeğinden çıkan saçmalarla yaralanan, eşi Emine'yi aynı saldırıda kaybeden Mehmet Yükselen, "Yaralı halde kaçarken, ağabeyim Haşim, oğlu Metin'e beni öldürmesi için bağırıyordu" dedi. Yakalanan şüphelilerden baba Haşim Yükselen, köylülerin kendilerine deli muamelesi yapıp mallarına el koyacakları düşüncesine kapıldıklarını, bu nedenle onları öldürmek istediklerini söyledi.

Buham Mezrası'nda geçen salı günü Haşim Yükselen (55) ile oğulları Metin (28) ve N. Yükselen'in (17) pompalı tüfekli saldırısında 6 kişi öldü, 7 kişi yaralandı. Saldırıdan yaralananlardan Haşim Yükselen'in kardeşi Mehmet Yükselen (49) ile Hikmet Arslan (26) tedavi gördükleri Fırat Üniversitesi Hastanesi'nde dehşet anlarını DHA'ya anlattı.

Saldırıda öz yeğeni Metin Yükselen'in tüfeğinden çıkan saçmalara hedef olarak yaralanan, eşi Emine Yükselen'i (36) kaybeden Mehmet Yükselen, olay sırasında ağabeyinin oğluna kendisini öldürmesi için bağırdığını söyledi.

Saldırıda ölen eşi Emine Yükselen ile bahçelerinde kayısı toplarken saldırıya uğradıklarını belirten Mehmet Yükselen, olay anını şöyle anlattı:

"Ayak sesleri duydum, eşim de duydu. Bana bir ses duyduğunu söyledi. Ben de `Bahçe sulayan komşularımızdır' dedim. Bu sırada silah sesleri ile birlikte ağabeyim Haşim'in oğlu yeğenim Metin'i gördüm. Ben kaçmaya çalışırken ateş açtı ve kolumdan yaralandım. Kendimi bir çukura attım. Babasına bağırarak `onu vurdum' dedi. Babası da `öldü mü?' dedi. `Eevet öldürdüm' diye seslendi. Ancak ben kalkıp kaçmaya çalıştığımda tekrar ateş açtı. Bu defa da kalçamdan yaralandım, ben kaçarken babası arkamdan `bak ölmemiş, öldür' diye bağırdı."

Aldığı yaralarla olay yerinden kaçarak köy yoluna çıkan Mehmet Yükselen, köylülerin yardımıyla hayatta kaldığını ifade etti.

17 YILLIK KİN

Ağabeyi Haşim Yükselen ile arasının yıllardır bozuk olduğunu belirten Mehmet Yükselen, "Bundan 17-18 yıl kadar önce 5 yaşındaki kızımı onun kızı dövdü. Ben de `sen neden böyle ediyorsun' dedim ve bir tartışmamız oldu. O zaman da oğlu Metin tüfeği aldı `Baba buna ateş edeyim mi?' dedi. O da `vur öldür' dedi. Ve iki kez ateş etti kurşunlar bana isabet etmedi. Bu olaydan sonra bitişik olan evimi biraz daha uzağa taşıdım ve bir daha da görüşmedik. Ama 3 yıl önce eşi öldüğünde kendisine taziyeye gittiğimde beni kovdu. `Sen gelme, sen benim düşmanımsın' dedi. `Sen benim ağabeyimsin' dedim komşular da kızdı, hayır o gelmesin dedi. Ondan sonra da hiç görüşmedik" diye konuştu.

İŞ İÇİN GELDİ SAÇMALARA HEDEF OLDU

Karaali Köyü'nün Buham Mezrası'ndaki saldırıda yaralananlardan Adıyamanlı tarım işçisi Hikmet Arslan da bahçede kayısı toplarken silah sesleri duyduğunu söyledi. Arslan, "Duyduğumuz silah sesleri arasında bağırma sesleri vardı. Biz işimize bakıyorduk. Bir anda bize de ateş açıldı, ondan sonra hiçbir şey hatırlamıyorum" diye konuştu.

KADIN VE İŞÇİLERE DOKUNMAYACAKTIK

Jandarma tarafından düzenlenen operasyonda dün saat 17.00'de Karga Dağı'nın Ziyaret Tepe mevkiinde saklandıkları çalıların arasında yakalanan Haşim Yükselen ile iki oğlunun Baskil Jandarma Komutanlığı'ndaki sorguları CMK kapsamından sağlanan bir avukat nezaretinde gece saat 03.00'e kadar devam etti. Şüphelilerin üçünün de benzer ifadeyi verdiği öğrenildi. Şüphelilerin bugün jandarma tarafından cumhuriyet savcılığı'na sevk edilmeleri bekleniyor.

Şüphelilerden baba Haşim Yükselen'in jandarmadaki sorgusunda, köylülerin kendilerini silahla gezdikleri gerekçesiyle sürekli şikayet ettiğini ve bu nedenle geçen 18 Temmuz cumartesi günü Jandarma tarafından kendilerine Baskil Cumhuriyet Savcılığı'na gitmeleri yönünde tebligat yapıldığını belirterek şunları şöyledi:

"Jandarmanın tebligatı üzerine pazartesi günü oğlum Metin ile birlikte Baskil Cumhuriyet Savcılığı'na giderek, bize yöneltilen suçlamalarla ilgili ifade verdik. Savcılık aynı gün Elazığ Ruh Sağlığı Hastanesi'ne giderek muaneye olmamız için hastaneden randevu istedi, ancak pazartesi günü hastane dolu olduğu için Salı gününe randevu verdiler. Savcılık salı günü hastaneye gitmemiz gerektiğini belirterek bizi eve gönderdi. Bu şikayetlerden köylülerin bize deli muamelesi yaptığını, bizi öldürüp mallarımıza el koyacakları düşüncesine kapıldık. Biz bu nedenle bu aileleri düşman bilip ailelerden kimse kalmayacak şekilde hepsini öldürmek istedik. Ancak kadın ve işçilere dokunmayacaktık. Ama arada onlar da hedef oldu. Yaptıklarımızdan pişmanız. Bizim psikolojik bir sorunumuz yok. Olaydan sonra dağda geceyi ağaçların altında geçirdik. Elazığ'a gidip teslim olmayı düşünüyorduk ancak jandarma tarafından yakalandık."