Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüş halinde, yürüyüşün amacı ‘adalet(!)’

Kim ve ne için adalet aradığı şaibeli.

Yok yok şaibeli değil, tescilli, kendisi böyle buyurdu.

FETÖ soruşturması kapsamında yapılan tutuklamalar ve MİT TIR’larına yapılan operasyonun parçası, Berberoğlu'nu savunmak için yürüyor ve adalet arıyor(!)

Yürüyüş dağınık durumda olan solu birleştiriyormuş!…

Sağda solda ismi cismi unutulmaya yüz tutmuş ne kadar marjinal sol, sosyalist grup ve gezi eylemcisi varsa yürüyüşe destek alarmı vermiş durumdalar.

Belli ki, Erdoğan ve AK PARTİ’den kurtulma umudunu diri tutmak istiyorlar.

Ve bu arzu gözlerini kör etmiş, akıllarını dumura uğratmış.

Küresel odaklarla hedef birliği onların devrimci(!) ruhlarını rahatsız etmiyor artık.

Erdoğan karşıtlığında omuz omuza ilerliyorlar.

Dünyanın eli kanlı yöneticileriyle birlik olmak, onları rahatsız etmiyor.

Erdoğan’ın temsil ettiği yenik medeniyetimizin (!) diriliş çabaları rahatsız ediyor.

18. ve 19. yüzyılda yenildiğine inandıkları İslam medeniyeti rahatsız ve tedirginliği var üzerlerinde.

Çağdaşlaşmalarına (!) engel görüyorlar.

Öyle ya, bu ‘Gerici(!)’ zihniyete tahammül etmeleri, hem de bu çağda olacak iş mi?

Ne güzel ‘aydınlanmıştık(!), yeniden karanlık çağa mı dönerek tarih dışı mı olsunlar?(!)

Ellerinde sinsi ve kirli iş birliğini örtecek bir şal var nasıl olsa.

Onlar, ‘Adalet’ dediğinde akan sular durmalı..

Ülke silahlı kalkışmaya maruz kalmış, 249 vatandaşımız kalkışmada şehit, 2.150 insanımız gazi olmuş; Ne ehemmiyeti olabilir.

Onlar, darbeciler için adalet(!) istemeye devam etmeli…

Devlete çöreklenmiş ve elindeki imkanlarla insanların ve devletin en mahrem özel hayat ve devlet sırlarına ulaşmışlar, küresel güçlerin maşası olmuşlar bu bile önemli değil(!)

Yeter ki, küresel güçlerin operasyonu başarıya ulaşsın, Erdoğan’ın burnu sürtülsün...

İhanet şebekesine karşı temizlik yapılmasın, ihanetleri sıradan suç muamelesi görsün.

Sinsice devlete çöreklenen, din duyguları istismar edilen insanlarımızın, küresel odakların hizmetinde kullanılması ve mağdur edilmesinin hesabı sorulmasın?

Zaten bu örgütü besleyip büyüten AK PARTİ değil mi? Çeksin cezasını, ödesin bedelini…

Ülke ihanete uğramış, kamu düzeni tehdit edilmiş bunları önemsemeyelim(!)

Bunların tek derdi, suçlulara ve devletin gizli bilgilerini deşifre eden ‘gazetecilere’ merhamet (!)

Ülkeyi yönetenlerin Lahey Adalet Divanında yargılanması ve cezalandırılması vs vs...

Suriye’de muhalefetin üstüne bomba yağdıran, kimyasal silah kullanan diktatör Esed’e tanınan hak ve imtiyaz, her taraftan kuşatılmış ülkemizin yöneticilerinden esirgeniyorsa, ülkenin ne kadar marjinal sol, sosyalist, Kürtçü terör örgütü ve gezicilerle iş birliği yapılıyorsa biz bunda bir çapanoğlu ararız.

‘Adalet (!)’ arayışınız, zihnimizde oluşan bu yargıyı değiştirmez.

Erdoğan ve Bahçeli karşıtlığı üzerinden destek veren milliyetçilerin varlığı sizi umutlandırmasın.

Milletiyle organik bağı olan hiç bir milliyetçi sizinle ilanihaye birlikte olmaz olamaz.

Er geç yaptıklarınızın milletin aleyhinde olduğu gün yüzüne çıkacaktır.

‘Adalet (!)’ şalınız, köpürtülen Erdoğan ve Bahçeli karşıtlığınız, yaptıklarınızın üstünü örtmez.

Yakındır;

İnsanlığa tek hakikat gibi dayatılan ve tek doğru ilan edilen M. Akif merhumun ‘Tek dişi kalmış canavar' dediği medeniyet savınız yerle bir olacak, insanları körleştiren, haz manyağı haline getiren ve insani değerleri öldüren maddeci medeniyetin sonu geldi.

Yenik medeniyetin (!) çocuklarının, yeniden tarih sahnesine çıkması kaçınılmaz.

İnsani ve ahlaki olana yöneliş, insanlık vicdanında karşılığını elbette bulacaktır.

İnsaniyet, ahlak ve adalet kaygısı yaşayanların safı ve yeri kadim değerlerin safıdır, yalancı ‘adalet’ arayışlarınızın değil.

Küresel baronların ve cinayet şebekelerinin safı ise hiç olmayacaktır.

Ülkenin yaşadığı değişim ve devrimi okuyamayanların ve göremeyenlerin devrimciliği 18. ve 19. yüzyıl devrimciliğidir.

Bu devrimcilik, tarih dışıdır, esasında devrimcilik değil ezberciliktir.

Her ezber, akıl tutulması riski barındırır, ezberciler taklitçi ve akletmeyenlerdir.

Millet olarak, irfan mektebimizle sizin pozitif bilim tapıcılığınıza karşı muhteşem bir şekilde direndik, ilahi buyruklara sırtımızı asla dönmedik.

Şimdi vahyin yol göstericiliğinde, fen ve sosyal bilimler alanında sözümüzü söyleme vaktidir.

Vakti vahiyle kuşananlara ve insanlığa, peygamberi nefesle seslenenlere selam olsun…

Vakitlerden diriliş vaktidir;

‘Gözü olana gün ışımıştır.’

 

Not: Bu sayfadan yazılarımı takip eden okurlarımın Ramazan bayramını muhabbetle kutluyorum.