Yeni Şafak, Garih cinayetine ışık tutacak çok önemli bilgilere ulaştı. Üzeyir Garih'e yakın bir ismin iddiasına göre, Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir Garih, Ergenekon örgütüne düzenli olarak 'bağış' yapıyordu. Aynı kaynak, Ergenekon örgütünün 1995 yılında Azerbaycan'da Elçibey'i iktidara getirmek için Aliyev'i devirmeyi planladığını ancak darbe girişimine finans desteğini kesen Garih'in ipini çektiğini söyledi.



Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir Garih cinayetinin üzerindeki sis perdesi aralanıyor.ŞABAN ARSLAN / İSTANBUL
Alarko Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir Garih, 25 Ağustos 2001 tarihinde, Eyüp Mezarlığı'nda, şeyhi Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarını ziyaret ettikten sonra, arabasına binerken Yener Yermez tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Garih'i öldüren Yermez, polisin on günlük sıkı takibi sonucu yakalandı. Yener Yermez, kışlasından çarşı iznine çıkmış, mezarlıkta karşılaştığı Üzeyir Garih'ten para istemiş, alamayınca da bıçaklayarak öldürmüştü. Tutuklanarak hapse gönderilen Yener Yermez, uyuşturucu bağımlısı, psikopat kişilikli bir katildi. Bu, bilinen senaryoydu.
Alarko Holding İthalat Koordinatörü Doğan Kasadolu'nun açıklamalarının ardından Üzeyir Garih'e yakın bir başka isim daha Yeni Şafak'a cinayetle ilgili bilgi verdi. İddiaya göre, işadamı Üzeyir Garih'i, Ergenekon örgütü öldürdü. Gerekçe ise Üzeyir Garih'in, Ergenekon örgütü tarafından planlanan ve son anda başarısızlıkla sonuçlanan Azerbaycan'daki darbe planı için finans desteği sağlamayı reddetmesiydi. Eski Devlet Başkanı Ebulfeyz Elçibey'in akrabası olan Veli Küçük Paşa, Rusya ve başta Azerbaycan olmak üzere, Türk cumhuriyetlerinde yaptığı yatırımlarla ilgili pürüzlerin çözülmesinde, Alarko Holding'e yardım ediyordu. Alarko Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir Garih, bu yardım karşılığında, Ergenekon örgütüne düzenli olarak 'bağış' yapıyordu.

ORTAKLARIN ARASINI AÇAN 'BAĞIŞ'

Bu bağışlar, zamanla çok ciddi meblağlara ulaşınca, Üzeyir Garih'le, ortağı İshak Alaton arasında sorun çıktı. Alaton, bu bağışlara, artık karşı çıkıyordu. Bu anlaşmazlık derinleşmeye başlayınca, Üzeyir Garih, Ergenekon'a yıllardır yaptığı para yardımını tamamen kesmişti.

VELİ PAŞA BAKÜ'YE YERLEŞECEKTİ

O günlerde, Ergenekon örgütünün, Azerbaycan'da büyük bir operasyon hazırlığı vardı. Örgüt, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'i devirip, Ebulfeyz Elçibey'i yerine geçirmeye çalışıyordu. 1993 yılında yine bir darbeyle görevden el çektirilen eski Cumhurbaşkanı Elçibey, Veli Küçük'ün akrabasıydı. Bu işi en çok, Veli Paşa istiyordu. Çünkü, örgütün Azerbaycan'dan çok ciddi geliri vardı ve bunun devamını sağlamak için bir şey yapması gerekiyordu. Hatta Veli Paşa, Azerbaycan'da Elçibey'i kullanarak yönetimi ele geçirmek, ardından da emekli olunca Bakü'ye yerleşmek istiyordu.

Aynı günlerde, Ergenekon, irtibatlı olduğu işadamları ile cemaat ve gruplara, “Elinizi cebinize atın” haberi gönderiyordu. Veli Paşa, bu talebi iletmek için Alarko Holding'e bir kuryesini göndermişti. Üzeyir Garih, artık örgüte para veremeyeceğini net bir şekilde bildirince, üzeri çizildi.

İKİ KEZ KURYEYLE UYARDILAR

Veli Paşa, Üzeyir Garih'e, kuryeler aracılığıyla iki kez 'uyarı' yapmıştı ancak onu 'ikna' etmeyi başaramamıştı. Garih'in içinde bulunduğu grup, Ergenekon'a açıkça tavır almıştı, artık hiç para ödenmiyordu. Veli Paşa, bu tutumu yüzünden, Üzeyir Garih'i hiç affetmeyecekti.

ALBAY ERGENEKON

Azerbaycan'daki darbe planının yapıldığı 1995 yılında, Ergenekon örgütüne adını veren Albay Necabettin Ergenekon, Adıyaman Jandarma Alay Komutanıydı. Azerbaycan'daki darbe girişimini, İstanbul'dan, Necabettin Ergenekon yönetti.

Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Haydar Aliyev'e haber vermesi sonucu, Azerbaycan'daki darbe planları da Veli Paşa'nın Bakü'ye yerleşme hayali de bir başka bahara kaldı.

DEMİREL'İN İHBARI PLANI BOZDU

1995 yılının Mart ayında, Abdullah Çatlı ile Susurluk kazasından sonra adı ön plana çıkan özel timcilerden kurulan ekip, Türkiye'den Azerbaycan'a gitti. Özel timciler, Azerbaycan 'da darbe yapacak kişilere silahlı ve bombalı eğitim veriyordu.

Haydar Aliyev'i devirip yerine Ebulfeyz Elçibey'i getirmek için her türlü hazırlık yapılmıştı. Ancak Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Haydar Aliyev'i uyarması üzerine, darbe planları son anda suya düşüyordu.


Eken ve Çatlı'dan patlayıcı eğitimi


Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev'e darbe girişiminde bulunan OMON birliklerini, özel timci Korkut Eken, İbrahim Şahin ile Abdullah Çatlı'nın eğittiği biliniyor. Eken, Çatlı ve Ayhan Çarkın'ın da aralarında bulunduğu bir grup özel timci, 15 Mart 1995'teki darbe girişiminden üç ay önce Azerbaycan'a gitti. Özel timciler orada Türkiye' deki Özel Harekâtçıların Azerbaycan'daki karşılığı olan OMON birliğine sıkı bir eğitim verdiler. Dönemin Özel Harekât Başkanı İbrahim Şahin'in ise darbeci Cevadov'un daveti üzerine daha sonra Bakü'ye gittiği ve orada özel timcilerin OMON'a verdiği eğitim çalışmalarına katıldığı öğrenildi. Özel Harekâtçıların Azerbaycan'a giderken yanlarında yüklü miktarda patlayıcı götürdükleri de öne sürüldü.


Fikri Karadağ'ın askeri Yermez


Üzeyir Garih'in katili Yener Yermez'in, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından emekli albay Fikri Karadağ'ın askeri olduğu ortaya çıkmıştı. Karadağ o dönemde Hasdal'da alay komutanıydı


Üzeyir Garih'i öldürmek suçundan hüküm giyen Yener Yermez'in, Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli albay Fikri Karadağ ve Tuncay Güney'le 'change oto' işinde tutuklanan Teğmen Murat Oğuz'un askeri olduğu ortaya çıkmıştı. Teğmen Murat Oğuz ile Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli albay Fikri Karadağ, Üzeyir Garih'in öldürüldüğü 2001 yılında Hasdal Kışlası'nda görev yapıyorlardı. Fikri Karadağ Mekanize Alay Komutanı, Murat Oğuz da Maliye Bütçe subayıydı.

OĞUZ ASKER OLARAK KALDI

Öte yandan Murat Oğuz, iddialara göre Tuncay Güney gibi Veli Küçük'e kuryelik yapmış olmasına rağmen halen orduda görevli kalmayı başardı ve hakkında hiçbir tahkikat yapılmadı. Üzeyir Garih ve ailesinin yakın dostu, Alarko Holding eski İthalat Koordinatörü Doğan Kasadolu'nun iddiasına göre, Garih'in öldürüldüğü 25 Ağustos 2001 günü Ortaköy'deki Alarko Sitesi'ne gelen bir polis otosundan inen kişiler, Üzeyir Garih'in kızı Dalia'nın 14 yaşındaki oğlu Tal'i kelepçeleyerek kaçırmıştı. Tal'i kaçıranlar, “Eğer sesinizi çıkartırsanız ve istediğimiz parayı vermezseniz, Garih'i bu çocuğun öldürdüğünü açıklarız” demişlerdi. Garih'in ailesi, sessiz sedasız, istenilen fidyeyi ödeyerek, Tal'i kurtarmıştı.


Cinayeti tehditle işledim


Üzeyir Garih cinayetinde kullanılan delillerden 118. No'lu belge, soruşturma sırasında kaybolmuş, bu belge, Ergenekon Operasyonu kapsamında tutuklanan, Adli Tıp Farmakoloji uzmanı Doç. Dr. Ümit Sayın'ın bürosundan çıkmıştı. Zanlı Yener Yermez de cinayeti, bazı 'güçler' tarafından tehdit edildiği için işlemek zorunda kaldığını iddia etmişti. Ancak Yermez, bu iddiasını detaylandırmaya cesaret edemedi. Yermez'in avukatı Mustafa Yalçınkaya, müvekkilinin olayı kimlerin kendisinin üstüne yüklediğini açıklayamadığını, cinayetin birden fazla faille işlendiğini ve olayda ikinci bir kesici alet bulunduğunun Adli Tıp Kurumu tarafından açıklandığını iddia etti. 20 Eylül 2002 tarihli duruşmada ifade veren Yermez ise “Bu cinayet böyle muamma olarak gidecek. Son sözüm bu....” dedi. Mahkeme, Yener Yermez'i ömür boyu hapse mahkum etti. Mahkemeye göre cinayet, gasp ve adam öldürmeye yönelik bir saldırıydı ve örgütsel bir yönü yoktu. Garih'in vücudundaki yaraların iki ayrı kesici alete ait olduğu, cinayetin bir kişi tarafından değil en az iki kişi tarafından işlenildiği, Garih'in tırnak DNA'sının alınmaması ve Yermez'in kavgadan 20 dakika sonra bıçak alıp gelerek cinayeti işlemesi hiç mantıklı değildi. Garih'in 50 bin dolarlık Rolex saatine dokunulmaması ve cüzdanına el sürülmemesi, “Para istedim vermedi” diyen bir katilin anlattıklarıyla çelişiyordu.